14.Bölüm ∞
Taksiyle eve dönerken saatinde artık gece yarısını geçtiğini iyiden iyiye fark etmiştim. Allah'tan Nadir amca durumu, Ulaş'ın babasından öğrenmişti de sorun çıkmadan evden içeri girmiştim. Nadir amca beni karşısına oturtup olayın ayrıntılarını anlattırırken aklım Akın'daydı.
Kavgamız küçük bir yaş sorunuyla başlamış, saman alevi gibi aniden büyümüştü ve işin kötüsü birbirimize küfür etmiştik. Allah'ım!
Nadir amca durgunluğumu fark edip beni serbest bırakınca yanağına masum bir öpücük kondurup hızla odama çıktım. Zihnim hala Akınla meşguldü. Başka kim olabilirdi ki! Kesin kavga ettiğimiz için sinirlenip kendini bilmem hangi kadının kollarına atmıştı!
İşte bunu sevmiyordum. Onun nasıl bir adam, nasıl bir domuz, nasıl bir pislik olduğunu bilmeme rağmen vücudumun sol tarafında onun için atan kıpır kıpır kalbime mani olamıyordum. O piç kurusu gününü gün ederken ben yatağıma uzanmış kara kara onu düşünüyordum. Onu düşünmeyi kendime yasaklayıp üzerimi değiştirdim ve yatağıma girdim. Saatime yeni iş saatime kurarken Cemre'yi de merak etmiştim.
En son karakoldan çıktıktan sonra sarılıp vedalaşmıştık ama konuşamamıştık. İyi olduğu belliydi. Kardeşi gibi sevdiği Akın'ın sorunsuz karakoldan çıkması onu da memnun etmiş gibiydi. O Ulaş'ın babası ve Ulaşla beraber bir arabaya binmiş, Emre de Çiğdem'i kendisinin bırakacağını belirterek kendi arabalarına dağılmışlardı.
Eh sona da Akın ve ben kalmıştık ve Akın Bey artık istemeye istemeye beni arabasına almış bulunmuştu. Keşke almasaydı! Mendebur suratlı yüzünden gece gece moralim bozulmuştu. Evde miydi şimdi acaba? Yoksa bana cidden kızıp kafasını dağıtmaya gitmiş olabilir miydi?
Domuz herif!
>><<
Eve girdiğimde üzerimdekileri çıkarıp direk ılık suyun altına girdim ve hırpaladığım gerzek herifin kanının ellerimden çıkması için ellerimi iyice ovaladım. Dilşah'a söylediklerim tam olarak doğrular değildi çünkü onu babası için korumamıştım.
O an ona bakan o iti görünce içimde aniden kabaran öfkeye engel olamamış ve adama da hak ettiğini vermiştim. Bundan pişman değildim. Ama o an o kızgın ve sinirden dudakları kıpkırmızı olmuş öpülesi kız çocuğuna aklıma gelen ilk şeyi uydurmuştum.
Banyodan çıkıp üzerimi değiştirirken aklıma, kendime Dilşah'ı düşünmeyi yasakladığımı ve hayatımı gelişine yaşayacağımı belirttiğim sözüm geldi ve buna sadık olmaya çalışarak bugün kaç saattir beklettiğim Öykü'ye kısa ve samimi olmayan bir özür mesajı yolladım.
Sanki mesajımı beklermiş gibi cevap verip hiç sorun olmadığını ama yarın mutlaka buluşmak istediğini belirtmişti. Mesajına olumlu veya olumsuz bir yanıt vermeyip iki kişilik yatağıma uzandım ve derince iç çektim. Yorganı çıplak gövdeme doğru çekiştirirken gelen mesaj sesiyle hiç bakasım olmamasına rağmen kimden geldiğine baktım ve gördüğümle şok oldum.
Tanrım, sarı cadı ilk kez bana mesaj gönderiyordu!
Hem de gecenin bu saatinde!
Hem de kavgamızın üzerinden 2 saat bile geçmemişken!
Hem de birbirimize küfürler edip, bana dil çıkarmışken!
Merakla ve içimden gelen dürtüyle hemen ekrana dokunup mesajın açılmasını bekledim. Mesaj aniden açılırken gelen tek cümlelik mesaj sinirlerimin bozuk olmasına rağmen beni güldürmüştü!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Yeter (2)
RomansaDilşah ve Akın'ın hikayesidir. 2014* (Başka Bir Lise Hikayesi ve Kıroman hikayelerinin ikinci serisidir)