ANTART GERİ DÖNDÜ VE BOMBA GİBİ DEVAM EDİYOR!
Uzun bir aranın ardından tekrar beraberiz.
Özlediniz mi?
Yorumlarınızı eksik etmeyin.
İYİ OKUMALAR!
...
....
...
Derin bir nefes aldığım anda boğazıma dolan keskin yanık kokusuyla nefes alışverişlerim hızlıca devam etti. Göğsümde baskı vardı ve hızlıca inip kalkıyordu. Ne kadar derin nefes alsam bile doyamıyordum. Sırasıyla boğazım, gögsüm alev almışçasına yanıyordu. Boğazıma dolan acı hava ile derin derin öksürerek sarsılmaya başlamıştım. Gözlerimi açamayacak kadar acı içindeydim. Sağ yanağıma batan şeylerin acısını duyumsuyordum fakat sağ omzum hissedilmeyecek kadar uyuşmuştu.Öksürük nöbetinden kurtulduğum vakit gözlerimi yavaş yavaş açtım. Sağ tarafımın üstüne yatıyordum ve göz hizamda çamur içinde kalmış elim vardı. Tırnaklarımın içerisine de çamur dolmuştu. O çukura yuvarlanmamak için tırnaklarımı toprağa batırdığım vakit bu hale gelmiş olmalıydı. Aslında böyle bir yerde bu durumda olmam olası bir durumdu.Şu an nasıl bir halde olsam da o tırnaklarımım içine dolmuş olan o çamurları çıkarmak istiyordum. Elimi oynatmayı denediğimde sadece parmaklarımı kıpırdatabiliyor onu yaparken bile yoruluyordum.
Kulağa su sesi geliyordu. Hafifçe akan bir su gibiydi ama kulaklarımdaki uğuldama yüzünden pek anlayamıyordum. Olanları hatırladığımda o şeyden kaçarken geceydi ama şuan etrafı gözlemlediğim kadarıyla ortalık aydınlığa bürünmüştü. Sabaha kadar baygın bir şekilde vahşi bir ormanda yatma düşüncesi beynime hücum edince iliklerime kadar titredim. Bir an hayvanlara yem olabilme düşüncesi ile bacaklarımı bile toprağa sürerek yokladım. Ama bir türlü gücümü toplayıp kalkamıyordum.
Boğazımı yakan o his bir türlü geçmiyordu ve algılarım zayıflamış gibi öylece kalakalmıştım. Kim bilir diğerleri neredeydi ne durumlardı ben sabaha kadar baygın bir şekilde - bu zamansız bayılma işinin hep filmlerde olduğunu düşünürdüm başıma daha önce hiç böyle baygın gibi durumlar gelmemişti- olsa dahi o şeyi atlatabilmiştim ama diğerlerinin durumu nasıldı bilmiyordum.
Su sesi gittikçe artıyor muydu yoksa kulaklarımda ki uğuldama mı geçiyordu bilmiyordum. Sanki giderek algılarım eski canlılığını ele alıyordu. Şu an ot hışırtılarıyla birlikte gelen konuşma seslerini direk olarak duyuyordum. Galiba beni bulmuşlardı. Sanırım bu kez şans yüzüme gülmüştü.
"Aman Allah'ım o Elif değil mi?" gelen sesten onun Büşra olduğunu anlayabilmiştim.
"Ne Elif mi? Çekil bakayım!" konuşan Ceyhun'du artan ot hışırtılarından yanıma hızlıca yaklaştıklarını anlıyordum ben hala sere serpe yerde uzanmış bir haldeydim.
"İnanamıyorum öldü mü Elif şimdi öldü mü? "Koşarlarken Ceyhun'un dediği şeyle irkildim. Sesi çatlamıştı şu an ki halimle ölmüş olduğumu düşünebilirlerdi ama böyle kesin konuşması tüylerimin diken diken olmasına yeterli olmuştu.
Yanıma eğilen birinin rüzgarını ensemde hissedince hayatta olduğumu anlamaları için kıpırdadım.
"Yaşıyor ,yaşıyor aman Allah'ım Elif iyi misin?" Ceyhun beni hafifçe çevirerek dizlerine yatırmıştı Büşra da yanımda diz çöktüğünde elimi eline alarak güven verici bir şekilde elimi iki elinin arasına sıkıştırdı.
İkisinin de saçı başı dağılmıştı perişan görünüyorlardı. Kim bilir ben nasıl görünüyordum. Bazen ev halime bile perişan derdim şimdi Gargamel'deki cadılardan birine benziyor olabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANTART
Science Fiction"Eğer bunu okuyorsan bir gün bir kazayla buraya gelme ihtimalin yüksek demektir. Hatta ihtimal gerçekleşmek üzeredir" °°° Korkunç bir uçak kazasıyla bilinmezliklerle dolu esrarengiz bir adaya düşen bir grup insan. Düştükleri normalden fa...