Veee Antart 1.ayında 1K olur! Ne güzel değil mi? Destek veren yorumlarını esirgemeyen herkese gerçekten çok teşekkür ederim.Güzel düşüncelerinizi okudukça çok mutlu oluyorum.O yüzden mümkün oldukça fikirlerinizi belirtirseniz çok güzel olur! 😄 Ve o küçük yıldıza da basmayı unutmayın ailemizden olduğunuzu gösterin 😄
Antart ailesinin 1K olma şerefine yeni bölümü sizlere sunuyorum.Beğenmeniz dileğiyle
İyi Okumalar! 😄
ÖNCEKİ BÖLÜMDE ANTART
"Burada görmeniz gereken bir şey var" diye Nisa konuştuğunda sorum cevapsız kaldı.Kafamı çevirip ona doğru baktımda ağaçların ilerisinde aşağı doğru bakıyordu.Dinlenmeye vakit bırakmadan hızlı adımlarla yanına doğru gidip Nisa'nın donuk bakışlarla yokuştan baktığı yere aşağı baktığımda ürperti tenimi yalayarak geçti.İlk önce Ceyhun sonra Buğra yanımıza ulaştığında sessizlik içinde aşağıya bakışımız Ceyhun'un sesiyle bozuldu.
"Aman Allah'ım"
***
Yokuştan aşağı indiğimde, buradan daha çok kan donduran manzaraya baktım.Uçağın kokpiti burnu hafif havaya kalkmış bir bir şekilde etrafa dağılan birkaç cesetle birlikte, yer yer parçalanmış olarak önümüzde duruyordu.Görünüşe göre buradan sağ çıkan olmamıştı.Yerdeki ölü bedenlere bakmamaya çalışarak enkaza doğru ilerledim.
"Hayatımda hiç bu kadar ceset görmedim" Ceyhun yerdeki cesetlere bakarak dolanıyor Buğra ile bir umut hatta kalan var mı yok mu diye kontrol ediyordu.
"Yardım çağırabileceğimiz bir şey var mı yok mu diye içeriye bakalım" deyip ilerleyen Buğra'nın peşinden giderken Nisa'ya dönüp
"Nisa sen burada kal" dedikten sonra enkaza daha çok yaklaştım.Enkaza bir gayretle çıktığımda koltuklara tutunarak dik vaziyette kalmış uçağın içinde zorla da olsa ilerlemeye başladım. Ceyhun'da arkadan geldiğini çıkardığı seslerden belli ediyordu.İçeri girdiğim gibi içeriye hakim olan ağır koku yüzünden tişörtümü maske edasıyla kaldırıp burnuma tuttum.Koku bende kusma hissi yaratmış ve varolan açlığımı yok etmişti.
Sallanan oksijen maskeleri Parçalanmış koltuklar, dağılan eşyalar içerisinde ilerlerlemek yeterince zorken bir de uçağın dik kalması aleyhimizeydi.Etrafa lazım olabilecek bir şeyler var mı diye bakıyordum.İçerisi oldukça karanlık olduğu için haliyle ilerlemek de daha zorlaşıyordu .Parçalanan taraftan gelen ışığın yanında sadece yakın olduğumuz zaman neyin ne olduğunu anlayabiliyorduk.Karanlıkta Gördüğüm ölü bedenler karşısında içim korkuyla doluyor daha sonra, kaç insanın hayat parıltısının söndüğünü hatırladıkça içim sızlıyordu.
Kaptan kabinine ulaştığımızda ön tarafta Buğra ilerlediği için kapalı olan kapıyı açtı ve önden içeriye girdi.Peşinden girdiğimde kokpit camından gelen ışık bize daha çok görüş alanı verirken pilotun ve yardımcı pilotun ölü bedenine bakmamaya çalışarak biraz yukarıda hepsinin amaçları farklı olduğu belli olan tuşlara baktım.Alt tarafta ise bir sürü gösterge vardı.Bunların hangisinin ne olduğu ve ne işe yaradığını öğrenmek büyük bir emek isterdi.
Buğra yine bir umut pilotların hayatta olup olmadığını kontrol ettikten sonra karmakarışık gözüken tuşlara ve göstergelere bakmaya başladı.Ortamdaki ölü bedenlerden yükselen ağır koku, kanın ağır kokusuyla karışıyor nefes almamı zorlaştırıyor ve başımı döndürüyordu.Ensemden yükselen sıcaklık aynı zamanda vücudumun her yerinde görevini yerine getiriyordu.Buradan çıkmak ve bir an önce temiz havayı solumak istiyordum.Ne kadar pilotlara bakmamaya çalışsam da kanlı yüzlerini ve kıyafetleri görüyor tüylerim ürperiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANTART
Science Fiction"Eğer bunu okuyorsan bir gün bir kazayla buraya gelme ihtimalin yüksek demektir. Hatta ihtimal gerçekleşmek üzeredir" °°° Korkunç bir uçak kazasıyla bilinmezliklerle dolu esrarengiz bir adaya düşen bir grup insan. Düştükleri normalden fa...