§ 25 §

11.5K 552 213
                                    




O İŞLER KARIŞIK.


Uraz elinde ki adamı kapıdan gelen gürültüler ile bırakmak zorunda olduğunu anladı. Yoksa Allah biliyor ya bıraktığı tek yer tabut olacaktı. Adamın kanının bulaştığı elini yılların kazandırdığı ve üzerine kazıdığı huy gereği adamın ceketine sildi. Öfkeden koyulaşan ve parlayan gözlerini salonda şaşkınca kendisine bakan insanlar üzerinde gezdirdi. Hiç birini tanımıyor, hiç birini umursayamıyordu. Sonra kalbinde tanıdık bir çarpıntıya yol açan yeşil gözleri gördü. Kanına zehrini katan yeşil gözler ile döndü gerçekliğe. Zehri derdinde, şifa niyetine dolanan kadına birkaç adım attı. Toprak kokusu genzine işlediğinde ancak beyninde ki öfkeli yollar aydınlanabilmişti. Durulan kanı tekrardan çağladı. Bukre çıkmamıştı. Tam karşısında öfkeli gözler ile ona bakıyor, bir devrimi kapatan başka bir devrim gibi dimdik duruyordu. Bukre içerideydi. Ve kapılar kapanmıştı. Kriz resmen sol taraftan geliyordu! Beynine giden kan akımı artmışçasına her şey daha da netleşmeye başlarken damarları kanına yetmemeye başladı. Patladı patlayacakken birkaç adımla Bukre' den uzaklaştı. Kabul. Bu kez harbi sıçmıştı. Ve ne yapacağını bilmemenin verdiği öfkeyi kontrol edemiyordu. Murat kapılara tedbirli bakışlar atarken Yekta, balkonda duran adamın yüzünde ki ifadeyi çözmeye çalışıyordu. Daha önce görmüş müydü bu adamı? Gözlerini biraz daha kıstı.

"Ali?"

Çisem' in tırnaklarını kolunda hissedince hafifçe gülümseyip, kızın buz tutan elini, eli ile örttü. Uraz' ın bir bildiğinin olmadığını anlayabiliyordu muhakkak. Ama bunu diğerlerine belli edecek değildi. Bir yolunu bulur işin içinden çıkarlardı. Boşa o kadar eğitim almadılardı ya?

"Sorun yok. Ben yanında olduğum sürece sorun yok."

Çisem' in korkudan dolan gözleri ve kasılan bedeni adamın sıcacık elinin tenine değmesi ile çözülmüştü. Güvendeydi. Ali yanındaydı. Abisi buradaydı. Her şey yoluna girecekti.

Seyhan başının tek hareketiyle salona çil yavrusu gibi dağılan adamlara bakarken kızı dışında hiçbir şey düşünemiyor, yıllarca esiri olduğu güç tutkusu bile onu bu azaptan kurtaramıyordu. Kızı ölüyordu. Ve tek umudu sokakta cirit atan, evsiz, kimsesiz hatta sefil bir durumda olan kızdı. Kimsenin önünde eğilmeyen başı kızı için yerlere düşmüştü. İstemsizce güldü Seyhan. Yaptıklarının bedelini ödeme şekline güldü. Yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamamak için direnirken kaçan bir gülüştü bu. Ve yıldızsız gecelere yemin olsun ki tüm hıçkırıklar bu gülüşün önünde saygıyla eğilirdi. Çünkü acı, gizlendikçe çökerdi insanın ruhuna zift gibi. Derin bir nefes alıp elinin altında ki korkulukları biraz daha sıktı. İstedikleri dışında ki herkes başka bir alana götürülüyor ve Seyhan' a oyun için izin veriyorlardı. Kukla olmayı kabullenip yerine sinmeyi kızı için bile yapamazdı. Kozlar her zaman onun elindeydi ve bugün bunu herkes görecekti.

Merdivenlerden ağır adımlarla inerken salon çoktan yarılanmıştı bile. Öfkeden köpüren Uraz' a ve taş duvarlar gibi ifadesiz Ali' ye baktı. Hayır, kesinlikle oyuncağı o değildi. Gözleri Berçin' in belini kavrayan adama takıldı bir süre. Yekta. Gözleri istemsizce askerin elinin dokunduğu yere takılırken dişleri birbirine kenetlenmişti. Berçin tüm ihtişamı ile duruyor, sakin ve soğuk bakışlarını etrafa dağıtıyordu. Salon istediği kişi sayısına indiğinde Seyhan' da merdivenleri inmeyi bitirmişti.

"Hoş geldiniz, sevgili konuklarım."

Adamın düzgün türkçesi Berçin' in göz bebeklerini büyültmeye yetmiş, Uraz' ın gözlerini ise gri bir sis bulutuna çevirmişti. Murat avuç içlerinde ki yanmayı atabilmek için önünde duran bardağı sıkmaya başlamıştı. Yekta her an yere çöküp ' ne bok yerseniz yiyin' diyebilirdi ama büyük ihtimal yapmazdı. Yani umutlar bu yöndeydi.

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin