§ 33 §

8.2K 407 111
                                    

ERKEK ADAMIZ AYOL!

Bir insana en büyük acı nasıl verilebilirdi? Kabul görülen yöntem canlı canlı derisini yüzmekti muhakkak. Bazı kaynaklara göre en acı veren yöntem kesinkes diri diri yakmaktı. Kimyasalda bunların içindeydi. Öyle adını sittin sene duyamayacağınız şeylerde değildi bu tehlikeli oyuncaklar. En basiti çimento. Öyle basit dediysek biliniyor diye, zira bu basit çimentonun 6 saat içinde insanın kemiğine kadar işleyebilecek bir gücü vardı. Ama asıl kötü olan olay kemiğin görünmesi değil, kişinin bunu hissetmemesiydi. Bir bakıyor kolunun olması gereken yerde kemik! Maktul şok!

Bir de diğer bir yanma şekli vardı ki bu insanın kemiğini bile küle dönüştüren canice bir yöntemdi. Ve elbette kişi yine acıyı hissedemiyordu. Bir insanın kemiğine kadar kül olmasının sadece iki yolu vardır. Biri nükleer bombalarla eş değer olan ateş diğeri ise kısık ateş. Bildiğiniz yemekleri son 10 dakika koyduğunuz kısık ateş. Daha da basite indirgeyelim, sigara ateşi. Sigaranın ateşinden ötürü bazı bölgeler hariç -ki bu genelde kişinin el ve bacakları oluyordu- vücut tamamen bir kül yığınına dönüyordu. Kendinde olmayan bireyin - ki yaşlı ya da zil zurna sarhoş insanlar bu kategoride- önce kıyafetlerini tutuşturmaya başlıyordu sigaranın ateşi. Daha sonra da kişinin bedeni mum görevi görerek tutuşan ateşe iç yağlarıyla birlikte destek oluyordu.

O kadar karmaşığa inmeden yakmayı düşünecek olursak birisini kaynar su ile haşlamak da aslında o denli uzun bir acı sistemi değildi. 2. derecenin son dönemi ve 3. derece yanıklarda dokuda sinir harabiyeti gerçekleştiği için acıyı hissedemiyordu. E nerede kaldı bu işin işkencesi?

Kesinlikle canlıyken derisini yüzmek. Uraz 2 dakikadır kafasında tarttığı işkence yöntemlerinden en acısını en nihayetinde 8. kez bulmuştu. 6'sı deri yüzmekken 2'si kişinin burnunu kesip nefes alabileceği tek organ olan ağzına da diamorfine bulanmış bir bez tıkıştırmaktı. Yüksek doz diamorfin solunum depresyonuna yol açarak zaten sıkıntıda olan nefesini iyice tıkayacaktı. Böylelikle kişi nefesi alamamanın paniği dışında hareket edememenin korkusu ile birlikte bilincini kaybedecekti. Elbette elini hareket ettirip bir şekilde kurtulduğu sanrılar görmesi de muhtemel bir psikolojik şiddetti. Uraz gibi boğulma korkusu olanlar için bu en acısıydı.

Uraz tekrar ürperip kendisini bir köşeye iten karısına bakmaya devam etti. Eh asker manyak değildi durduk yere en acı ölümleri düşünsün. Kucağında bir kadınla karısı gazinoyu basmasaydı o da normal insanlar gibi acaba akşam baskın düzenlense kaç soysuzu öldürürüm diye düşünebilirdi lakin Uraz hunharca, acınmadan, uyarılamadan basılmıştı. Üstelik suçsuzdu be! Bukre' nin mekânı basıp deli deli bakışının ardından kucağında ki kadını itmiş ve hızla açıklamaya girişmişti. Pek tabi doğal olarak ' göründüğü gibi değil' diyecekti. Diyecekti demesine de güzeller güzeli karısı elinin tersi ile kocasını bir köşeye itip kadının saçına yapıştığı gibi masalara savurmuştu.

Evet Bukre. Evet evet 1.68 boyunda 50 kilo olan Mardin' in gülü, Ağaların göz bebeği, elinden her iş gelen, sokaktan geçtimi ' avrat gibi avrat be!' dedirten, hanım hanımcık Bukre.

Uraz' ın müstakbel karısı.

Yekta kendi çapında gördüğü Bukre kılıklı Murat'a olayı anlatırken, Oğuz yerde sürünen Samet' i kaldırmayı tercih etmişti. İnşirah görse zaten almadığı yatağı Oğuz' un münasip bir yerlerine teperdi. Yo karısının kendisine olan müthiş tutkulu aşkından (!) değildi elbette bu durum. İnşirah alkolü ve alkollü ortamları sevmiyordu. Pek tabi o ortamda bulunan insan tanelerini de. Uslu bir koca olup hemen dışarı çıkmalıydı. Çıkacaktı da çıkmasına ama gri gözlü, baktı mı yutkunduran heybeti ile sarsan Uraz Atacan' ın kedi yavrusu gibi kuyruğunu kıstırıp eşine bakışını hunharca izlemek istiyordu.

Mardin Dikeni ( Turan 1) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin