3.Bölüm

49.8K 1.9K 27
                                    

3

Akın ve babası Nadir Bey karşılarındaki ağlamaktan gözlerinin altı şişmiş kızı görünce içten içe üzüldüler. Nadir Bey ilk olarak sadece kızla konuşmak istemiş ve küçük bir odaya girmişlerdi. Odaya elinde tepsiyle bir hizmetli girince anlamsız bakışmalar son buldu ve hizmetlinin kendilerine uzattıkları ayranlarını aldılar.

Akın ayranını alırken kızla göz göze gelince beğeniyle kendisini süzdüğünü gördü. Bakışlarını kaçırıp yeniden karşılarında oturan Sami Bey'in kızına bakınca hizmetlide hızla odadan çıkmıştı.

Nadir Bey boğazını temizleyip elindeki bardağı oradaki masalardan birinin üzerine koydu. Ardından ciddi fakat sıcak bir tavırla bu güzel ve zarif kıza bakıp içinin burkulmasına engel olamadı. Bu kız çok gençti. Hatta çocuk bile sayılabilirdi. Biraz minyon tipli, zayıf ve çok güzeldi. İstemeden de olsa her genç adamın böyle bir kıza talip olmak isteyebileceği, abilerinin de bu yüzden baskı yaptığını düşünür olmuştu.

"Kızım ben..." deyip duraksadı. Kız zaten ağlamaktan harap olmuştu. Acaba bunları konuşmanın yeri miydi? Ardından devam etti. "Babanın arkadaşlarından Nadir Demiral. Baban ile çok eskiden tanışırdık ve kendisini de çok severdim" dedi üzüntüyle.

Kızın başını eğip bir anda hıçkırarak ağlamaya başlamasıyla iki erkekte susup ona zaman verdiler. Akın ise hala karşısındaki inanılmaz güzellikte kızı izliyordu. Saçları sarı ve beline kadar dalgalar halinde salınıyordu. Gözleri ise... ağladığı için daha da parlamış, yemyeşil olmuştu. Bir insanın böyle güzellikte bir kızı olması zor bir şey olsa gerek diye düşündü. Sami Bey kızını nasıl koruyabiliyordu acaba? Daha da fenası bu kızın çocuk olduğunu bilmesine rağmen fark ettikleri gerçekten canını sıkmıştı. Acılı bir kıza bakarken bile görebildiği tek şey kızdaki ürkek bakışlar yerine cesur parıltılardı. Bu kız çocuk veya değil her şeyden önce Sami Bey'in kızıydı ve eğer huyları Sami Bey'e biraz olsun benzemişse inadının ve cesaretinin deli kanından geldiğini bilecekti.

"K-kusura bakmayın..." diyen kızın titrek ve boğuk sesini duyunca bakışlarını ondan kaçırdı. Şu son yarım saattir saçmalamaya başlamıştı.

"Ne kusuru kızım. Asıl sen bizim kusurumuza bakma. Acına bir nebzede olsa ortak olabilmek istedik. Başın sağ olsun, mekânı cennet olsun" dedi Nadir Bey gittikçe kısılan sesiyle. Kızın daha fazla ağladığını görünce fazla da bir şey yapamamıştı zaten.

O sırada odanın kapısı çaldı ve içeri üç genç adam girdi. Üçü de merakla Akın ve Nadir Bey'e baktı ardından tekli koltukta oturan bacıları Dilşah'a...

"Dilşah" dedi aralarından en büyük olan. Gözü ikili koltukta oturan Akındaydı. "Misafirimiz mi var?" dedi merakla. Muhtemelen kız onun sesindeki ima ve hafif tehdidi anlamıştı çünkü Akın bile bu adamı tanımamasına rağmen böyle bir şey sezinlemişti. Durduk yere kıza öldürücü bakışlar atmasının sebebi neydi?

"Babamın iş ortağı Akın Bey ve onun babası Nadir amca" dedi genç kız başını hafif dikleştirerek. Abileri bu kıza ne yapıyordu bilmiyordu ama Akın, bu kızın da her şeye susup oturacak gibi biri olmadığını hemen anlamıştı. Muhtemelen de bu yüzden kız üzerinde fazla baskı kurmaya çabalıyorlardı. Ya abileri gerçekten şizofrendi ya da kız gerçekten hırçındı ve bu nedenle önünü almak istiyorlardı.

Sev Yeter (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin