ANTART-1 ✈

605 106 196
                                    


Elimdeki dergiyi okurken gözlerim kolumdaki saate gitti.Yaklaşık iki buçuk saat olmuştu ama uçak hala istenilen yere varmamış olmalıydı ki hala havadaydık.Bir terslik olduğunu anlamam uzun sürmemiş, dergiyi kapatıp etrafa bakmaya başlamıştım ve bu tersliği fark edenin bir tek ben olmadığımı anlamam geç sürmedi.

Yolculardan hafifçe uğultular yükseliyordu.Birkaç kişi hostesi durdurmuştu ama istenilen cevabı alamamış olmalılar ki meraklı bakışları hala çevreyi süzüyordu.

Nefes alıp ciğerlerimi hava ile doldurduktan sonra sesli bir şekilde verdim.Bakışlarımı tekrar önümdeki dergiye odakladım vakit geçiyordu ama hala inmemiz gereken yerde değil hala havadaydık.

Biraz daha zaman geçip üç saat dolunca homurdanmalar artmış sinirler iyice gerilmişti.Bir adam yerinden kalkıp kaptanın kabinine doğru yönelince erkek hostes onu durdurdu ve yerine oturup kemerini takmasını rica etti.Bu bardağı taşıran son damla olmuştu çünkü adam neden hala havada olmamızın nedenini soruyor bilgi alamayınca iyice çıldırıyordu.

Yan tarafımda duran her an çıkabilecek olan kavgayı izleyen hostes kıza doğru başımı çevirdim.

"Neden hala havadayız bir bilginiz var mı?"Kız endişeli gözlerini gözlerimin hizasına getirip bana baktıktan sonra tekrar kavganın olduğu yere çevirince bu davranışının ne kadar sinir bozucu olduğu fikri içimde onay verircesine artarken kendimi sakinleştirmeye çalıştım

"Bakın hepimiz burda neler olduğu konusunda fikir yürütmeye çalışıyoruz.Bize bilgi vermezseniz ortam daha da kızışacak"diye biri bağırmaya başladığında arkadaki sesler artık bağırışlara dönmüş adam verilmeyen bilgi karşısında iyice çıldırmıştı ve kaptana gitme konusunda ısrarcıydı.

Neden hala inmediğimizi düşündükçe yüreğime endişe kırıntıları serpilmiş ve git gide sıcak basmaya başlamıştı.

Kavga eden adam önlerden hafif kel, kalan kısmında da beyaz saçlara sahipti.Yüzünde ki kırmızılık sanki bir pancara bakıyormuş gibi his veriyordu.Krem renginde bir takım elbise giyinmişti ve olaylar karşısında kırmızı olan suratı iyice kırmızılaşmış ve kravatını boğuluyormuş gibi çekiştirip duruyordu.

Sorulara alamadığımız cevaplar yüzünden iyice darlandım ve etraftan iyice yükselen homurdanmalara hak verircesine ellerimi önümde birleştirerek yüzümü cama doğru çevirdiğimde havanın kararmaya başlamasını fark etmemle yerimde doğrulmam bir oldu.Dikkatimi küçük camdan dışarı vermiş ne olduğunu anlamaya çalışırken tekrar başımı çevirip uçağın içindekilere baktım birbirlerine fısıldıyor ve birkaç kişi hala sinirli sinirli ellerini havada sallayarak konuşuyordu.Tekrar kafamı çevirip camdan dışarı baktığımda birkaç kişiden şaşkınlık nidaları yükselmeye başlayınca durumu onlarında fark ettiğini anladım.

Herkes kafasını sağa sola yatırıp ne olduğunu anlamaya çalışırken dikkatimi verdiğim camın ardında karanlığın sebebi olarak aklıma gelen düşünceyi saçma bularak kafamdan savdım çünkü böyle bir şey olsaydı önceden haberlerde konuşulur ve büyük ihtimalle uçak saati ertelenirdi ama düşüncemi galip getiren olay meydana gelirken ay, güneşin önüne gelerek turuncu ışığınları kısa süreliğine tamamen kapattı ve uçağın içi karanlığa gömüldü.Ay tutulması bir anda hiç haberimiz yokken gerçekleşmişti.

Hala tam olarak olanları sindiremeden birden sarsılan uçakta hafifçe ileri gitmiştim.Yan tarafımda duran hostes kız da düşmemek için iki yanındaki koltukların kafa tarafını tutmuştu bunu çok yakınımda olduğu için fark edebilmiştim diğer tarafları görebilme imkanım yoktu.Kalbim teklemeye başlarken uçağın bir kere daha fakat bu sefer daha sert sarsılmasıyla koltuğun kenarlarını tuttum.

ANTARTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin