20.Bölüm ∞

44K 1.5K 39
                                    

20.Bölüm ∞

Sahil kenarında şık ve şirin bir kafeye çay içmek için girdiğimizde aynı anda Cemreler de kafeye gelmiş ve onlarla kucaklaşmıştık. Cemre'yi ne zamandır görmediğim düşünülürse, onun enerjisini ve arkadaşlığını özlediğim doğruydu. Zaten girdiği andan beri etrafına saçtığı mutlu gülücükler onun ne kadar çılgın ve aşık bir kız olduğunu doğruluyordu. Onun aksine Ulaş ise oldukça sakindi ve parmaklarında gözümü delercesine görünen yüzükleri, yüzümde buruk tebessüme vesile olmuştu.

Hep beraber uzun bir masaya oturduğumuzda genç bir bayan garson da bu kadar çok müşterinin bir arada bulunmasından memnun masamızın en yaşlı adamından, yani Nadir amcadan siparişleri almaya başlamıştı. Nadir amca sahil yolu boyunca gezdiğimiz için olsa gerek acıktığını söylemiş ve çayının yanında birde gözleme istemişti. Gençlerin genelde hepsi çay isterken sıra bana geldiğinde garsonun yüzüne bakıp "Sıcak çikolata lütfen" dedim ve nezaketen gülümsedim. Kız da bana aynı şekilde karşılık verirken Akın'a döndü ve gözleri aniden irildi.

Birkaç saniyesine kadar sıcaklık duyumsadığım bu kıza karşı ani bir öfke hissettim ve onun ağır, ağır beğeni dolu bakışlarla karşımda oturan Akın Demiral'ı süzdüğünü gördüm. Akın ise gözleri menüde ne içeceğine karar vermeye çalışıyor bir yandan da yanında oturan Ulaş'la konuşuyordu. Ulaş onun söylediği bir şeye kahkaha attı ve genç garsonun dikkati hemen Ulaş'ı buldu. Fakat Ulaş'ın eli masanın üzerinde Cemre'nin eli üzerinde olduğunu görünce gözlerini kaçırdı fakat Akın'a dönen bakışlarında beğeniyi görmemek imkansızdı.

Ah bu adamın ne kadar yakışıklı olduğunu ve buradaki hemen hemen her genç kızın ilgisini çekebileceğini biliyordum ama onun benim sevgilim olduğunu, bana ait olduğunu çıkıp söylemiyordum işte. Akın başını kaldırmadan sütlü kahve istedi ve kız da başını ağır ağır sallayarak arkasını dönüp masamızdan uzaklaştı.

Kızın uzaklaşan bedenini sinsi gözlerle izlerken aniden gözlerim Cemre'nin gözleriyle buluştu ve onun zeki beyninden bir şeyler anladığını fark ettim. Gözlerimi kaçırır başımı ağabeyim Deniz'e uzatıp onunla konuşmaya çalışırken Cemre sadece gülümsedi. Onlarla bir arada olmak keyifli ve eğlenceliydi. Aramızda tek yaşlı Nadir amca olmasına rağmen -ki bana göre bu yaşta bile ortalığı ağlatabilirdi- bize oldukça kolay uyum sağlıyordu.

Garson kız gelip siparişleri masamıza dizerken Akın da başını sallayıp kibarca teşekkür etti. İçimde dolanan kıskanç yan o an bile isyan etti ve o kıza teşekkür etmemesini hatta o kıza yönelik konuşmasını bile reddetti! Hayatımda daha önce hiç böyle bir duyguyla karşılaşmadığım için kız gittikten 5 dakika sonra bile kendimi tam anlamıyla toparlayamamıştım.

Sonra geç de olsa masamıza Çiğdem ve Emre geldiler. Onların birleşen ellerine gıptayla bakarken silkinip kendime gelmeye çalıştım. Bizim durumumuz şimdilik gizli kalmalıydı. Akın'ın ciddi bir şeyler düşünmediğini biliyor bu nedenle ilişkimizi ağabeyime açıklamak istemiyordum. Evet onu seviyordum fakat günün birinde ayrıldığımızda, kaybolan bekaretim konusunda ondan şüphelenilmesini istemiyordum.

Muhtemelen Diyarbakır'daki ağabeylerim Akın ile aramda olan bu ilişkiyi bilseler en kısa zamanda beni biriyle evlendirmeye çalışır ve 'kendilerince' bu ayıbı örtmeye çalışırlardı. Ama ben sevdiğim adamla olmuştum ve arsız yanım bundan gram pişmanlık duymuyordu.

"Düğün ne zaman?" diyen Nadir amcanın sözleriyle herkes gözlerini Cemre ve Ulaş'a çevirdi. Ulaş omuz silkip "Bana kalsa hemen yarın" derken herkes kıkırdamış Cemre ise hoş bir gülümsemeyle nişanlısına bakmıştı. O gözlerdeki aşk ve tutku herkes tarafınca fark ediliyordu.

Sev Yeter (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin