"İşsizim, dertliyim bir bilsen ben ne haldeyim?" diye mırıldana mırıldana çıkıyorum toplamaya gerek dahi duymadığım odamdan. Depresifim. Sinirliyim. Agresifim efendim. Şarkımın bir köşesine bir de yalnızım dostlarım yalnızım, yalnız ekler misiniz? Teşekkür ederim.
"Güzide sanatçımız Cemre Soylu yine sahnelerde!"
Elinde vileda kovasıyla banyomdan çıkan anneme sadece gözlerimi deviriyor ve yoluma bakıyorum. Annem haftada bir olduğu gibi evime gelmiş ve temizlik saatlerine giriş yapmış haber dahi verme gereği duymadan. Eh, bana düşen de ayak altında dolanmamak oluyor elbette ki! Yoksa uçan terlik, poponuza inen kırmızı vileda sapı veyahut bin bir çeşit anne bedduasına maruz kalabilirsiniz. Ansızın. Ve o kadar ani gelir ki anne saldırısı, karşı dahi koyamadan günlük fiskenizi yerseniz. Kaç yaşınızda olursanız olun efendim, bu değişmez.
Ben mi kaç yaşındayım? Ne yapacaksınız yahu siz benim yaşımı! Kadınlara yaşı sorulmaz hem, ayıp.
Ben size bu güzel yaz gününde neden kendimi depresyona soktuğumu anlatmak istiyorum. Hiç mi düşünmediniz bu kızcağız güzelim Hande Yener şarkısını neden işsiziiiiiim, dertliyiiiiim bir bilsen ben ne haldeyim diye uyarladı da kollarını jiletleyecek raddeye geldi diye? Alındım vallahi, size de dert yakınılmıyor.
İlla seans başı bilmem kaç TL ödeyip çocukluğuma inen psikologlara mı açayım içimi? İşsizim diyorum arkadaşım, işsiz! Gidemem ben Çocuklar Duymasındaki Meltem gibi Selçuk Beye falan... Çünkü güzelim şarkımda da dediğim gibi işsizim, dertliyim bir bilseniz ben ne haldeyim...
Durun anlatacağım, ayakkabımı giyip evden çıkmam lazım. Çünkü annem ev işinden yine kaçtın der gibi bakıyor da. Ayıptır söylemesi annemle bakışlarımızla anlaşabiliriz. Böyle de çılgın insanlarız.
Tamamım, başlayabiliriz.
Büyülü bir hayatım yok ne yazık ki. Yatlarım, katlarım da yok. Zengin hayatımızda babasının parasını yiyip hayatını yaşayan Pelinsu'da değilim maalesef. Maalesef dedim diye aklınıza hemen bir aile dramı gelmesin sakın! İnsan hayatı dizilerde gösterildiği kadar dram içermez yahu! O kadar drama insan dayanmaz zaten. Yalan dolan onlar. İyi ki varım da siz de dizilerde yansıtılan her şeyin kurmaca olduğunu öğrendiniz. Teşekküre gerek yok, lütfen.
Konumuza dönecek olursak; zengin falan değim. Babasının şımarık kızı da değilim. Efendime söyleyeyim çok iyi bir üniversite de çok iyi bir bölüm okuyup çok iyi yerlere gelmiş falan da değilim. Hadise'nin şarkısında söylediği gibi prensesler gibiydim ben baba evinde, özgürlüğüme gölgeyi hakaret sayarım diyemeyeceğim. Eee, kızcağızım babandan kalacak mirasın yok, işsiz olduğuna göre iyi bir üniversite de bitirmiş değilsin, peki sen neyine güvenirsin dediğinizi duyar gibiyim? Bir şeye güvendiğim falan yok zaten, kıçım tutuştu da çaktırmıyorum...
Nasıl tutuşmasın ki Allah aşkına? Yirmi altı yaşına geldim, ne kariyerim var ne de çocukta yaparım kariyerde dedirtecek bir birlikteliğim. Şansızlığın vücut bulmuş haliyim resmen. Ama annem demişti bana, evladım şu dizileri çok izleme, kalk biraz ders çalış, bu diziler kurtarmayacak senin hayatını diye de dinlememiştim onu. O zaman Çılgın Bediş'in hayatı daha cezp edici geliyordu vallahi. Hatırlamışken, o da ne güzel diziydi ya değil mi?
Neyse.
İşte ben böylesi şansızlığın içinde hayatıma yön vermeye çalışıyorum beceriksiz bir çabayla. Çünkü yön duygum yok. Ciddi diyorum. Lisedeyken beden eğitimi öğretmenimiz sağa dön, sola dön diye komut verdiğinde hep sağımı ve solumu karıştırırdım. Baktım milletin diline düşüyorum, koca kız olup sağımı solumu bilmediğim için dillerde hit şarkı gibi dönüp duruyorum hemen aklımı kullanıp eşofmanımın sol cebinin içine orta boyutlu bir taş koydum. Taşsız cebim sağ, içinde taş olan cebimde sol tarafımdı ve komutlara buna göre uyuyordum. Beyin bedava neden hamallık yapayım değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DAMAT(Tamamlandı)
Humor"Gülmeyi sevenlere ithafen..." Bir derginin genel müdürü olan Ali Ömer Erez; görünürde çapkın, hovarda ve ciddi ilişkiden kaçan bir adamdır. Tamamıyla tesadüfi olarak esas kızımız Cemre Soylu ile tanışır ve art arda gelen talihsizlikler sonucunda ke...