Titriyordum.
Bütün vücudum korkudan titriyordu.Birileri sesleniyordu iyi olup olmadığımı soruyordu ama cevap veremiyordum.
Kitlenmiştim.
Birisi suyu eliyle yüzüme çarpınca kendime geldim biraz.Kafamı kaldırınca insan kalabalığını gördüm.Birinin su uzattığını görünce titreyen elimle aldım ve bir iki yudum içtim.Titremem daha da azaldı ve duyularım açıldı.
Ah ölüyordum.
Milim vardı ölümle aramda.
Kendimin bile duyamayacağı şekilde teşekkür ederek suyu yanımdaki kişiye uzattım.
"Birşey değil kızım daha iyi misin?Hadi gel evim hemen şurda gidelim otur az kendine gel."
Kafamı çevirip dikkatli bir şekilde bakınca başörtülü bir bayan olduğunu gördüm.Ağzımı açıp konuşmaya halim olmadığından kafamı sallayarak onayladım ve yardımıyla arabadan indim.Biran yürüyemeyeceğimi sansam da kadının desteğiyle yavaş adımlarla evine gittik.Zaten evi de çarptığım evdi.
Ah.Çok utandım.Göz göre göre gelip duvarlarına çarpmam yetmemiş gibi varlığımla rahatsız ettim gece gece insanları.Belkide uykularından uyandılar.Beni oturma odasındaki koltuğa yarı uzanır şekilde oturttu kadın ve çekindiğimi anlamış gibi baktı gözlerime.
"Çekinme kızım hayat bu olur böyle kazalar.Çok şükür burnun bile kanamamış.Ucuz atlattın."
Söylediklerinden sonra rahatladım biraz.İyi birine benziyor.Kapının ağzında ayakta birinin varlığını hissedince kafamı çevirip oraya baktım.Benden en fazla 2 yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim bir adam dikildiğini gördüm.Ve çarpmanın etkisiyle mi bilmiyorum kalbim daha hızlı atmaya başladı.Yeşil miydi o gözler?Hem de en sevdiğim tonu?Yok canım kazanın etkisindeyim ben hala.Kadın baktığım yönü farkedince döndü ve yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.
"Tam zamanında geldin oğlum.Bu hanımkızım arabayla bizim duvara çarptı.Gelde bir kontrol et bak bakalım hastanelik bir durumu var mı.İyi görünüyor ama bak sen yinede."
Ben anlamayan gözlerle bakışlarımı ikisi arasında gezdirirken adam duyduklarından sonra arkasını dönüp elinde bir çantayla geri döndü.O kadar hızlı hareket ettiki takip edemedim bile.Elindeki ışığı gözüme tutarak birşeyler yaptı.Şuan tıpkı ışık görmüş tavşan gibi yüzüne bakıyorum galiba.Çünkü biran gülecek gibi oldu ama sonra ifadesini toparladı.Ben hayatımdq ilk kez erkek görmüş gibi kazanında etkisiyle sersem gibi onu izlerken o beni muayene etmişti bile.En son sesini duyunca kendime geldim.
"Başınız yada herhangi bir yeriniz ağrıyor mu?"
"Ha-hayır." Kekeledim mi gerçekten?Ah rezillik.Bir gün daha ne kadar rezil ve berbat geçebilir?
"Tamam iyi o zaman.Zaten kafanızın hiçbir yerinde şişlik olmadığına göre kafanızı çarpmamışsınız.Birşeyiniz yok gibi ama yine de içinizin rahat etmesi açınızdan yarın bir hastaneye gidebilirsiniz."
"Yok,hayır sağolun.Iyiyim.Hiçbir yeri mi çarpmadım.Şey sarsıldım sadece evinize de gelmezdim yoksa.Birşeyim yok yani."
Daha ne kadar saçmalayacağım bence susmalıyım.O da benim bu panik halime yeniden gülecek gibi olup ifadesini sabit tuttu.Cidden bir insan hem bu kadar sert görünüp hem bu kadar yumuşak nasıl olabilir?Yok yok bu kaza bana hiç yaramadı.
"Olur mu öyle şey kızım?Ne olursa olsun bir kaza atlattın sen.Ben tarhana yapmıştım akşam şimdi sana bir kase koyup getireyim iç bir güzel, kendine gelirsin."
"Yok yok gideyim ben.Sizi yeterince rahatsız ettim.Çokta geç oldu zaten."
"Ne rahatsızlığı duymamış olayım.Misafir berekettir.Bu akşam da kal burda dinlen iyice yarın gündüz gözüyle gidersin.Şimdi gece gece arabanda bozuldu gidemezsin tek başına it kopuk var."
