Ölümcül bir baş ağrısıyla uyandım. Başımı ellerimin arasına alıp masaj yaptım ama işe yaramıyordu. Zorlukla açtığım gözlerimi tavana dikip öylece durdum. Dün gece yaşanan herşeyi hatırlıyordum. Harry ile dans edişimiz, Louis'nin Harry'i uyarmasını. Son olay olmasaydı belki mutlu bir şekilde uyanabilirdim. Anlamadığım, Louis'nin bu kadar çok tepki göstermesiydi. Sadece iki gündür tanışıyorduk ve o beni sahiplenmişti. Ona abi dememi istemese de öyle davrandığı apaçık belliydi. Ve sanırım bende artık onun 'küçük kız kardeşi'ydim. Çünkü başka bir seçeneğe ihtimal dahi verilemezdi.
"Alicia neredesin? Hadi bebeğim okula geç kalacaksın." Ses aşağı kattan geliyordu. Annem büyük ihtimal kahvaltıyı hazırlıyordu ve odama çıkacak vakit bulamamıştı.
"Geliyorum anne."
Banyoya gitmek için yataktan kalkarken bir anda yere düştüm. Bu halimi biri görse hayatım boyunca benimle dalga geçeceğine yemin edebilirim. Yataktan destek alarak ayağa kalktım ve banyoya gidip işlerimi hallettim. Saçımı tarayıp, at kuyruğu yaptıktan sonra doabımın karşısına geçtim. İçinde kendimi rahat hissettim beyaz, mini elbisemi giydim. Dolabımın kenarında duran çantamı alıp aşağı indim.
Mutfağa girdiğimde annem elindeki yüzüğe bakıp gülüyordu. Onun bu haline gülümsedim.
"Ben çıkıyorum anne."
"Ama Alicia, bir şey yemeden çıkıp gidemezsin. Proteine ihtiyacın var."
"Okulda bir şeyler atıştırırım." dedim. Annemin başına öpücük kondurdum ve gitmek için kapıya döndüm.
Okuldan içeri girmemle sevgili arkadaşlarım Becky ve Kerry koluma girip beni soru yağmuruna tuttular. Onları bu hali ne kadar komik olsada bazen can sıkabiliyordu.
"Yemek nasıldı?"
"Troy nasıl biriymiş!"
"Annene evlenme teklifi etti mi?"
"Peki ettiyse annen kabul etti mi?"Ellerimi kaldırıp onları susturdum. "Biraz sakin olsanız kızlar."
İkiside suratlarını asıp sustular.
"Yemekhaneye gidelim. Orada konuşuruz."
İkiside beni başıyla onayladıktan sonra yemekhaneye doğru gittik. Kahvaltı için bir şeyler alırken kızlarda sabırsızlıkla beni bekliyorlardı. Onların yanına doğru ilerlerken gözüm karşı masadaki birine takıldı.
"Harry."
Farkında olmadan sesli söylemem Harry'nin beni görmesine neden oldu. Elimdeki tepsiyi kızların masasına koyduktan sonra bana doğru gelen Harry'e döndüm.
"Alicia."
Beni kollarının arasına sarıp öptü. Ah sanırım ölücem.
"Burada ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Okumaya geldim Alicia."
"Sen ama nasıl? Seni Louis ile aynı yaşta sanıyordum."
Başını hayır anlamında salladı. "Ben ondan 2 yaş küçüğüm güzelim."
Ona gülümsedim. "Pekala. Seni burada gördüğüme sevindim."
"Bende. Sonra görüşürüz."
Arkasını dönüp giderken onu durdurdum. "Hey Harry."
"Evet?"
"Ben dün gece için özür dilerim."
"Senin bir suçun yok. Louis'in aptal kıskançlıkları." dedi ve yanağıma öpücük kondurup gitti. Kıskançlık mı demişti o? Louis, beni mi kıskanmıştı? Ah, hadi ama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible is nothing.
FanfictionAnnesi ve babası ayrılmış iki kişi. Birinin annesi, diğerinin babası birbirlerine aşık oldular. Onlar üvey kardeş olsalar da, hiçbir zaman birbirlerini öyle görmediler. Herkes onlara kardeş dese de onlar bunu umursamadılar. Çünkü onlar birbirler...