§ 11 §

10.5K 664 87
                                    

İTİRAZIM VAR!

Bukre derin bir nefes alarak geri çekilmek için tekrar bir hamle yaptıysa da Uraz'ın kollarından kurtulamıyordu. İçini kaplayan tuhaf duyguları istemiyordu. Hani o sincabı ezecekti? Uraz ona yaklaştıkça sincap sanki devasalaşıyor, dişlerini daha sert Bukre' nin duvarlarına geçiriyordu. Yenilmek yoktu. Bukre tüm gücü ile askeri itelediğinde içinde derin bir öfke ve kabaran güç vardı. Askerin üstesinden gelebilirdi! Uraz değil geri çekilmek bir milim bile kıpırdamayınca, Bukre' nin kendine olan güveni az da olsa sarsılmış olabilirdi. Ama dert edilecek sorunlar değildi bunlar. Allah can sağlığı versindi. Bukre elbette can sağlığı olduğu sürece kendini sarıp sarmalayan sıcacık kucaktan kaçıp kurtulabilecekti. Kendi kendine verdiği gazın sonucunda dudaklarından iki kelime zar zor dökülmüştü ama mühim değildi.

"Asker. Bırak."

Uraz kızın sesinde ki öfkeden tırssa da istifini bozmadan burnunu simsiyah saçlarda gezindirdi.

"Şimdi iyi dinle." Kızın kulağına usulca fısıldadığında Bukre' nin tüm tüyleri zıplamış ve karnına keskin bir kramp girmişti. Uğradığı etkinin verdiği şaşkınlıkla çıtını bile çıkaramazken Uraz yavaş yavaş, dudaklarını kızın saçları arasında saklanan kulağına değdire değdire devam etti konuşmasına.

"Tek bir seçeneğin ve tek bir şansın var."

Uraz hafifçe geri çekilip kızın çatılan kaşlarının altında parlayan yeşil gözlere dikkatle baktı. Geberiyordu şuan ama kararlı durmak zorundaydı. Ama yinede her an korkudan titreyecekmiş gibi hissetmesine engel olamıyordu. Kızın gözlerini gördüğünden beri kalbini deli gibi çarptıran o tanıdık duyguyu hala anımsayamıyor olabilirdi ama kalbi bu ritmi sevmiş olacak ki, zırt pırt yerinde kuduruyor adeta sarmalandığı damar, kas ve sinirlerden kendini kurtarmaya çabalayarak oradan kopmak için mücadele veriyordu. Kalbi deli danalar gibi döne dursa da bu Uraz' ın yüzüne yansımıyordu. Çünkü Uraz Atacan bir bordo bereliydi.

"Mardin' den gideceğiz." Bukre adeta nefes almadan Uraz' a bakıyor ve kararan gözleriyle, yüzünde ki kararlılığı anlamlandırmaya çalışıyordu. Uraz kızın yüzünü kocaman avuçları içine aldı. Bukre elbette askerin dokunuşlarında ki sertliğin altında yatan titreme duyusunu bastırma arzusunu anlamıyordu. Maazallah anlasa Uraz' ın bu kadar güçsüz olduğunu bilse ezer geçerdi.

"Buradan benim karım olarak çıkacaksın."

Bir süre genç kız sanki Uraz hiçbir şey dememiş gibi öylece durdu. Sonra hızla çatık olan kaşları daha da çatıldı. Minik kalkık burnuna doğru yaklaşmak için kaşları büyük mücadeleler veriyordu. Bukre 'nin çatılan kaşları eski haline dönerken hafif aralık duran dudakları daha da çok açılmış ve gözleri de ağzına eşlik ederken Uraz sertçe yutkunmuştu.

"Sen... Ne ?"

Bukre' nin dudaklarından saçma salak iki kelime döküldüğünde Uraz tüm vücudunun kasıldığını hissetti. Ne oluyordu ona böyle? Bukre' nin yüzünde ki şaşkınlık her an daha da azalarak yerine derin bir öfke yerleşmeye başlamıştı ki elinin tersini hızla Uraz'ın yüzüne geçirdi. Uraz yediği Osmanlı tokadının etkisinde bir süre kalmış olsa gerek, kız güçlü kollardan kurtularak ayağa fırladı. Başka türlü mümkünatı yok Bukre' yi bırakmazdı.

"Ne, ne cesaretle! Kimsin ki sen, nesindir?!"

Sesi sanki Mardin' de yankılanıyordu. Mardin'i ayağa kaldıran ses Uraz' ın bir milim dahi kıpırdamasına sebep olmamıştı. Sakince kızın öfkeden dolan gözlerine baktı ve tane tane konuştu.

"Eğer sesinin dozunu ayarlamada problemlerin varsa emin ol birazdan kapıya dayanacak olan ve bana tercih ettiğin it sürüsünün başı, sana bu konuda yardımcı olacaktır."

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin