2 Ay Sonra
Aynanın karşısında kendini artık belli eden göbeğimi seyrediyorum.Ellerimle incitmeye korkar gibi seviyorum, içinde saklı bebeğimi.
Hani insan birini çok sevince, 'içime sokasım geliyor' diye düşünür ya..Şuan içime soktuğum biri var.İçimde yaşam süren biri.
Bebeğim.
İstiridyenin içinde oluşan inci misâli, içimdeki saklı hazinem.
Etten duvar ördüm minik bedenine, kendimden dahi koruyorum onu içimde.
Ona zarar verecek her türlü yiyecek, içecek ve davranıştan sakınıyorum.Kendimden önce onu düşünüyorum.
'Benlik' yokoldu onun varlığıyla, 'biz' varoldu.
Bölündü herşeyim ikiye..Kalbim, tüm iç organlarım, yemeğim, içeceğim.Hepsi benim olduğu kadar onunda şuan.
Tek vücut, iki beden.
Bana tüm bu duyguları yaşatan Rabbime binlerce kez şükrolsun.
Binlerce şükür.
Değiştirdi de beni, bu kadar duygusal değildim ben.
Karnımı izlerken bile ağlamaya başlamışım.Ensar'ın aşağıda beklediğini hatırlayıp ayrıldım aynanın karşısından, hızlıca hazırlandım.
Bugün bebeğimizin cinsiyetini öğreneceğiz inşallah.
Sonra da alışverişe gideceğiz, ilk kıyafetlerimizi alacağız.Bana da birkaç hamile kıyafeti..Malum artık kendini belli etmeye başladı bebeğim.
Aşağı indiğim de Ensar gazete okuyordu.Esma annem de mutfaktaydı çoğunlukla olduğu gibi.Cidden çok seviyor mutfakta birşeyler yapmayı, ayağı alçıdayken tek derdi mutfağından uzak kalmasıydı.
"Hadi güzelim hazırsan çıkalım, geç kalmayalım."
"Tamam, hazırım ben."
Ensar her zamanki gibi annesine kendisini çok fazla yormamasını, artık oturmasını söyledi ve vedalaşıp çıktık evden.
Arabamıza atladık ve hastahanenin yolunu tuttuk.
Evet arabamız.Geçen ay bir araba aldık, içi geniş ve rahat olanlarından.
Ensar'ın her zaman araba alacak parası varmış aslında da ihtiyaç duymuyormuş.Ama artık ben ve bebeğimiz olduğundan gerekliymiş.Asıl sebebi en son otobüse bindiğimizde bana oturacak yer bulamayıp, ayakta yolculuk etmek zorunda kalmam olduğunu biliyorum.Yolculuk boyu bana attığı çaresiz bakışları bugün bile çok net hatırlıyorum.
Şefkatini sevdiğim.
Her otobüs yolculuğumuz zor geçiyordu esasında.Beni erkeklerden koruyabileceği bir köşe bulup, oraya yönlendiriyordu ve bedenini siper ediyordu önüme.Kollarının arasına hapsediyordu beni, müebbetine talip olduğum bir hapis.O şekilde yolculuktan ne kadar memnun olsam da,bazen arkasından geçen kadınların da ona dokunduğunu görünce sinirleniyordum.
O yüzden çok şükür aldık bir araba da ikimizde rahatladık.
"Sessizsin Hurma Ağacı, hayırdır?Ne düşünüyorsun öyle?"
"Eziyet gibi geçen otobüs yolculuklarımız geldi aklıma da, iyiki almışız bu arabayı."
"Evet, çok şükür.Geç bile kalmışım, o kadar zaman eziyet ettim ikimize de.Hakkını helal et.Araba işi uğraşlı diye istemiyordum, ama kafamda büyüttüğüm kadar yokmuş.Hem seninle böyle rahat yolculuk ettikten sonra önemi yokmuş gerisinin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HURMA AĞACI
Espiritual"Hurma ağacı." "Efendim?" "İsminizin anlamı diyorum, hurma ağacı." "Ah, evet.Babannem koymuş. Bana bıraktığı en büyük miras benim için.İsmimi çok seviyorum.Ama ailem ve arkadaşlarım Buğlem ismimi kullanır.Lina'yı kullanan sadece babannemdi onu da ka...