DÜNYANIN EN KLİŞE BÖLÜMÜ OLDU AMA OLSUN KLİŞELERİ SEWERİM
Hermione gözlerini açtığı zaman saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Tüm vücudu yorgunlukla sızlıyordu ve günlerdir ilk uyandığında parmağında onu rahatsız eden yüzüğün varlığı bu kez yoktu.
Gözleri bu hisle birlikte kocaman açıldı. Dün gece olan şeyler gözlerinin önüne geldiğinde, dudaklarında kocaman bir gülümseme oluştu. Ardından ellerinden birini dudaklarına bastırdıktan sonra, "Siktir." diye mırıldandı. İçinden delicesine kahkaha atmak geliyordu.
Draco Malfoy biliyordu.
Draco Malfoy, Iris'in kendi kızı olduğunu biliyordu.
Yatağında doğrulduktan sonra parmağında olması gereken ama olmayan yüzüğü çoktan unutmuştu bile.
Saat öğleden sonra bire geliyordu, hafta sonlarında Iris'in onu bu kadar uyutmasının imkanı yoktu. Demek ki Draco gitmemişti. Demek ki konuşmuşlardı!
Hermione'nin içini büyük bir heyecan kapladı.
Yatağından hızla kalktı ve kabarmış kıvırcık saçlarını biraz olsun indirebilmek uğruna bastırdı ama tüm uğraşlarının boşuna olacağını biliyordu.
Odasında bir kaç kez volta attıktan sonra derin bir nefes aldı. Kapıyı açtıktan sonra tam çıkacakken yerde, duvarın hemen dibinde duran yüzükle buluştu gözleri.
Büyük bir sızı içini kaplarken ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Aklına direkt Ron geldi, alarm çanları çaldı. Evlenecekti. Draco'nun şu anda içeride olmasının verdiği heyecan bir anda yok oldu. Evlenecekti.
Açtığı kapıyı kapadıktan sonra yüzüğü eline aldı ve inceledi. Elini taşlarının üzerinde gezdirdi. Bir anda elinde yok olabilme ihtimali varmış gibi bunu diledi.
Böyle düşünmesi yanlıştı. Bir anda tekrar ayaklarının yerden kesilmesine izin veremezdi. Ron, onun hep yanındaydı. Ron'a aşık olmayabilirdi, ama seviyordu, fazlasıyla değer veriyordu ve yıllardır yanında olan bir adamı yüz üstü bırakamazdı.
Ron'a söylediği zaman Ron'un ne kadar üzüleceğini düşündüğü an da yüzüğü tekrar geçirdi parmağına. Yüzüğün tekrar parmağında olması iyi hissettirmiyordu. Kesinlikle iyi hissettirmiyordu.
Ama Ron'a kendini borçlu hissediyordu. Evlenmek, borç ödemek için bir yol olmayabilirdi ama Ron'a gidip yüzüğü geri vermek Ron'u parçalamaktan başka bir işe yaramazdı ve kendisinin mutlu olması için elinden geleni ardına koymamış birine bunu yapmak nankörlükten başka bir şey olmazdı.
Kapıyı bu sefer eskisinden çok daha az bir heyecanla, hatta en ufak bir heyecan duygusu barındırmadan açtı. Hatta o kadar umursamazlık çökmüştü ki üzerine, tuvalete gidip elini yüzünü yıkadı. Aynada bir müddet yansımasını izledi.
Kabarmış saçlarını, dün gece biraz uykusuz kalmış olduğundan kaynaklanan gözlerinin altındaki morlukları. Derin bir iç geçirdi. Yüzünü bir kez daha yıkadıktan sonra tuvaletten çıktı ve adımlarını seslerin geldiği yöne doğru çevirdi.
Mutfağa girdiğinde hazırlanmış sofrada Draco ve Iris'in oturduğunu gördü. İkisi de kahvaltısını bitirmişti ama sohbet ediyor gibi görünüyorlardı.
Iris'in elinde çikolatalı süt duruyordu, Draco'nun önünde ise kahve vardı. İkisi de Hermione'yi görünce büyük bir gülümseme bahşettiler.
Bu ister istemez Hermione'nin eski heyecanının yerini almasını sağladı.
Her hafta sonu böyle olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret touch // dramione
FanfictionHermione Granger, tek bir gecenin hayatını bu denli değiştirebileceğini nereden bilebilirdi ki?