Bölüm 15 - Şelale

116 9 0
                                    

  Arkasını bir ağaca vermiş olan adam, artık bir kola sahip olmayan omzundaki kanlı sargılara elini bastırıyordu. Acıyla gözlerini kısan Kakashi, derin bir nefes aldıktan sonra iç dünyasına daldı.
"İyi çuvalladın," dedi sakince Kokuō, yani beş kuyruklu.
"Evet. Kuyrukluların iyileşme özelliğini bilmemesi işime yaradı, bir defalığına da olsa ölümden dönebilme gücü... Naruto'dan öğrenmiştim bunu. Çocukken Sasuke tarafından chidori ile göğsünden yaralanınca kullanmış. Komik, sahtesinden gerçeği sayesinde kurtuldum. Bu arada yabancı çakranın akışını durdurabildin mi?" diye sordu Kakashi.
"Kısmen. Bu çakra tanıdık geliyor, buna rağmen hiç hissetmediğim bir şekilde yabancı. Yine de artık savaşabilecek durumda olmalısın. Ne yapacağız şimdi?" dedi Kokuō her zamanki aklı başında duruşunu bozmadan ama pek belli etmese de zaman içinde Kakashi ile iyi anlaşır hale gelmişlerdi ve onu önemsiyordu.
"Naruto'yu, daha doğrusu onun yerine geçen her kimse onu takdir etmek gerek. Açık yaradan çakra sokarak birini zehirlemek iyi fikir. Peki bizi tespit edemeyeceğinden emin misin?" diye soruyu geçiştirdi gri saçlı adam.
"Evet, çok az miktarda bir çakra vermiş, ayrıca varlığımızı gizledim. Sorumu geçiştirdiğini farketmediğimi sanma," diyen yaratık oturduğu yerden kalkıp ona yaklaştı, "Ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Gerçek Naruto bir yerlerde olmalı, onu bulmayı isterim fakat zaman azalıyor. Bu yüzden farklı bir yol izleyeceğim. O kadınla görüşmeyi atlatmak istiyordum ama güvenebileceğim birisi var," diyen adam içn dünyasından çıkmak için hazırlandı.
"Sis Köyü'ne gidiyoruz," diye lafını tamamladı.
"Tamamdır," diyen Kokuō tekrar oturdu. "Kakashi, içinden neler geçtiğini biliyorum. Naruto'yu yüz üstü bırakarak Obito ile Rin'i hayal kırıklığına uğratmadın, kimse onun sahte olduğunu bilemezdi. Hep kendini suçlayıp melankolide boğuluyorsun, en büyük zayıflığın da bu," dedikten sonra gözlerini kapadı kestirmek için rahatladı.
Bir şey demeyen Kakashi, iç dünyasından çıkarak ayağa kalktı ve yakınındaki şelaleye baktı.

-------------------------

Uzaklarda bir yerde, Sis Köyü'nün yakınlarında bir şelalenin altında birisi bağdaş kurmuş, meditasyon yapıyordu. Soğuk sular saçlarından aşağı dökülürken, kendisini tamamen odaklamıştı. Bir süre sonra işi bitince gözlerini açtı ve yere doğru eğilerek iki parmağını ıslak toprağa koydu.
"Tahmin ettiğim gibi. Dünyada çakra miktarı artıyor, özellikle karanlık çakra," diye düşünürken bir şey sezdi.
Kirigakure'den çıkan bir ninja ordusu, marş ederek ana yoldan ilerliyordu. Gözlerinde ölümcül bir donukluk vardı, savaşa giden insanların bakışıydı bu. Hem öldürmeye hem de ölmeye hazır kişilerin. O esnada yavaşça, nazik bir yağmur başladı. Binlerce yıllık nefretin ve çatışmanın içinde kaybolmuş bu dünyaya ve sakinlerine hafif bir teselli sağlamak ister gibiydi. Ancak doğanın bu hissiyatı, sayısız ayağın çıkardığı sesin içinde kayboldu.
Adımlarla beraber yer sarsılırken adam yavaşça doğruldu ve bir yandan onları gözlemeye devam etti. Gecenin içinde parıldayan gümüşi ayın altında Mei'i gördü, ordunun ortasında, yanında korumaları ile çevriliydi.
"Sonunda başladı demek ki, Beşinci Dünya Savaşı. Peki o zaman, harekete geçme vakti geldi."
Çakan bir şimşek ve onu izleyen gök gürültüsüyle beraber adam, gölgelerin içine karışmıştı.  

Naruto - Savaş ve BarışWhere stories live. Discover now