§ 41 §

6.2K 333 141
                                    

           

EH BİZDE DE BÖYLE, NE YAPARSIN?

Beyni dönüyordu. Tam olarak içinde bulunduğu durum buydu. Mapus damlarından aldıkları Çisem' in bıcır bıcır ötmesinin ardından gelen telefon ile hastaneye geçmişler ve orada da Mihriban' ın dakika da 280 kelime söyleme kapasitesini dehşetle görmüşlerdi.

Dilemma dönen beyni yere akmasın diye zarif elini başına bastırıp oturdu. Kabul sessiz sakin bir yerden gelmiyordu, hatta sayıya dökülürse konaktakiler buradakilerin neredeyse üç katıydı. Ama iş işlevselliğe gelince iki kişi hepsini ezmiş geçmişti. Mihriban ve Çisem. Mardin' deyken tanışmış olsalar da o zamanki yoğun yas havasından olsa gerek gerçek kişilikleri tam olarak ortaya dökülmemişti. Yoksa Dilemma' nın aklı bu kargaşayı kavrayamayışını başka türlü açıklayamıyordu.

On beş gündür içerde olan Çisem, terör örgütü ile hiçbir bağlantısı olmadığının kanıtlanması ile özgürlüğüne kavuşmuş ve sürekli ' içerde böyle' diyerekten 15 yıldır mapus damlarında çürümüş bir kadın edası ile bir şeyler anlatmaya başlamıştı. İyiydi hoştu bıcır bıcırdı ama Dilemma' nın kafası ardı ardına çalan telefonlar yüzünden pertti. Oda yakın bir zamanda defalarca kaçmış bir kadın edası ile ' aman kızım amaan okuyun kocaya kaçmayın' diyecekti. Birden yanaklarına ateş basınca kaşlarını çattı. Ne kocaya kaçması be! O kocadan kaçmıştı.

Hastaneye geçtiklerinde ise iki saat kadar önce evlerinin önünde bomba patlayan Mihriban' ın susamama durumuna şahit olmuştu. Kabul etmeliydi ki Dilemma, tamamen manyakların içine düşmüştü. Eh bir manyak tarafından kaçırıldığı için normal karşılaması gerekirdi ya hadi neyse.

"Allah' tan arabaya binmişim, yoksa herhalde benimde kolum falan kırılırdı."

Mihriban' ın bindiği araba evin neredeyse 50 metre ötesinde gerçekleşen küçük çaplı patlamadan kurtulmasını sağlamıştı. Tam zıttında olan patlamanın sarsıntısı arabayı hafif sarssa da dışarda olduğu kadar zarar görmemişti. Kıyaslamayı Gölge üzerinden yapıyordu çünkü Gölge patlamanın etkisi ile geriye savrulmuş ve incecik kaburgalarını kırmıştı.

Dilemma koltukta uyuklamaya başlamıştı ki içeriye uzun boylu bir kadın girdi.

"Hastamız henüz uyanmadı mı?"

Mihriban sadece başını olumsuz anlamda salladı.

"İlaçlardan kaynaklanabilir. Hastanın yakını kim?"

Mihriban ile Aybukre aynı zamanda öne atıldı.

"Ben."

Mihriban bir süre gülümseyerek Bukre' ye baktı fakat Bukre gülümseyerek zaman kaybedemezdi. Avına kitlenen bir atmacaydı o. Görmüştü. Şimdide yakalayıp uçacaktı.

"Benim evimde kalacaktır. Ne gerekiyorsa öğreneyim."

Mihriban' ın kocaman açılan gözlerine Bukre kısaca bakıp gülümsedi.

"Peki öyleyse. Biraz dışarıda konuşalım."

"Elif çok rica ediyorum yabancı kimse yok. Biz de öğrenelim."

Mihriban' ın annesi bitkin bir şekilde soluk tenli Gölge' nin yanında durup küçük ve sağlam elini tutuyordu.

"Nasıl isterseniz Güler Hanım." Doktor önünde ki dosyalara kısaca göz atıp derin bir nefes aldı. "Açık konuşmak gerekirse kan değerleri çok düşük. Ayakta nasıl durabiliyor anlamış değilim. Kemikleri o kadar güçsüz ki, çok çabuk kırılmalara maruz kalıyor. Beslenme alışkanlığı kazanması gerekiyor, onun dışında da acil ilaç tedavisi başlanılması. Sağlığı... nasıl desem, sağlığı yok."

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin