Pazartesi.
Lanet ederek uyandığım tek gün.
Diğer günlere karşıda öyleyim ama bugün farklı.
Nefret ediyorum.
Pazartesi günlerinden kesinlikle nefret ediyorum.
Baş ucumda, aptal telefonun aptal alarm sesi kulaklarımı deşercesine çalıyordu. Başımı ellerimin arasına alıp susmasını bekledim. Ama telefon sanki bana inat yaparcasına susmak bilmiyordu. Gözlerim kapalı bir biçimde telefonu ararken bir el, elimi kavramış ve telefonumun alarmını kapatmıştı.
Teşekkür ederim!
Yüzümde hissettiğim sıcak nefes, irkilmeme neden olmuştu. Ama gözlerim o kadar ağırlaşmıştı ki açmak için uğraşsam da boşunaymış gibi geliyordu.
"Alicia."
Bu ses.
Gülümsedim.
"Louis."
"Benim bebeğim. Gözlerini aç."
Dudaklarıma öpücük kondurup geri çekildiğinde, zorla da olsa uyanmıştım. Sabahın ilk ışıklarıyla onu karşımda görmek tek kelime ile mutluluktu. Gülümsüyordu. Saçlarını -şu aralar çok sık yapıyor- dikmişti. Üzerine beyaz bir tişört onun üstüne de kot bir gömlek giymişti.
"Seni okula ben bırakacağım." diye mırıldandı.
Başımla onaylayıp beni ayağa kaldırması için elimi uzattım. O da yanımdan kalkıp elimi tuttu ve yataktan kaldırdı. Gözlerim tamamen açıldığında onu baştan aşağı süzdüm.
Yine siyah pantolon.
"Sana siyah giymemeni söylemiştim. Tanrım Louis o seksi popona kızların bakmasını sağlıyorsun!"
Sırıttı.
"Onlar sadece bakabilirler bebeğim."
Yüzünde ki sırıtış, yerini çocuksu gülümsemeye bıraktı. Başımı iki yana sallayıp bu haline gülerken ona sarıldım. Lou'da beni belimden kavrayıp kendine daha çok bastırdı.
"Hadi hazırlan."
Bir adım geri çekilip dolabımın karşısına geçtim. Louis kapıya doğru ilerlerken hızlı bir şekilde bana doğru döndü.
"Bugün çıkışta da seni ben alacağım ve Zayn'in evinde çocuklarla buluşacağız."
"Tamam."
Bana gülümseyip odadan çıkarken nefesimi tuttum. Çocuklar eğlenceliydi. Onlara çabuk alışmıştım ama Danielle. Ya o da gelir yine aptal aptal imalarda bulunursa? Artık dayanamayıp saldırabilirim. Evet bunu kesinlikle yaparım.
Bende Louis ile uyumlu olmak için içime yarım, beyaz, askılı ve vücuduma yapışan bir bluz, altıma kot şortumu, üzerime de kot ceketimi giyip dolabı kapattım. Saçlarımı salık bırakıp gözüme sadece eyeliner çektim ve aşağı indim. Kasıklarım hala ağrıyordu ve bu beni okul zamanım boyunca rahatsızlık verecekti. Doğru düzgün yürüyemezken, okulda ki koca koridoru ve sınıfa gitmek için çıkmam gereken bir merdiven olduğunu düşününce, ister istemez yüzümü buruşturdum. Lou'yu bu konuda kesinlikle uyarmalıyım. Her gün bu durumu yaşayamam!
Aşağı indiğimde Troy televizyon izliyor, annem mutfakta birşeylerle uğraşıyor, Louis ise kapıya dayanmış beni bekliyordu. Troy ve anneme veda ettikten sonra Lou'nun yanına ilerledim. İrice açılmış gözlerini görmezden gelerek kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible is nothing.
FanfictionAnnesi ve babası ayrılmış iki kişi. Birinin annesi, diğerinin babası birbirlerine aşık oldular. Onlar üvey kardeş olsalar da, hiçbir zaman birbirlerini öyle görmediler. Herkes onlara kardeş dese de onlar bunu umursamadılar. Çünkü onlar birbirler...