Benim birşey dememe fırsat vermeden gözden kayboldu.Oğluda biz konuşurken çıkmıştı odadan zaten.Ah telefonumun şarjıda yoktu.Gerçi annemler evde olmadığımı bile farketmemişlerdir.Arayan Ada'dır kesin haber vermeden çıktım diye aramıştır.Sanki çok umrundaymışım gibi.Önemsediğim yok bende onu umursamıyorumda umursuyor gibi yapmasa benim gibi çok daha iyi olurdu.Onun yüzünden kaza yaptım.Zaten evdende onun yüzünden çıktım bu gece.Şimdi sıcacık yatağımdaydım.Yada penceremin kenarında teleskopumun başında yıldızlarımı izliyordum.Ben düşüncelere dalmışken teyze elinde tepsiyle girdi içeri.
"Tarhana sever misin diye de sormadım kızım ama çok şifalıdır içsen çok iyi olur diye getirdim."
"Hiç içmedim efendim.Ama içerim yemek ayırt eden biri değilim."
Biran şaşırır gibi oldu ama ifadesini değiştirmedi.Bu saatte ne kadar da güleryüzlü.Ben normal saatte bile böyle değilim kimseye karşı.Kendime bile.
"İnşallah seversin o zaman kızım.Adın ne bu arada tanışma faslına geçemedik bir türlü?"
O konuşurken ben çoktan içmeye başlamıştım çorbamı.Ve tadı enfesti.Güyada aşçılarımız var o kadar neden yapmamışlar ki bu zamana kadar bu çorbadan hiç?
Sorusuyla kafamı çorbadan kaldırdım ve yüzümde çorbayı beğendiğimi gösteren ifadeyle baktım ona.
"Ellerinize sağlık çorba enfes olmuş.Adım Buğlem Lina.Sizin adınız?"
"Benimki de Esma kızım.Şey bu saatte bu taraflarda ne işin vardı kızım?Yani bu mahallede falan tanıdığın mı var o açıdan soruyorum yanlış anlama sakın."
"Yok ne yanlış anlaması çok doğal bir soru sordunuz.Ama mantıklı bir cevabım yok malesef.Yani öyle uzaklaşmak istemiştim yol beni buralara getirdi."
"Anladım kızım.Adında kendin gibi pek güzelmiş bu arada."
"Teşekkür ederim.Herşey için."
Konuşurken çorbamıda bitirmiştim.Esma teyze aldı tepsiyi kucağımdan,yatak hazırlayıp geleceğini söyledi.
O yokken bende etrafı inceledim.Gösterişin 'g' si bile yoktu.Sade döşenmiş bir odaydı.Sade bej rengi bir koltuk takımı ortada geniş koyu kahve bir halı.Bir duvarı kaplayan bir kitaplık.Odada ki en gösterişli şey buydu.Yarın gündüz gözüyle izin alarak kitapları incelemeyi aklımın bir köşesine not ettim.Televizyon bile yoktu odada.Camın önüde çiçeklerle doluydu.Huzurlu bir atmosferi vardı odanında evinde.Ben incelememi henüz bitirmiştim ki Esma teyze içeri girdi.
"Hadi gel kızım seni odana götüreyim.Yat iyice dinlen.Bu arada telefonun arabadaysa alıp geleyimde ailene haber ver kızım merak etmesinler seni."
"Şey yok merak etmezler.Onlar çoktan uyumuşlardır hiç uyandırmayayım ben şimdi onları.Yarın gidince anlatırım herşeyi."
"Tamam kızım sen bilirsin."
Beraber evin üst katına çıktık.Nasıl şoka girdiysem evin iki katlı olduğunu bile farkedememişim.İçten ahşap merdivenleri çıkınca geniş bir hol çıktı karşımıza.4 tane kapı vardı ikişerli karşılıklı.Bir tanesinin kapısını açtı ve içeri girdi bende peşinden.Oda yine sade döşenmişti.Ortada geniş bir yatak yanında komidinler ve duvara dayalı büyük bir dolap.
"Çarşafları yeni değiştim kızım.Beninkilerden pijama bıraktım yatağının üstüne.Sen yat dinlen iyice sabah uyanınca inersin aşağı bende beklerim seni beraberce kahvaltı yaparız.Hadi hayırlı geceler.Allah rahatlık versin."
"Tamam.Herşey için tekrardan sağol Esma teyze.İyi geceler."
