§ 34 §

7.2K 404 178
                                    

NET İNSANLARIZ SONUÇTA.

Mustafa Yarbay omzunda gururla taşıdığı yıldızlar olmasaydı 30' unda yeni yetme bir asker olarak itham edilebilirdi. Ha tabi bir de ömründen ömür yiyen, anasından emdiği sütü burun dışında her uzvundan çıkmasına sebep olan, simsiyah saçlarına aklar düşürüp öfkeden çatılan kaşlarının sonucunda ortaya çıkan kırışıklıklarına sebep bu BİZ MENEN ekibi olmasaydı. Tabi bir de şeytandan iki – üç dakika önce doğmuş kızı vardı amma velakin Mustafa Yarbay şu an kızını yok saymayı tercih ediyordu. Önce yarı baygın kocasının yanında dikilen güzeller güzeli kıza bakıp başı ile selam vermiş daha sonra da hiç istifini bozmayan bordo berelilere kısaca bir bakış atıp gülümsemişti.

"Hanım kızım, az müsaade var mı?"

İnşirah elbette ki ayaklarını yere vurup asla diye çemkirecekti ama Oğuz gözlerini açmıştı. Şimdi yanından ayrılamadığını anlaması gibi bir durum mevcuttu ki İnşirah asla ve kat'a buna müsaade edemezdi. Çünkü neden etsindi? Kendine verdiği yeminler neyse de Allah' a verdiği yeminleri çiğneyemezdi. O yüzden başı ile hafifçe onaylayıp, orada Oğuz' un başında dikilen aklını da odada bırakıp çıktı.

Mustafa Yarbay, simsiyah giyinen kızın arkasından memnunca gülümsedi.

"Maşallah Oğuz' cum karın da dillere destan hani."

Oğuz' un kehribar don don bakan gözlerinde önce bir gurur belirdi ardından da kıskançlık ateşi ile yanan hareler. Ne demek dillere destandı. Keserdi lan o dilleri! Tam doğrulup horozlanacaktı ki Mustafa Yarbay kuzu kuzu oturan ve kendisi içeri girdiği halde hiç de istifini bozmayan bordocuklara döndü. Elbette Mustafa Yarbay saygısızlık etmek için ayağa kalkmamazlık etmediklerini biliyordu. Şu an hepsi kara kara düşünüyordu.

Uraz yine en acı öldürme seçeneklerini gözden geçirirken, Murat aklında kalan ama okuyamadığı için yasını tutacağı kitapların adlarını sayıyordu. Yekta sevdiği kız ile olan aşkının imkânsızlaşmasını an be an seyrederken keşke sarma falan olsa diye iç geçiriyor, Can ise ablasının müstakbel kocasını nasıl kaçırdığını hatırlamaya çalışıyordu. Elbette içlerinde en uslusu olan Ali ise hangi ara bunlara uymaya başladığını hesaplamaya çalışıyordu.

Oğuz mu? O hala rüya gördüğünü sanıp, rüyasında neden bu kadar çok erkek gördüğünü tartıyordu.

"Ulan it oğlu itler!!!"

Allah! Başladı vallahi başladı!

Hepsi aynı anda ayağa fırlayıp selam durduktan sonra hazır ola geçmiş ve gelen emirden ziyade gelen her türlü küfre karşı çelik gibi duracaklarını bildirmişlerdi. Mustafa Yarbay ellerini arkasında bağlayıp sıra halinde duran manyakların önüne dikildi.

"Sövdüm yetmedi! Eşek kadar heriftir dedim dur Mustafa dedim duramadım dövdüm yetmedi! Görevden uzaklaştırdım, oralet cennetine yollayıp eşek gibi anırttırdım gene yetmedi! Ulan şereflerinden sual olmazlar! Ulan dağın tepesine diktim rahat durun ayrı olunca oranız buranız oynuyor diye! Gene yetmedi! Lan hadi Uraz ile Yekta zaten oynak! Lan Ali!"

Ali bir adım öne çıkıp selam dururken gür sesi ile hastaneyi inletti.

"Özel kuvvetlerden Yüzbaşı Ali Karan emir ve görüşlerinize hazırdır Komutanım!"

Mustafa Yarbay, selam duran Ali' nin dibine girip gözlerini kıstı.

"Sen hangi ara bu zibidilere uymaya başladın?! Ali dedim sessiz sakin çocuk, çok üstüne gitme bırak kafasına eseni yapsın sinirlenince ortamın ağzına sıçıyor ayarsızlığa gerek yok diyerekten alttan aldım! Niye?! Bu zibidilere uy diye mi?!"

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin