11. Bölüm

11.9K 631 1.6K
                                    

Genç kadınla birlikte Draco Malfoy da duyduklarına inanamıyordu. 

Hermione nasıl hissedeceğini şaşırmış durumdaydı. Ron yıllardır yanındaydı, kendisine destekti. Ne zaman kötü hissetse, ne zaman yardıma ihtiyacı olsa karşısında Ron'u bulmuştu. Ama kendisinden böyle bir teklifi beklemiyordu. Beklemeyi geçin, hayal bile edemiyordu. Gözlerinin önünde yüzüğe bakarken beyni durmuş gibiydi. Hiçbir tepki veremiyordu, tek yaptığı yüzüğe bakmak ve bakmaktı.

Draco Malfoy ise karşısında yapılan teklife aynı zamanda sinirlenmişti de. Sağ elini idaresi dışında masanın altında yumruk yapmış, sıkmıştı. Beyninden türlü türlü düşünceler geçiyordu. Bunların en başında, kıskançlık vardı. Ronald Weasley'ı kıskanıyordu. 

Hermione'nin o teklife hayır diyeceğini düşünmüyordu. Kendisinin aksine, o hep onunlaydı. O korkak gibi kaçıp gittiğinde, onları umursamadığında, arkasına bile bakmadığında, Ron onun elini tutmuştu. En başta evli olduklarını söylerken Hermione'nin mimiklerini düşündü. Hiç de bundan rahatsızmış gibi söylememişti. Düşündükçe içinden çığlık atmak geliyordu. Ron'un eline yapışmak, yüzüğü alıp yere atarak üzerinde tepinmek istiyordu. Büyük bir dikkatle Hermione'nin dudaklarına bakıyordu. Dudaklarından çıkacak tek bir kelime tüm hayatının değişmesine sebep olacaktı. 

Ron ise, diğer ikisinin aksine heyecanlıydı. Gözleri parlıyordu, umutluydu. Hermione onun için çok değerliydi ama bunu artık içinde tutmak da istemiyordu. Gözlerine bakarak onu sevdiğini söylemek, genç adamı fazlasıyla rahatlatmıştı. Şaşkınlıktan aralanmış olan dudaklarına, büyümüş kocaman gözlerine, titreyen ellerine baktı sevdiği kadının. İster istemez bir gülümseme kapladı dudaklarını. Hayır dese bile yanında olacaktı, Hermione'nin vereceği herhangi bir olumsuz cevap hayatlarını etkilemeyecekti. Ron sadece şansını denemek istemişti. Hermione ne yaparsa yapsın ondan vazgeçemezdi. Hermione onun için çok önemliydi.

Hermione konuşmak için ağzını açtı. Ama ne diyeceğini bilmiyordu. Evet mi? 

Gözlerini yüzükten ayırıp Ron'un gözlerine çevirdi. Son derece rahat görünüyordu. "Ben..." diye mırıldandı oldukça uzun bir süre sonra. Ya da kendisine öyle gelmişti. Gerçekten, ne kadardır yüzüğü izleyip şaşkınlığından kurtulmaya çalışıyordu? 

Ama sözcükler onu yarı yolda bıraktı. Mırıldandığı tek kelimeden sonra tekrar sustu. Draco da Ron kadar büyük bir dikkatle izliyordu Hermione'yi. 

Hermione ilk kez o an tekliften sonra çevirdi bakışlarını Draco'ya. Dikkatle inceledi kendisine bakan mavi gözleri. Ona baktığında kafasının daha fazla karışmasına engel olamadı. Belki de teklifi kabul etmeliydi. Draco'nun ona çektirdiklerinden sonra gerçekten mutlu olma şansı ayaklarına gelmişti. Ron ile evlenirse mutlu olacağını biliyordu. Ama bunu istiyor muydu? Sevmediği bir adamla mutlu olmak istiyor muydu? Ron'un onun için çok değerli olduğu su götürmez bir gerçekti. Fakat sevmediği bir adamla evlenmek hiçbir zaman çocukluk hayallerinde yer almamıştı. Mantık evliliği düşündüğünü, hayalini kurduğu son şey bile değildi. 

"Ben.." diye tekrar başladı cümleye. Ardından boğazını temizledi ve gözlerini Draco'dan ayırıp Ron'a çevirdi. Ron hala kendisine gülümseyerek bakıyordu. Bu ister istemez onun da gülümsemesine neden oldu. "Biraz düşünmek istiyorum." diye fısıldadı. Ron kafasını salladı, ardından Hermione'nin elini tuttu ve avcunun içine yüzüğü bıraktı. 

"Ne zaman hazır olursan." dedikten sonra elini sıktı ve dudaklarına götürüp koklayarak öptü. 

Bu tam karşılarında oturan Draco Malfoy'un içini sızlattı. Hermione'nin ise elinde hissettiği yüzük canını sıkıyordu.

secret touch //  dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin