15.Bölüm ∞
Şok olmuş bir halde karşımdaki adama bakıyordum. Ne demişti o az önce, ne söylemişti? Kolumu mengene gibi tutulan parmakların arasından kurtarıp kızarmış cildimi hafif ovuşturdum.
"Maganda kılıklı berdüşt halinden derhal uzaklaş! Ne diyorsun sen?" Bu kadar hayvanice ve hatta tabiri caizse sahiplenircesine bir tepki vermesinin sebebi neydi? Haddi olmadığının farkında mıydı acaba?
"Sadece... Macit'ten hoşlanmadım ve ona fazla yakın olmanı istemiyorum" dediğinde sıkıntılı duruyordu. Sanki o da bunları söylediğine inanamamış ama pek de pişman olmamış gibiydi.
Önünde durduğumuz dev şirket binasına kaçamak bir bakış atıp gözlerimi Akın'ın ela gözlerine çevirdim.
"Akın beni güldürüyorsun ama..." derken gerçekten de kıkırdıyordum. Bu tepkisi tıpkı kıskanç bir koca gibiydi. Aman Allah'ım Akın beni kıskanmış mıydı? Âşık olduğum, beni çocuk gören Akın Demiral benden hoşlanıyor muydu? Hem de beni paylaşmak istemeyecek kadar?
Sözlerimi devam ettiremezken ciddiyetsizliğim Akın'ın moralini bozmuş gibiydi.
"Tamam Dilşah. Dediklerimi unut, ben sadece seni korumak istemiştim" dedi ciddi bir sesle.
Kaşlarımı şaşkınlıkla havaya kaldırıp "Beni kimden koruyacaksın Akın? Kimsenin bana zararı yok ki?" dedim merakla. Akın benim bilmediğim bir şeyler mi biliyordu yoksa? Bu endişesinin nedeni bu muydu ve o sözler... hala aklımdaydı. Hiçbir erkek benim için böyle şeyler söylememişti.
Tamam, daha önce aşkını, sevdasını dile getiren çok sevenim olmuştu ama böylesine birden ve büyük bir bağlılıkla sahiplenilmek biraz ürkütücü gelmişti doğrusu.
"Hiçbir şey bilmiyorsun Dilşah ve bu çok kötü. Arkandan dönen işler var" dedi tek solukta. Endişeli ve heyecanlı konuşması beni de korkutmuştu. Arkamdan iş mi çevriliyordu?
"Sen... ne demek istiyorsun?" dedim merakla. Hey neler dönüyordu böyle? Neyi bilmiyordum ben ve Akın'ı bu kadar telaşlandıran neydi? Onun koruma içgüdüsü kardeşi gibi görmeye çalıştığı bir kıza mıydı yoksa gerçekten benden hoşlanıyor muydu? Gerçi bununla ilgili bir şey söylememişti ama bir erkeğin bir kızı sahiplenmesi çok da yaşanmış şey değildi.
"Sen gelmeden-," diyecekken sözünü bölen kendi cep telefonu oldu. Akın sıkıntıyla iç çekip telefonunu açarken ben hala merakla ona bakıyordum. Tam bana bir şey söyleyecekken telefon çalmıştı ve şimdi de meraktan kuduruyordum.
"Evet, Şeyma Hanım?" deyip duraksadı. Ardından gözlerini bana çevirip "Yanımda geldik zaten. Beyefendiyi hemen toplantı odasına alın. Bizde geliyoruz" dedi ve telefonu kapatıp kabanının cebine attı.
Hala sorarcasına yüzüne baktığımı görünce "Bunu uzunca ve ayrıntısıyla konuşacağız. Şimdi önemli bir toplantıyı unuttuk ve müşteri kaçmadan gitmemiz lazım" dediğinde arabanın anahtarını alıp arabadan indi.
Arkamdan dönen işleri ne kadar merak etsem de toplantı işinin de önemli olabileceğini düşünüp arabadan indim ve Akın'ın kapıları kilitlemesiyle beraber yan yana şirkete yürümeye başladık. Soğuk kar havası her yanımı titretirken ellerimdeki eldivenler bile fayda etmiyor, ayaklarım resmen buz kesiyordu. Yaz mevsimini bu yüzden daha çok seviyordum işte! Sarınmaktansa soyunmak daha tercih edilirdi.
Şirketten içeri girdiğimizde güvenlik bölümünden geçmeden direk içeri girdik ve yönetim katına çıktık. Asansörden çıktığımızda bizi telaşla karşılayan Akın'ın sekreteri Şeyma Hanım oldu ve hep beraber bizi beklemekten bunalmış adamın bulunduğu toplantı salonuna girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Yeter (2)
RomanceDilşah ve Akın'ın hikayesidir. 2014* (Başka Bir Lise Hikayesi ve Kıroman hikayelerinin ikinci serisidir)