17.Bölüm ∞
Yarım saattir birbirimize saldırmış halde bulunmamızın ve daha önce böyle şeyler yaşamamamın hiçbir önemi kalmamıştı o anda. Sadece Akın vardı, Akın... Onun erkeksi, baskıcı dudakları tenimi yakıp geçerken kulağıma eğilip fısıldadığı o iki kelime beni darmadağın etmişti.
'Seni istiyorum!' demişti...
Hem de öylesine bir güç ve öylesine bir ihtiyaçla demişti ki ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ben bu değildim ve benim kişiliğimde hayatta evlilik olmadan bu tür şeylere izin vermezdi. Ama konu sevdiğim adam olunca sanki darmaduman olmuş, eski Dilşah olmaktan çıkmıştım.
Gözlerim bana bakan parlak ela gözlerle karşılaşınca bir an soluklandım. Benden olumlu bir yanıt alırsa devam edecekti. Peki ya ben onu reddedersem? Başka kadınlara gider miydi, ya da en kötüsü beni sadece bir anlık zevk uğruna mı yatağa attığını söylerdi? Ne söylerse söylesin Akın'ın evlilik planları olmadığını biliyorum. İşin kötü yanı bunu bilmek aklımı toparlamama olanak sağlamıyordu. Daha da kötüsü karıştırıyordu.
Sonradan belki pişman olsam bile ilk aşkımla özel anılar, tatlı dokunuşlar istiyordum. Vücudumun yeni keşfettiği bu arzuyu bırakmak istemiyor, ilk defa bir erkeğin dokunuşlarından bu kadar haz kalıyordum. Yakında 20. yaşıma basacak olmama rağmen erkeklere karşı bu tür isteklerimin olduğunu hiç fark etmemiştim. Ama hayır... Bu erkeklere karşı değil sadece Akın'a karşıydı.
Kızaran yanaklarımı önemsemeksizin duvardan doğrulup hala bana soru işaretleriyle bana adama yöneldim ve yakasından tuttuğum gibi onu kendime doğru eğdim. Akın'ın gözlerinde gördüğüm o şaşkınlık hareleri altında sonradan hiç cesaret edemeyeceğim bir şey yaptım ve dudaklarına şiddetle yapıştım!
İlk anda yaşadığı şaşkınlığı fark ettiğimde içimdeki kadınsı yan bundan büyük bir sevinç duydu ve ona değişik sürprizler yapabildiğim için kendimi kutladım. Pişman olmak istemiyordum, hayır. Ama şu an sevdiğim adamdan da ayrılmak istemiyordum. Sonradan ayrılacak olsak bile ondan kalan anılar istiyordum. Ondan kalan, beraber geçirebileceğimiz saatler, dakikalar, saniyeler hatta dokunuşlar istiyordum. Kadınlığımı hissettiğim tek adamla umarsızca harika dakikalar geçirmek istiyordum.
Akın sonunda ustalıkla öpüşüme karşılık verdiğinde artık izni verdiğimi anlamış gibiydi ve öpücüğü vermekten çok alıcıydı. Sanki gerçek olduğuma inanamıyormuş gibi elini tüm vücudumda gezdiriyor, sıcak odada sadece nefes alışverişlerimiz duyuluyordu. Birbirimize iyice sokulmuş ve arsızca öpüşürken dilinin ağzıma girmesine izin verdim ve bundan tiksinti duyacağımı düşününce aklımın başından gittiğine şahit olup dehşete düştüm!
Ah bu ateşli öpücük bile beni öylesine yakıp kavuruyordu ki ne ara bir yatağa yatırıldığımı ve başımdan tişörtümün çekip çıkarıldığını hiç anlamadım. Sevdiğim adam hafif geri çekilip ensesinden tutarak tişörtünü çıkarırken dirseklerimle yatakta hafif doğrulmuş hızla alınan soluklarım arasında utanmaksızın ona bakıyordum. Tişörtünü çıkarıp odanın köşesine atarken adeta dilimi yutmuştum!
Böyle bir vücut diğer tüm erkeklere haksızlıktı. Bu adam resmen tapılmayı beklenen bir tanrıymışçasına özene bezene yaratılmış, kas kıvrımlarının her santiminden güç akıyordu. Hareket ettikçe dalgalanan kol kasları derince yutkunmama sebep olurken dağınık saçları ve arzulu ela gözleri aklımı başımdan almıştı. Bana doğru uzanan Akın'a bende yaklaşıp karşılık verdim ve ikimiz uzun, çok uzun bir öpücüğün ardından soluklandık.
Karşımdaki adamın alnı alnımda dudakları yüzümün her kıvrımını tanırken sesinin güzel ahengini duydum.
"Dilşah..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Yeter (2)
RomansaDilşah ve Akın'ın hikayesidir. 2014* (Başka Bir Lise Hikayesi ve Kıroman hikayelerinin ikinci serisidir)