Esma teyze çıkınca ilk iş olarak odanın içindeki banyoda elimi yüzümü yıkadım.Sonra pijamalarımı giyip yatağa yattım.Çarşaflar mis gibi kokuyordu.En son hatırladığım çarşafların temiz kokusunu içime çektiğim.
Sabaha gözlerimi açtığımda yorgunluktan yatar yatmaz uyuduğumu anladım.Çokta dinlenmiş hissediyordum.Dinlenmiş ve huzurlu.
Esma teyzenin beni kahvaltıya bekleyeceğini hatırlayarak oyalanmadan kalktım elim yüzümü yıkadım, yatağı topladım.Sonra kendi kıyafetlerimi giyip pijamaları katlayıp yatağın üzerine bıraktım ve aşağı indim.Esma teyze ortalarda görünmüyordu.Belkide mutfaktaydı ama yerini bilmediğimden koltuklardan birine geçtim oturdum.15 dakika sonra falan Esma teyze odaya geldi ve beni görünce irkildi biran.
"Kızım uyandın mı sen?Ben de sen iyice uyu diye sessiz hareket ediyorum.Hiç merdivenden indiğini falanda duymadım.Kahvaltı hazır gibi gel istersen mutfağa yanıma."
"Çok olmadı zaten uyanalı.Geleyim bende seninle yardım ederim hem."
"Yok yardımlık bir durum yokta ses olursun yanımda, konuşuruz."
Beraber mutfağa geçtik.Mutfak geniş ve ferah.Mutfak dolapları beyaz.Duvar dibinde 4 kişilik küçük bir masa var.Masanın üzerinde envaî çeşit kahvatı var, adlarını bilmediğim ama çok leziz görünen yiyeceklerle dolu.Yardım edilecek birşey olmadığını farkedince sandalyeyelerden birini çekip oturdum.
"Neler hazırlamışsın böyle Esma teyze?Çok zahmet etmişsin sabah sabah.Zaten yeterince yük oldum sana mahcubum."
"Deme öyle kızım ne yükü?İki dakikalık iş hepsi bakma onların öyle göründüğüne.Ben her sabah hazırlarım böyle zaten benim oğlan bayılır yaptıklarıma.Özellikle kahvaltıyı çok sever o yüzden dolu dolu olur masamız hep."
Biran kendi annemi getirdim hatrıma.Benim için en son ne hazırladı acaba mutfağa girip?Biberondan beslenirken mama hazırladı herhalde.Yoksa onu da mı hazırlamamıştır?
"Ellerine sağlık o zaman şimdiden hepsi leziz görünüyor."
"Ee anlat kızım?Öğrenci misin?Bayana yaşı sorulmaz ama çok merak ettim kaç yaşındasın küçük görünüyorsunda?"
"21 yaşındayım.Okulumu bitirdim.Daha bu sene yeni bitti.Anlatılacak bir hayatım yok malesef.Sıradan basit bir hayat benimkisi."
"Öyle deme kızım.Her insan her hayat özeldir.Her âdem bir âlemdir.Hayatı bir film gibi düşün.Her insan kendi filminde başroldür.Başroller basit,sıradan olur mu hiç?"
"Ne güzel konuşuyorsun öyle.Sabaha kadar dinlerim seni anlatsan."
"Hım dinleyebiliyorsun demek.Çok güzel.Şimdi insanların daha doğrusu insanlığın en büyük sorunu dinleyememek.Gerçeklere karşı kulaklarını tıkayıp, gözlerini yumması.Oysa bu nimetler boşa mı verilmiş bize?Şikayet edecekler hep bizi ahirette Rablerine."
"Kim şikayet edecek?" "Gözlerimiz,kulaklarımız,ağzımız,ellerimiz,ayaklarımız.Kısacası tüm uzuvlarımız.Bizi Hak yolda kullanmadılar bizimle yanlış işler yaptılar diye şikayet edecekler bizi."
Kendi ellerim,ayaklarım mı beni şikayet edecek?Ben ilk kez duyduklarımın şaşkınlığını ve heyecanını yaşarken Esma teyze normal şeylerden bahsediyor gibi işini yapmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HURMA AĞACI
Espiritual"Hurma ağacı." "Efendim?" "İsminizin anlamı diyorum, hurma ağacı." "Ah, evet.Babannem koymuş. Bana bıraktığı en büyük miras benim için.İsmimi çok seviyorum.Ama ailem ve arkadaşlarım Buğlem ismimi kullanır.Lina'yı kullanan sadece babannemdi onu da ka...