Bölüm 30 - Kan ve Kül

80 5 1
                                    

  Akamaru, önündeki düşmanın başını bir ısırışla ezerken, ağzından akan kanlar beyaz kürküne bulaştı. Üstünde oturan Kiba etrafına bakındı.
"Bunlar çok zayıf!" diye seslendi yan taraftaki Tenten'e.
O esnada kız, bir teknik yaparak dört bir tarafa zincirler yolladı. Zincirlerin hiç biri düşmanlarına isabet etmemişti fakat önündeki elli metrelik alana tamamen yayılmışlardı. Elini kaldırıp bir mühür yaptı.
"Kai!"
Metallerden patlarken dört bir yana şarapnel parçaları sıçrayarak, kapladıkları alandaki herkese saplandı. Kimisi kolunu kaybetmiş, kimisi boynundan akan kanları bastırmaya çalışarak duruyor, bir tanesi ise kafatasından kopup yere düşmüş gözünü almış, boşuna bir çabayla, yerine takmaya çalışıyor bir yandan sayıklıyordu. Çoğu ise ölmüştü.
Biraz uzakta olan Hinata ise bu esnada, binalara saklanmış ninjaların üstüne fırlattıkları kunaileri bir kaiten ile engelledikten sonra dönüşünü durdurdu ve hala havada olan silahları kaparak adamlara geri yolladı. Bir bağırışla beraber üç kişi boynunu tutarak yere devrilirken, kan, duman ve alevlerle kaplı şehre baktı kız.
"Bu bir savaş değil, katliam," dedi kendi kendine.
"Her savaş katliamdır," dedi yanına gelen Tenten. "Bir şeyler rahatsız ediyor beni, çok kolay geri çekildiler," diye lafını tamamladı.
Savaşa alanını inceledikten sonra olan biteni anladı.
"Kiba, buraya gel. Düşman beş gruba ayrılmış ve ana caddelerden geri çekiliyor. Bir şey amaçlıyorlar, bilgiye göre şehrin orta kısımlarında uzun binalar var," dedikten sonra bir kaç yüz metre ilerisini işaret etti, "Orada bizi iki yandan kıstırarak indirmeyi planlıyorlar."
"Heh, güzel iş," dedi sırıtan adam, "Hem güzel hem de zeki," diyerek iltifat etti kıza.
"Şimdi sırası değil," diyen kız, yine de pohpohlanmıştı hafiften. "Her neyse, caddelerden küçük bir grup yollayalım, lanetli mühür kullanıcıları gizlenerek yan taraflardan gitsin, o zaman onları indireceğiz."

"Plan olduğu gibi işliyor, Temari-sama," dedi bir ulak ninja.
"Güzel, şehrin ortasına çekilin yavaşça, o zaman onları halledeceğiz," diyen kadın savaş alanına gitmemişti, henüz değil. Varlığı bilinemezdi daha.
Choujuro ön saflara gitmişti, adamlarının moralini yüksek tutması için gerekliydi. Ayrıyetten seneler içinde iyi bir lider ve savaşçı haline gelmişti, tarihteki en büyük kılıç ustalarından biri olarak görülüyordu.

Choujuro'nun üstüne fırlayarak kanatlarını açmış bir lanetli mühür kullanıcısı, yolundaki herkesi katlederek gelirken. Yolun yarısında zıpladı ve uçmaya başladı.
"Sen benimsin!" diye bağıranbu kişi, Konohamaru'nun arkadaşı olan Udon'du.
Havanın ortasında sürpriz yaparak bir çift kanat daha çıkarırken, hızı iki kat arttı. Onun gizli silahıydı bu, Orochimaru'ya göre Kabuto çok daha geliştirmişti lanetli mührü.
Bir savaş çekicine dönüşmüş olan kılıçtan, göğsünün ortasına darbeyi yiyince şaşkınlıkla gözleri büyürken, yan taraftaki binaya çarparak kanatları kırıldı. Kafasına inen başka bir çekiç darbesiyle ise beyni her tarafa saçıldı.
Kılıcını tekrar normal hale döndüren gözlüklü adam, onu omzuna koyarken etrafındakilere baktı. Yuvası dediği bu yer, savaşın alevleriyle yanarken kül bulutları gökyüzüne karışıyordu. Bir bina yıkılarak yanına devrilince adamlarına emir verdi.
"Zamanı geldi!"

