§ 27 § (Part 2)

8.4K 560 148
                                    







Okumanız için bu sefer giriş kısmına yazdım. Çünkü sanırım birazcık kırıldım size. Artık beğenmiyor musunuz yazdıklarımı? Sınav haftamda olmama hatta şehit haberlerinden ötürü bölüm yazmam kanıma dokunduğu halde size karşı sorumluluğum olduğu için bir şeyler yazmayı deniyorum. Ama birkaç kişi dışında tepki yok nedense. Gerçekten artık beğenmiyor musunuz? Ya da sıkıldınız mı? Tripli yazar kompleksine girmek istemiyorum ama birazcık üzülüyorum.  Hikâyem çok okunsun, büssürü vote gelsin derdinde değilim ki ben. Ki bunu da anlamışsınızdır. Tek beklentim bu kadar çok emeğe karşılık sizden bir iki satır düşünce paylaşımı. Bana mesaj da atabilirsiniz illa ki yorum yapın demiyorum ama bilmek istiyorum iyiye mi gidiyorum yoksa hikâyem kötüleşiyor mu?

Birde bölüm geç geldiğinde bana mesaj atan, sürekli soran ama bölüm gelince de suratına bakmayan okurlarım var. Bu da biraz üzüyor. Çünkü ben bir nevi onlar için yazıyorum. Ki geçen bölümü gerçekten uykumdan ve dersimden keserek yazdım. Umarım haddimi aşmamışımdır gözünüzde. Allah şehit yakınlarına sabır versin. Görüşmek dileği ile.


Uraz uzandığı koltukta yalnız olmasının verdiği sinirle saydırıyordu. Yanlış anlaşılmasındı sıkıntı zar zor sığdığı koltukta homurdanarak döne döne uyumaya çalışması değildi. Sıkıntı bu koltukta yalnız uyumasıydı. Ulan yok! Uraz bu kızı yola getiremeyecekti. Sinirle başını kaldırıp mışıl mışıl uyuyan karısına bakarken gözlerini kıstı. Sonrada sertçe kafasını geri bıraktı. Ne var ki Uraz' ın kıymetlilerinden biri olan başı, diğer kıymetlilerinin bir araya geldiği vücudu yüzünden koltuğun başına çarpmıştı. Adam iri falan değildi. Koltuk küçüktü bir kere. İnildeyip okkalı bir küfür savurduktan sonra koltuktan kalkıp terden sırtına yapışan tişörtünü çıkardı.

"Bu nedir amına koyayım ya!"

Azcık yüksek sesle söylenmiş olacak ki Bukre homurdanıp diğer tarafa döndü. Kendisine arkasını dönen kıza bakarken dişlerini sıkıp başını diğer tarafa çevirdi.

"Aman uyu zaten. Ulan resmen hayaller hayatlar oldum ya."

Telefonuna gelen bildirim ile uzanıp telefonuna bakındı. Gecenin 3' ünde ona mesaj atabilecek tek manyak Yekta' idi ki buda artık imkânsızdı. Çünkü Uraz, sarı meleğini küstürmüştü. Yekta, arkasından iş çevirdiğini öğrenince kesin bir şekilde konuşmayacağını belirtmiş ve aynı yere tayinini istemişti.

Canına yandığı Uraz, ona haber vermeme sebebini söyleyememişti. Oflayıp mesajı açtı. Murat' dan bir cümlelik mesaj.

Bursa'ya geçiyorum.

Mesajı okuduktan sonra kendi kendine mırıldandı Uraz,

"Allah' ım sen koru."

Göreve gittiğini tahmin edebiliyordu. Sıkıntıyla koltuğa devrildikten kısa bir süre sonra suratında sinsi bir gülüşle ayağa kalktı.

Madem Uraz uyuyamıyordu, hayat arkadaşı da uyuyamazdı. Sonuçta iyi günde kötü günde diye başlayan ama kolpa atan nikâh memuru yüzünden o kısımları bile duyamayan bir evliliği vardı. Mardin' e gidince o nikâh memurunu da bulacaktı. Yatağa oturup Bukre' yi uyandırma yollarını düşünürken aklına nedensizce dağda söyledikleri geldi.

Ulan resmen patavatsızsın Uraz he! Gerçi bizim genetiklerden kaynaklı bir sorun bence bu. Çisem' de patavatsız. Ne patavatsız olucam be! Delikanlı gibi dedim işte öpmem gerektiğini. Aman sonrada yavru kedi gibi kıvırdım ya neyse. Allah' ım biliyorum biraz ibneyim ama ömrüm boyunca kırdığım her cevizin cezasını bu kıza aşık olarak ödemedim mi ki ben? Ödemedim mi? Peki. İşini karışmak olmaz sonuçta maazallah sağdan soldan yıldırım topları yutarım. Sen büyüksün Allah' ım.

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin