11.Bölüm ∞

45.6K 1.6K 56
                                    

11.Bölüm ∞

Sabah uyandığımda yüzümü ovalayıp yataktan doğruldum ve çıplak ayaklarımla banyoya yöneldim. Aynadan hafif şişmiş dudaklarıma ve çökmüş gözaltlarıma bakarken içimdeki çalışma isteksizliğine lanet okudum. İşin kötüsü istesem gitmeyebilirdim de ama bugün Dilşah'ın ilk iş günü olduğu için yanında bulunmak istiyordum. Bu işlerde henüz çok yeniydi ve bir sürü ıvır zıvırla gözünü korkutmak istemiyordum. Sadece gerekli olan yerlere imza atsa yeterdi, ben zaten gerisini hallederdim.

Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım ve üzerime lacivert bir tişört çıkarıp altımdaki eşofmanımı başka bir eşofman altımla değiştirdim. Sık olmasa da genelde kafamı boşaltmak ve rahatlamak için yaptığım terapimi şimdi de yapmamın iyi olacağını düşünüp kulaklarımı aldım. Odanın çıkışına yönelirken gözüm kenarda çalıp duran telefonuma kaydı fakat cevap vermedim, sadece bakıp odadan çıktım.

Merdivenleri hızla inerken 'günaydın' diyen çalışanlara başımla cevap verip evden çıktım ve kulaklıklarımı kulağıma takarak son ses müzikle hafif tempoda koşmaya başladım. Buradaki evlerin çoğunda zengin kesim oturduğu için çoğu insan da tempolu iş günlerine başlamadan önce yürüyüşe çıkmış, benim taktiğimi uyguluyorlardı. Tek fark; onlar kilo vermek için ben ise kafamı dağıtmak için uğraşıyordum.

Kulaklarımı dolduran yabancı müzik eşliğinde tempomu artırıp hızımı çoğaltırken başka şeyleri düşünmeye çalıştım. Mesela bugünden... Yeni müşteriler, yeni ortaklar geri dönüşümü duyup mutlaka görüşmeye geleceklerdi ve yoğun bir gün beni bekliyordu. Çoğu zaman o eski pervasız, sorunsuz ve piç Akın olmak istesem de sorumluluk almalıydım.

Zorundaydım.

Ailenin tek çocuğu olduğum ve bunca zaman el üstünde tutulduğum için artık benimde bir şeylerden fedakârlık etmem isteniyordu. Ciddi iş adamı görünümümün arkasında neşeli, pervasız ve esprili Akın'ı sadece yakın çevrem biliyordu ve bu benim açımdan daha rahattı.

İş dünyasında pervasız olamazdınız. Zeki olmalı, ileriyi düşünmeli, hızlı karar vermeli, ekonomiyi takip etmeliydiniz. Ve işin sıkıcı yanı bu konuları bilmeye pek hevesli olmasam da bana sunulan hayatta bu boktan şeyleri yapmaya zorunluydum.

Sadece tek bir dileğim vardı.

O da günün birinde âşık olacağım kızla ülke ülke gezip, pervasızca eğlenmek ve birbirimizin tadını çıkarmamızdı.

><

Uzun ve yorucu bir koşunun ardından hızlı adımlarla eve dönerken aniden yumuşak bir şeye çarpmamla durmak zorunda kaldım. Bakışlarımı şaşkınlıkla neye vurduğumu anlamak için yere çevirdiğimde bana bakan yeşil gözler, mahcup bakışlar görmüştüm.

Onu burada görmeyi beklemiyordum ama düşündüğüm saçma şeyler yüzünden onu tersleyecek veya incitecek değildim. Zangır zangır öten kulaklıklarımı terli boynuma indirip gülümseyerek hala yerde oturan Dilşah'a baktım.

Bugün daha mı güzeldi bu kız böyle?

Yoksa o dudağındaki ruj muydu?

"Günaydın" dedim neşeli olmaya çalışan sesimle.

Aksine neşeli değil, oldukça şaşkındım. Şu an sanki 19 yaşındaki bir kıza değil de 22 yaşındaki bir kıza bakıyormuş gibiydim. Daha doğrusu bir kadına... Bugün ki olgunluğu yerinde miydi, yoksa her zaman mı olgundu bilemiyordum. Ama Dilşah da görmeye alıştığım o masum bakışlar, çocuksu ışıltılar bir an yerini daha kadınsı parlaklığa bırakmaya başlamıştı.

Sev Yeter (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin