§ 32 §

6.7K 386 152
                                    

BEDDUA ÖNEMLİ NOKTA BEYLER.


"Gel buraya! Gel ulan! Ben seni ananın yanına VIP'den koltuk ile göndermez miyim?! Senin o fazlalıklarını hadım etmez miyim?! Gülme ağzına sıçıcam enik senin gülme!"

Kızın elinde ki vazo büyük bir aşk ile duvara uçuşa geçti. Sevenleri kavuşturmak çok sevaptı malum. Ama bilinmiyordu ki her seven de kavuşmamalıydı. Bakınız kırılan vazo. Vazonun duvar ile buluştuğunu ve ilişkiler de kırılan tarafın vazo olduğunu gösteren sesi duyunca Şehmuz Ağa istemsizce kıkırdayıp gözleri dehşetle açılan Ömer' in kulağına fısıldadı.

"Görüyon mu sen gelini?"

"Ne gelini ağam? Dünya ahret bacımdır benim."

Şehmuz Ağa göbeğini sallaya sallaya gülerken Ömer kısa dönem kara sevdasının gerçek yüzünü görmesiyle tüm beynin de ki nöronlar kendilerini balkondan atmıştı. Ah ah nerden bilsindi Ömer o sessiz sakin, uzaklara bakan duru güzelliği ile gönlünü dağlayan kızın içinde ki tazmanya canavarını? Gelen patırtıların ardından elini semaya açıp Allah' ına bu dertten onu tez vakit kurtardığı için şükretmişti. Kız askeri çiğ çiğ yiyordu. Vallahi Ömer' i öldürürdü. Ömer silkinip tövbe çektikten sonra gözlerini tavana dikti.

Hayır, 3. Dünya Savaşına sebep olacak bir neden yoktu. Haliyle 3. Dünya Savaşı da çıkmamıştı. Sadece Gölge eline ne geçerse Murat' a atıp onu kovalıyordu. Evet, Binbaşı olan Murat'ı. Evet evet hani şu süründüreceği herif.

Ama Gölge ne yapsındı? Hayır, cidden ne yapsındı? Adam resmen manyaktı. Manyak az kalır daha da ilerisiydi. Hatta en bi en ileri düzeyde deli, psikopat artık her ne menemse oydu işte! O an sinirden daha ilerisini düşünemiyor oluşunu yok sayıp elinde ki terliği Murat' ın kafasına fırlattı. Ama namussuz gene kurtarmıştı.

"Bak bir de gülüyor!"

Murat bacağını sıyıran cisme abartı içinde tepki vererek gülmeyi kesti.

"Ah! Ama minik komandom çok olmadı mı?"

Gölge cinnet geçirircesine ellerini yukarı kaldırıp bağırdı. Bir de dalga geçiyordu. Yatağa çıkıp adama saldıracağı sırada ayağı halıya takılmış ve kendini yerde inim inim inlerken bulmuştu. Mardin' in evlerinde yere düşmek ölüm gibi bir şeydi. Soğuk betonun kafasını zonklatmasına da küfür ederken Murat hızla yanına gelmiş kıpkırmızı olan suratını Gölge' nin alev saçan suratına yaklaştırmıştı.

"Çok mu acıdı?"

Eğer Gölge' de biraz bile güç olsaydı onu Murat' ın suratını parçalamak için kullanırdı ama azıcık bile güç yoktu.

"Acımadı! Git başımdan."

Murat gözlerini devirip kızı tek hamlede kucağına aldı. Can' dan aldıkları iyi haber sonucunda kafasını meşgul eden şeye odaklanabilmişti Murat. Gölge 'ye. Kız o yokmuş gibi evde dolanıyor, kahkahalar atıp herkesle şakalaşıyordu. Hayır normalde asık surat, çirkef bir şey nasıl böyle bıcır bıcır olabilirdi onu da idrak edemiyordu. Murat efendice konuşmak için kızın odasına girmiş ve yatağına oturarak beklemeye başlamıştı. Ama içinde ki azgın teke rahat duramayarak yapacağını yapmıştı. Sadece yardım olsun diye valizi açık olan dolaba yerleştirmek istemişti. İçtenlikle ve tüm masum düşünceler ile yaptığı bu iyilik kızın iç çamaşırını eline alana dek sürdü. Yine tüm masum düşünceler ile hızla valize bırakmak üzereydi ki kapı açılmış ve basılmıştı. Gölge' nin Adnan Ziyagil gibi donakalması karşısında 'Behlül kaçar' diyerekten kendini balkondan atası gelmişti yalan değil. Hayır yani şimdi Murat' ın ne suçu vardı ki?

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin