Hermione Granger, Harry Potter, Ron Weasley ve onlara eşlik eden Ginny Weasley ve Luna Lovegood Büyük Salon'un kapısının önünde duruyor ve Draco Malfoy'un gelmesini bekliyorlardı. 7. senenin sonuna gelmişlerdi ve hepsi mezuniyet baloları için fazlasıyla heyecanlıydı.
Hermione, dizlerinin bir karış üzerinde biten, gece mavisi bir elbise giymişti. Elbise, boyundan bağlamalıydı ama sırt dekoltesi, saçlarına yaptırdığı topuz sayesinde tamamen ortadaydı. Kendinden emin bir şekilde duruyor ve balo salonuna giren her arkadaşına gülümsüyordu. Yanında dikilmekte olan Ron Weasley ve Harry Potter'ın aksine, Draco Malfoy'un gelmesini beklerken çok da sıkılmamıştı. Böylelikle herkesin ne giydiğini görme fırsatını yakalamıştı ve bundan memnundu.
Ron ve Harry, üstlerine tam oturan simsiyah takım elbise giymişlerdi ve ikisinde de beyaz gömleklerinin üzerinde kravat vardı. Ginny, toz pembe tonlarında, askılı, dizlerinden biraz yukarıda bir elbise giymişti. Elbisenin üstü, bir kaç dantel modifiyesi ile süslenmişti ve dantel modifiyelerinin hemen altında beline sımsıkı sarılmış bir kemer vardı. Luna, turkuaz, dizlerinde bir elbise giymişti ve sarı saçlarını açık bırakmıştı. Sarı ve turkuazın mükemmel karışımı ile çok hoş görünüyordu.
"Kaç saat daha onu beklememiz gerekiyor acaba?" dedi Harry bir ağırlığını bir ayağından diğerine vererek. Gözlüklerini düzeltti ve kafasını arkadaki duvara yasladı. Kafasının ardından ise tüm bedenini yasladı ve oflamaya devam etti. Ona eşlik eden Ginny Weasley bu haline güldüğünde, Harry kafasını kaldırıp ona gülümsemişti. Ron ise kardeşinin en yakın arkadaşıyla yanında flört etmesine suratını buruştursada bir şey söylemedi. Ron'un ifadesini gözünden kaçırmayan Hermione, onun görebileceği şekilde güldü ve ardından gelen geçeni izlemeye devam etti.
"Demek ki tek geç kalan Draco değil!" dedi Hermione hala akın akın balo salonuna yürüyen öğrencileri gösterirken. "Ayrıca, bence o geç kalmadı. Biz çok erken geldik."
İşte bu bir bakıma doğruydu. Harry, geç kalmaktan nefret ettiği için erkenden hazırlanmış, balo salonunun kapılarının açılacağını söyleyen saatten sadece on dakika sonra kendini buraya atmıştı. Balonun, kapıların açılışından yarım saat sonra başlayacağı davetiyede yazmasına rağmen.
"Erken falan gelmedik. Yazan saatte geldik." dedi Harry kafasını kaldırıp Hermione'ye baktı.
"Kimse kapıların açılışında burada olmaz, Harry." dedi Ron söze karışarak. Ron'a Luna eşlik ediyordu ve Luna herkesin konuşmasını sessizce dinliyor, ağzını açmıyordu. Ron'un koluna girmiş dimdik bir şekilde durmaya devam ediyordu.
"Geldiği zaman ona kız." dedi Harry kaşlarını çatmış çocuk gibi Hermione'nin suratına bakarken. Hermione'nin dudaklarından bir kahkaha döküldü.
"Ona kızmam için herhangi bir geçerli sebebim olduğunu sanmıyorum."
"İlk olarak, sana bu baloda o eşlik ediyor ve seni burada çok fazla bekletti. İkinci olarak, ikiniz fazlasıyla yakınsınız." Harry Potter'ın ikinci cümlesi, daha alay dolu bir şekilde dökülmüştü dudaklarından. Hermione Granger, arkadaşına kaşlarını çatarak baktı.
"Aramızda hiçbir şey olmadığını biliyorsun."
Harry sonunda yaslandığı duvardan kalktı ve elleriyle alay dolu bir alkış tutturdu. "Malfoy'umuzda sonunda teşrif edebildi!"
Draco, Harry'nin alaycı sözlerine güldü. "Kaç saattir burada bekliyorsunuz?"
"Yarım saattir falan."
Draco tekrar güldü. Daha sonra ise onu kenarda bekleyen Hermione'ye döndü. Gözleri kesiştiğinde, ikisi de hemen ardından birbirlerini süzmeye başlamıştı. Draco, üzerine tam oturan bir takım elbise giymişti. Ceketinin önü Harry ve Ron'da olduğu gibi ilikli değildi. Üzerine yapışmış olan gömlek tüm kaslarını ortaya seriyordu ve bu manzaraya bakmamak için büyük bir çaba harcamak gerekiyordu. Ve Hermione'de bu gece o kadar çok çaba harcayacak güç olduğunu söylemek biraz güçtü. Boğazını temizleyip, ona gülümseyerek bakan Draco'ya çevirdi bakışlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret touch // dramione
Hayran KurguHermione Granger, tek bir gecenin hayatını bu denli değiştirebileceğini nereden bilebilirdi ki?