Tenten, Kiba ve Hinata beş ana caddeden ortadakindeydiler. Gelen bilgilere göre, konumları şehrin tam ortasıydı ve lanetli mühür kullanıcıları yerlerini almıştı. İki yanındaki uzun binalara bakan üçü de, binaların üstlerine yıkılmasını bekleyerek gerildi. Keşif bilgisine göre binaların içinde kimse yoktu. Patlayıcı kağıtlar kullanarak Konohalıların üstüne yıkmayı, ardından kaosun ortasında sağ kalanları indirmeyi planlıyordu Kirigakure ninjaları.
Bekledikleri gerçekleşirken, uzun binalar aynı anda büyük bir patlamayla üstlerine devrilmeye başladı. Konohalılar, geriye çekilmeye yeltendiler.
Bir tane Konoha ninjası bile, caddenin ortasına yıkılan binaların altında kalmamıştı. Derken, yerin altında bir gümbürtü geldi, ilk başta hafifti. Ardından büyük bir patlamayla beraber kaçış yolları ve altlarındaki zemin yıkılarak, onları parçalanmış taş ve patlamanın alevinin içine attı.
"Kahretsin! Kiba, Hinata!" diye seslenirken Tenten, kaçış yolunun olmadığını anlayarak etrafına çaresizce bakındı.

Patlamalara, şehrin iç tarafından bakan Temari, planın kusursuz gittiğini farketti. Önce, şehrin ortasındaki uzun binaları Konohalıların üstüne yıkmayı düşünmüştü fakat bunun çok fark edilebilir olduğunu düşünerek bir adım daha ilerisini planlamıştı. Şehrin kanalizasyon sisteminde belli bölgelere, stoklardaki patlayıcı kağıtları döşetmişti. Böylelikle, Kirigakure'nin tam ortasında bir hat oluşturarak orayı yıkmışlardı.
Şehrin içeri tarafından bir patlama sesi daha gelirken, planın ikinci aşamasının da başarıyla işlediğini teyit etmiş oldu. Kirigakure'ye giren akarsuyun yönünü patlamayla değiştirerek, yarattıkları yapay hatta su dolduracaklardı. Böylelikle ikinci bir savunma hattı oluşturmuş oluyorlardı.
"Her şey dediğin gibi işledi. Büyük bir hasar verdik onlara fakat hala sayıları bizi yenmeye yetecek kadar fazla olmalı," dedi yanına gelen Choujuro.
"Biliyorum. Buz kullanıcılarını yollayın," dedi Temari.

Bir şeyin yüzünü yaladığını hisseden Tenten ağrıyan başını tuttu. İlk başta Akamaru olduğunu düşünse de, gözlerini açınca bunun su olduğunu farketti. Biraz daha kendine gelince, yıkıntıların içinde, etrafında yüzen cesetler olduğunu gördü.
"Bizi iyi hakladılar," diye düşünürken sudan çıkmak için yeltenmişti ki karnında bir acı hissetti, bir taş parçası saplanmıştı. Neyse ki çok derine girmemişti. Onu çıkarıp attıktan sonra bir bandaj yapıştırdı ve yukarıya baktı, bir kaç on metre derinliğinde bir yerdeydi. Ayaklarına çakra toplayarak çıkmaya koyuldu. O esnada aşağıda yüzen birinin daha olduğunu gördü, kopmuş bacağından kanlar sızarken suyu kızıla boyuyordu.
"Hinata!" diyerek aşağıya fırladı fakat yıkıntının karşı tarafında bir takım kişiler göründü. Sesleri korkunç bir ahenkle yankılandı.
"Zettai Reido!"
Ellerini yere koyan, yüzü maskeli figürlerden bir soğuk dalgası toprağa fışkırarak, aşağıya, suya doğru yöneldi. Hala koşmaya devam eden Tenten, yetişmeye çalıştı, ancak başarılı olamadı. Suya değen dalga, onu dondururken, Hinata buzun içinde kayboldu.
Yıkıntıların üstünden sıçrayan birisinin elindeki kılıç, on metre çapında devasa bir çekice dönüşürken adam bağırdı.
"Hiramekarei Kaihō: Namazu!"
Darbeyle birlikte donmuş su, tuzla buz olurken içindeki canlı cansız her şey parçalarına ayrıldı.
"Hayır!" diye bağırabildi kız ancak, bir saniye sonra ise paramparça olmuş omurgası bedeninden çıkmış olan Hinata'yı gördü.
"Bunu sana ödeteceğim!" diyerek, o tekniği kullanmak için hazırlanmaya başladı.
"Tenten, yapabileceğin bir şey yok!" diyen birisi o sırada onu arkadan çekti. Gelen Kiba'ydı.
Gözlerinden yaşlar akan kız, karşı tarafta toplanmış olan ninjalara düşmanlıkla baktı. Onları parçalarına ayırmak, bunu ödetmek istiyordu.
"Geri çekilelim şimdilik," diyen Kiba'nın sesindeki ton, bir kişiyi daha kaybetmek istemeyen birisine aitti, öfke ve hüzün gibi farklı duyguların karışımıydı. "Yapabileceğimiz bir şey yok."
"Tamam..." diyen kadın, ona tutunarak tırmanmaya koyuldu.  

Naruto - Savaş ve BarışWhere stories live. Discover now