*Sonda resmen cinnet getirerek yaptığım açıklamayı okursanız sevinirim, iyi okumalar..
Neden şu anda Iris evde uyurken bu barın koltuğunda oturduğum konusunda bir fikrim yoktu. Ginny'nin beni ikna etmesine neden ve nasıl izin vermiştim bilmiyordum. Karşımda oturan Draco ise, tekrar bu gece için verdiğim kararların sorgulanmasına neden oluyordu. Ron hemen yanımda, Ginny'le aramızda oturuyordu. Harry ise Draco'nun hemen yanındaydı.
Draco'yla kafede konuştuğumuzdan beri ilk görüşmemizdi. O günden sonra bir daha aramamış, Iris'in okuluna gitmemiş, bir şekilde iletişim kurmaya çalışmamıştı. Geçen bu üç haftalık süreç boyunca onu aklımdan çıkarmam gerçekten zor olmuştu. Habire onu soran bir Iris ise bana hiç yardımcı olmuyordu.
Meraklı gözlerini gözlerime dikiyor, kucağıma yerleşiyor ve okul yıllarımıza dair anılarımızı soruyor, nasıl konuşmayı kestiğimize kadar her şeyi öğrenmek istiyordu. Cevap vermediğimde ise kollarını göğsünde birleştiriyor, küsüp susuyordu.
Kendi içimde Draco ile ilgili savaş verirken Iris sayesinde okul yıllarına, birlikte geçirdiğimiz zamanlara dönmek hiç de yardımcı olmuyordu.
Önümdeki bardakla oynamayı bırakıp, masada dönen sohbete dahil olmak için çabaladım ama her kafamı kaldırdığımda gözlerime değen buz mavisi gözler yardımcı olmuyordu. Gözlerini her an üzerimde hissetmek son derece diken üstünde hissetmeme neden oluyordu. Yanımda oturan ve son derece gergin olan Ron da cabasıydı. Draco'ya bakmamak için büyük bir savaş veriyor, o yokmuş gibi davranıyordu. Varlığının onu çok rahatsız ettiğini biliyordum ama Ginny, iki erkek arasında tek başına sıkılacağını söyleyip bize yalvardığında buluşmalarına dahil olmak zorunda kalmıştık. Iris'i evde bırakmış olmak hiç içime sinmiyordu. Annem yanında olsa bile.
"Sohbetinize doyum olmuyor." dedi Harry sırıtarak ben ve Ron'a bakarak. Suratında yamuk bir gülüş vardı ve gözlerini ayırmadan bize bakıyordu.
"Aklım Iris'te." dedim çatallı çıkan sesimle. Gece boyunca ilk defa konuşuyor olmamdan kaynaklı kısık ve güçsüz çıkmıştı. Hemen ardından boğazımı temizledim. "Annem yanında da olsa merak etmeden duramıyorum işte."
Ginny anlayışla gülümsedikten sonra elini Harry'nin elinin üzerine koydu ve bir şeyler söylemek ister gibi yumuşakça okşadı. Harry gözlerini benden Ginny'ye çevirdikten sonra aralarında kısa bir bakışma geçti. "Biz içecek bir şeyler alıp geleceğiz." dedi Ginny. Ardından, "Ron neden bize yardımcı olmuyorsun?" diye ekledi masadan kalkarken.
"Beş tane içkiyi taşıyabileceğinizi düşünüyorum, gerek yok." diyen sinirli sesini duydum. Beni Draco ile yalnız bırakmak istemediğini biliyordum, Ginny ve Harry'nin de bizi neden yalnız bırakmaya çalıştığını anlamamıştım.
Gözlerimi önce Draco'ya ardından, Ron'a ve en sonunda Ginny-Harry ikilisine çevirdim. Ginny gözlerini benden kaçırıp tekrar ağabeyine döndü. "Benim elimde çanta var. En fazla bir bardak alabileceğim. Harry'de iki tane alsa, geriye kalan iki bardak için senin yardımına ihtiyacımız var."
Ron derin bir nefes aldı, gözlerini bana çevirdi. Sessizce onay verdiğimde söylenerek masadan kalktı. Amaçlarını anlamıştı, barmene doğru giderlerken söylenip duracağını biliyordum.
Üçlü sonunda masamızdan uzaklaştığında, daha da fazla gerilemeyeceğini düşündüğüm ortam, düşüncelerimin ne kadar yalan olduğunu kanıtlamak istercesine gerildi. Elimdeki boş bardağı biraz daha sıktım, ardından bardağa bakmayı bırakıp gözlerimi ona çevirdim.
"Nasılsın?" dedi oldukça sakin bir ses tonuyla.
Bana bakarken gözlerini bir kere bile kırpmıyordu. Oturduğu yerde biraz daha dikleşti ardından gülümsemeye çalıştı. Ama gerçeklikten uzak olduğu o kadar belli oluyordu ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret touch // dramione
FanfictionHermione Granger, tek bir gecenin hayatını bu denli değiştirebileceğini nereden bilebilirdi ki?