§ 35 §

6.9K 413 176
                                    

MUTLU SONLARDA BİLE MUTSUZUZ BE BİNBAŞI!

Uraz önünde duran askerlere ifadesiz gri gözlerini dikmeye başlayalı on sekiz dakika olmuştu. On sekiz dakika boyunca kıpırdamamış, gözlerini bir an olsun kırpmamış ve çekmemişti. Arkasında sabitlediği elleri bile kıpırdamazken beyni fır dönüyordu. Bu sabah Mihriban' ı gönderdikten sonra Malatyalı yanına gelmiş ve yüzündeki acıyı yok sayarak Özel Kuvvetlere katılmak istediğini bildirmişti. Eğer Uraz Atacan çok yetenekli bir Üsteğmen olmasaydı muhakkak bu acıların çocuğuna inanır ve omzunu pışpışlayarak geçer aslanım sana kız mı yok derdi. Ne var ki Uraz Atacan iflah olmaz derecede yetenekli bir askerdi de bu tür numaraları yutmuyordu. Mükemmelliğine tekrardan hayran olup acımaya başlayan gözlerini düşünmemek için, beynini Malatyalıya adapte etti. Asıl can sıkıcı olay ise adam hakkında hiçbir bilgi olmamasıydı. Dinçer' in geçmişi bir tık uzağındayken bu koyun boku gibi boncuk boncuk gözleri, inci dişleri, yüzünü gördüğü an kocaman gülümseyen adam hakkında hiçbir şey bulamıyordu.

Yirmi beş dakikanın sonunda gözlerini kıstı Uraz. İlk sınavda sadece beş kişi geçmişti. Yarbay bir ay demişti ama bu gidişle iki güne birliğe alınacaklar belirlenecekti. Derin bir nefes alıp verdi. Ardından yirmi beş dakikadır kıpırtısız, güneşin en yakıcı zamanında açık alanda durmuyormuşçasına bir iki adım atıp gürledi.

"Ayağınızın altında ki bomba, nefes alsanız patlayacak düzenekte. Hadi kendini siktir et! Yanında bir ana kuzusu, sen gibi aptal değil ya basmamış mayına! Yirmi beş dakika! Tam yirmi beş dakika kıpırdamadan duracaksın asker! Yaşamak için değil, yanındakini yaşatmak için! Ben ana kuzusu değil miyim komutanım?!"

Uraz yürümeyi kesip gizli sınavını geçenlerden birinin dibinde bitti.

"Sen o mayına bastığın an ana kuzusu olmaktan çıktın asker! Sen artık toprağın yavrususun. Yaşamak ve yaşatmak! Mesele bu dediler değil mi? Değil! Senin tek görevin yaşatmak! Yaşatacaksın! Yirmi beş dakika mı? Hadi lan oradan gerekirse yirmi beş saat kıpırdamadan duracaksın!"

Ardından diğerlerine oranla biraz daha kilolu olan ve gizli sınavı habersizce geçen askere kükredi.

"Elinde en pahalısından viski, kendisinden yirmi beş yaş küçük kızları parasıyla götüren tırnağın etmeyecek sözde adamları koruyacaksın!  Asker ne işe yarar ki deyip kapı baca açık yatanları koruyacaksın. Ulan ne koruması be, öleceksin! Öldüreceksin!"

Sınavını geçen iri yeşil gözleri zengin semt çocuğunun karşısına dikildi.

"Hiç birini öldürdün mü asker?"

"Öldürmedim Komutanım!"

Uraz kükreyip yürümeye başladı.

"Ölmeni isteyenleri korumak için bile öldüreceksin. Haberin olmadan elinde bıçak arkanı dönmeni bekleyenler için öldüreceksin."

Askerlerin arasından ilerlerken Dinçer' in simsiyah gözlerine denk geldi donuk gözleri. Önünde dikilip psikopatça burnunu çekti Uraz.

"Dağ dediğin ne kokar asker?!"

"Ölüm kokar!"

Gözlerini kırpmadan cevaplamıştı. Uraz hızlıca Mehmet' in önünde durup kükredi.

"Dağ dediğin ne kokar?!"

Mehmet öğrendiği gibi kükredi.

"Ölüm kokar Komutanım!"

Uraz yine psikopatça burnunu çekip askerlerin arasından çıkarak önlerinde durdu. İşaret parmağı ile dalgalanan bayrağın dikili olduğu dağı gösterdi.

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin