§ 12 §

9.7K 696 63
                                    

DÜNYA AHİRET.

Bukre' nin kulaklarında ciddi sorunlar olduğu kesindi de ya gözleri? Onlarda mı gitmişti? Ya da Bukre aklını kaybetmiş baktığı her yerde askeri mi görmeye başlamıştı? Şüphe ile etrafına bakındı ama başka Uraz yoktu. Derin bir nefes almak istese de rahatlamak için çok erken olduğunu beynine işleyen sese kulak verip nefesini tutmaya devam etti. İçine düşen kurt ile gözleri istemsizce büyümüştü. Devran' ın elini bir güzel kırmıştı ama burada o itin konağında bunu yapması ölümüne adım atması demekti. Bukre, askerin ölmemesi için bir nebze de olsa evliliği kabul etmemiş miydi? Şimdi ya bir şey olursa? Hem ne demek gelinimi almaya geldim? Birde arsızca itirazı olan var mı diye soruyordu. Bukre ayakta dikili kalırken ' Benim vardır!' diye haykırmak istedi ama çıt çıkmazken bunu yapmaya yüreği yetmedi.

Ardından daha öncede duyduğu ama tam olarak adını hatırlayamadığı melodi kulaklarının uğultusunu silip atmış yerini çokça hoşuna giden bir ezgiye bırakmıştı. Gözleri tülün altından askerin ağır adımlarını izlerken, Uraz tek eli ile masanın bir yanından kavrayıp savururcasına bir köşeye fırlatmıştı. Bukre' nin yüreği ağzında atmaya başlarken, Uraz kızın bir nefeslik uzağında durarak duvağının önünde sesini duyurma kaygısı taşımadan fısıldadı.

"Ben İzmir' liyim Buke."

Kızın kaşları ismini duyması ile çatıldı. Adam daha adını bilmiyordu! Gelmiş şimdide evlenmeyi mi planlıyordu? Müziğin birden kesilmesi ile Uraz' ın aralanan dudakları kapandı ve yerinde debelenmeyi kesip üzerine yürüyen Devran ile kaşları kalktı. Sağlam eli Uraz' a nişan almış bir silahı tutarken adımları öfkesinden ve acısından ötürü savsaktı. Uraz alnında soğuk metali hissedince dudaklarının sol tarafı yukarı büküldü.

"Sen kimsin ula?! Sen kimsinde benim gelinimi, Mardin' in Ağasının gelinini kaçırmaya çalışırsın? Benim toprağımda! Benim insanımın olduğu yerde!"

Uraz'ın dudaklarından alay dolu birkaç cıklama sesi duyulduğunda işaret parmağı alnında ki silahın namlusunu ittirdi. Devran' ın öfkeden kızaran yüzüne doğru tükürürcesine konuştu.

"Kanım, bu toprağa karışmadan sana buraları vermem."

Devran tetiği çekmek için hazırlanırken yüzünde sinsi bir gülüş vardı.

"Burası benim! Sana neden dokunmadılar sanarsın?! Senin leşini ben sereyim diye! Kimin kümesinde horozlanıyorsun asker?!"

Asker kelimesinin son hecesini uzatmış namluyu Uraz'ın alnına sertçe bastırmıştı. Köşk tamamen Devran' ın adamları ile doluydu. Bukre ' nin gözleri dolmaya başlarken yumruklarını sıkmamak için kendini zorlamaya başlamıştı. Ölecekti. Ne yapabilirdi? Beyni hızla işliyor, işleyen saatlerin çarkı gibi hızla dönüyordu ama hiçbir sonuca ulaşamadı. Gözlerinden bir damla yaş firar etmek için göz pınarından taşarken Devran silahın güvenliğini açtı. Gelen ses ile Bukre sertçe yutkunurken Uraz'ın yüzünde ki ifadeyi anlamlandırmaya çalıştı. Ve tam o sırada Uraz' ın kemerine taktığı telsiz sanki tüm avluyu sarmalamıştı.

"Askerler yerlerini aldı. Ateş için emrinizi bekliyoruz Komutanım. Tamam."

Devran' ın sağ gözünde kırmızı bir ışık belirdi. Devran' ın sanki tüm nefesi bir yerlerine kaçmış gibiydi. Kaçmadıysa da Uraz birazdan kaçırtacaktı. Uraz'ın tek kaşı havaya kalkarken, Bukre' nin dudaklarında dişlerini saklamasına izin vermeyen kocaman bir gülümseme vardı.

Murat nişan aldığı adamın gözünü deşmemek adına kendi kendine sakin olması gerektiğini söylese de pek bir halta yaramıyordu. Ali hemen karşı odanın penceresinden onu sessizce izlerken Yekta rahat durmayıp Devran' ın sürüsünü korkutmanın zevkini çıkarıyordu. Kırmızı ışık dağ sıçanlarının üzerinde adeta şekiller çiziyor, birinden diğerine hızla geçiyordu. Devran'ın gözünden çekilen kırmızı ışık adamı daha çok gererken Murat tetiğe basmaması gerektiğini bildiği halde, yanlışlıkla bastım yalanının ne kadar inanılası olduğunu düşünüyordu.

Uraz' ın tek eli kalkınca Murat, nişanını Devran'ın alnından sol omzuna getirdi. Planları arasında kesinlikle sağ omzu vardı. Böylelikle o köpeğin nefes almasını garantileyeceklerdi. Ama Murat' ın sağ ile solu karıştırası, omuz ile de kalbin yerini bir tutası gelmişti. Uraz yaptığını fark edince eline telsizini alıp dudaklarının hizasına çıkardı.

"Omza. Tamam."

Murat kırmızı lazer ışığa küfredip Uraz' ın engellemelerine ve Devran' ın kaçmasına izin vermeden hızla tetiğe bastı. Çıkan kurşun sesi havayı ıslıklaşarak deldikten sonra, kurşunun ete giriş sesi meydana yayıldı. Ve ardından Devran' ın sesi.

Bukre olayların ipini, sapını kaçırmışken titreyen dizlerinin kendini taşıyamayacağını anlamıştı. Devran çoktan yere yüz üstü gömülmüşken gözlerini açıp kapadı. Siyah noktalar gözlerinin önünde uçuşurken müziğin adını hatırlayabilmişti.

Harmandalı.

Derin bir nefes almasıyla birlikte genç kızın ayaklarının altında ki zemin kayarak kızın dengesini alt üst etmişti. Bukre' nin yere savrulan bedenini Uraz havada yakalayıp tek hamlede kucağına alırken endişesini bastırmak istercesine kızın kulağına fısıldadı.

"Buradayım Mardin Dikeni."

Bunu kendine hatırlatmak istercesine tekrarlarken şaşkınca onları izleyen kalabalığa bakıp tek kaşını kaldırdı. Ardından dünya ahiret karısı olacak küçük bedenide kendisiyle birlikte, Devran' ın leşlerini temizlemek için orada bekleyen arkadaşlarının ele geçirdiği konaktan çıkardı. Keyifle kendi kendine konuştu. Buke' ye söylediği sözler genç kıza ulaşamıyordu ve Uraz bunun bilincindeydi. Belki de bu derece arsız konuşmasının nedeni buydu. Tamam, Uraz arsız, utanmaz bir herifti ve bunu yaşamının her köşesine kazımıştı.

"İtiraf etmek gerekirse yavrum, sürekli kucağıma bayılarak beni fena etkilediğin bir gerçek. Ama beni etkilemende bir sorun yok. Karı, koca arasında olur böyle şeyler."

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin