Bir nebze de olsa yüzünüzde tebessüm oluşturması dileğiyle, bu kara günlerde...İyi okumalar.
Sahne 18Ben Bu Oyunu Bozarım
"Cemre, bu son beş dakikandı! Gidiyorum ben!"
Günaydınlar olsun efendim. Bende bugün böyle uyandım işte. Nasıl mı? Böyle işte...
Telaşla kalkmaya çalıştığım yataktan ayağıma dolanan pike yüzünden yere doğru iki seksen uzanınca uyku muyku kalmıyor bende. Sabahın köründe açık renkli parkeleri bir güzel öpüyorum. Öpmekle de kalmayıp yalıyor ve yutuyorum. Özleşmişiz besbelli...
"Cemre, gidiyorum bak!"
Blöfüne yandığımın adamı artık kapı önünde beklemekten sıkılmış olarak odamın kapısını pat diye açınca daha uyku mahmurluğunu üzerimden atıp toparlanamadığım için beni yerde uzanmış, yüzüm zemine gömülmüş bir vaziyette buluyor ve şaşırıyor. Doğal olarak.
"Cemre," diyor şaşkınlığı sesine de yansırken. "Ne... yapıyorsun yerde?"
Öfkeliyim. Kızgınım. Kırgınım. Uykusuzum. Yorgunum dostlarım, yorgunum yorgun... Anlatabiliyor muyum? Bütün bunların üzerine Ömer'in saçma blöfüne kandığım için kendime sinirliyim. Onun yüzünden düştüğümü gördüğü halde sorduğu aptal soruya ise iki katı dellenmiş haldeyim. Kısacası bu vaziyetler hayra alamet değil de durdum düşündüm, yine niye beni buldu eziyetler, aklımı nerde düşürdüm?
Yataktan aşağı uçarken düşürmüş olmam olası bir ihtimal...
"Halay çekiyorum!" diyerek patlama noktamı yaşarken, göz bebeklerimi yukarı kaldırarak tepemde dikilen Ömer'in yüzüne bakıyorum. "Oradan bakınca da çok eğlendiğim belli oluyor mu?"
Ömer ciddiyetle yere serilmiş bedenime göz atıyor.
"Bu kadar fazla eğlenme," diyerek arkasını dönüyor. "İşe geç kalacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DAMAT(Tamamlandı)
Humor"Gülmeyi sevenlere ithafen..." Bir derginin genel müdürü olan Ali Ömer Erez; görünürde çapkın, hovarda ve ciddi ilişkiden kaçan bir adamdır. Tamamıyla tesadüfi olarak esas kızımız Cemre Soylu ile tanışır ve art arda gelen talihsizlikler sonucunda ke...