-42-

11.1K 221 4
                                    

EVET ÖNCELİKLE BUNU OKUYUN!

Bugün iki bölüm birden yazdım. Bu bölümde sadece Lou'nun mesajları öğrenme kısmı gibi birşey oldu. Part olarak yazmak daha iyi olur diye düşündüm. Ve artık eskisi gibi bu kadar sıklıkla bölüm koyamayacağım. Dershanem yarın başlıyor. Ne zaman yazarsam o zaman koyacağım. Yorum yapın! Moral kaynağı olup, yazmamı sağlıyorsunuz. Hepinizin yorumları beni mutlu ediyor. Sizi seviyorum ve kocaman teşekkürler Xx

Eve geldiğimizde hava kararmaya başlamıştı. Elimdeki poşetleri yukarıya, odama çıkardım. Rahatlamak için duş yapmak istiyordum. Tek omzuma astığım çantamı dolabımın kenarına fırlattıktan sonra tişörtüm ve pantolonumu çıkarttım. Banyoya gitmek için hazırlanırken odanın kapısı açıldı ve Louis içeri girdi. Beni sanki daha önce iç çamaşırlarımla görmemiş gibi bakıyordu. Sanırım beni bugünkü elbiseyle gördükten sonra içinde ki arzulama hissi daha çok artmıştı. Aslında her zaman ki haliydi ama bu sefer gözleri farklı bakıyor gibiydi. Onun bu haline gülümseyip yanından geçerken beni kolumdan yakaladı.

“Nereye?”

“İzin verirsen duş alacağım Lou.”

Yüzündeki gülümseme gittikçe yayılırkeni gözleri de küçülüyordu.

Ve benim bu durumda anladığım tek şey, beraber banyo yapmak istediğiydi. İlk başta bunun iyi bir fikir olacağını düşünmeyip daha sonra kararımı değiştirip onu banyoya sürükledim. Üstündekileri hızla çıkartıp kirli sepetine fırlattıktan sonra beraber duşa girdik. Sıcak su vücudumuzdan akıp giderken deli gibi öpüşüyorduk. Beni duvarla arasına aldıktan sonra iç çamaşırlarımı çıkardı. Bacaklarımı ona dolarken ağzımdan çıkan ufak iniltiye engel olamadım.

“Seni her gördüğümde bunu yapmak istiyorum.” dedi bana biraz daha yaklaşırken.

Anlamamış gibi suratına baktım. “Neyi?”

Yüzünde oluşan sırıtışla beraber, içime girmesi bir oldu. Ben ne olduğunu bile anlayamamıştım, ki attığım çığlık bunu belli ediyordu.

“Şşşh.” diyerek dudaklarını dudaklarıma tekrardan bastırdı.

Hem acı vermişti hem de zevk.

Yavaşça bacaklarımın arasından çekilirken rahatladığımı hissettim.

Yarım saat boyunca birbirimizin saçlarını şampuanladık. Hem öpüşüyor, hem yıkanıyorduk. Louis benden birkaç dakika önce duştan çıkmış ve birşeyler almak içim markete gideceğini söylemişti. Bende onu onaylayıp arkasından çıkmıştım. Kapının arkasında asılı olan pembe bornozu üstüme geçirdikten sonra banyodan çıktım.

Odaya girdiğimde Lou'nun hala evde olduğunu gördüm. Yatağa oturmuştu ve elinde ki telefona bakıyordu. Ama baktığı onun telefonu değil benim telefonumdu. Odaya girdiğimi görünce bana baktı. Gözlerinde ki siniri, bütün vücudumda hissettiğime yemin edebilirim.

Yutkunup “Ne oldu?” diye zorlukla sordum.

Yüzündeki sinirli ifadeyi yok etmeden yataktan kalkıp yanıma geldi. 

“Açıklama istiyorum.”

Elindeki telefonu bana uzatınca korkarak elinden aldım. Ne gördüğünü bilmiyorum ama iyi bir şey olmadığına eminim.

Ah, harika.

Yeni bir tehdit mesajı.

“Ayrılık çanları çalıyor ufaklık! Alışmaya başlamalısın. X”

Mesaja bakakalmıştım. Sanki bunu Lou'nun göreceğini anlamış gibiydi. İyi de bunu nasıl başarıyordu?

“Alicia.” dedi bağırarak. “Açıklama!”

“Lo-Louis yemi-n ede-rim anlat-acaktım.”

“Neyini anlatacaktın?”

Elleri gittikçe yumruk şeklini alırken ben sadece bornozuma daha sıkı sarılmakla yetinmiştim. Onun yüzüne bakmamaya çalışarak yatağa oturdum. O da birkaç saniye sonra yanıma oturdu. Başını ellerini arasına aldı.

“Benden ayrılacak mıydın?”

Gözlerim şaşkınlıktan irice açılmıştı. “Ne! Hayır.”

“O zaman bu mesaj ne?”

Sıkıntıyla nefesimi üfledim. Ve ona Eleanor'un beni tehdit ettiği gün ile beraber gelen mesajları anlattım. Ardından alışveriş yaparken gelen mesajları da ona gösterdim. Ağzından bir dakika olsun küfür eksik olmuyor, o kızı becereceğim diye bağırıyordu. Zaten bende bundan korktuğum için ona anlatmamıştım. En başta neden anlatmadın diye bana bağırdı. Sonra ona vereceği tepkiden korktuğum için anlatmadığımı söyledim. İlk başta kızdı, sonra gelip beni kollarının arasına aldı.

“Bunu ona ödeteceğim.”

“Hayır.” dedim kollarından sıyrılarak. “Hiçbir şeyden haberi olmasın Lou, yalvarırım. Gelen her mesajı sana söylerim, yaptıklarını söylerim ama ona bulaşma.”

“Neden bizimle uğraşıyor anlamıyorum!”

“Bende.” dedim. “Ama bir yandan da bu Eleanor değilmiş gibime geliyor Louis. Yani beni tehdit ettiği için aklıma sadece o geldi. Sanki başka biri bize oyun oynuyormuş hissine kapılıyorum. Çünkü şuan Jeremy, Eleanor ile beraber ve yani bu kadar rahat olup bize mesaj atabileceğini düşünmüyorum.”

Ellerini sinirle saçından geçirdikten sonra bana döndü. “Ama herşey ortada Alicia. Böyle düşünmen bile saçma.” dedi. “Yemin ederim, hiçbir oyuna kanmayacağım ve seni bırakmayacağım.”

Yüzümde oluşan burukça gülümsemeyle beraber gözümden bir damla yaş aktı.

“Sakın ağlama.” dedi fısıltıyla. “Yoksa seni öldürürüm.”

O bana sırıtırken, daha fazla dayanamayıp bende ona güldüm. O mutlu olurcasına başını salladıktan sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve geri çekildi.

“Ben bir şeyler alıp geliyorum.” dedi ve yanımdan kalktı. “Sen de şimdi Jeremy'i arayıp Eleanor ile birlikte bize çağırıyorsun.”

İtiraz etmek için ağzımı açacakken konuşmamı engelledi.

“Bana güven ve çağır. Artık bazı şeylerin açığa çıkma zamanı geldi.” dedi ve çıktı.

Yine aklından neler geçiyor Louis!

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin