Bölüm 4 - Yıkım

483 43 24
                                    


Herkese merhaba arkadaşlar. Okuyucuların sayı gün gittikçe artıyor ve buda beni çok mutlu ediyor. Ama vote ve ya yorum gelmiyor. Bir bölümü yazmak için 1 saat zamanım gidiyor. Bende emeklerimn karşısını almak istiyorum. Vote verirseniz çok sevinirim.


Okuldan eve dönmüştük ve Dianayla birlikte kafeye gidiyorduk. Müdür Justin Ve Mattle konuşmuştu. Ve onlarda bir daha olmayacağına dair söz vermiştiler. Bugün ilk iş günüm. Umarım her şey güzel gider. Hafif duş aldıktan sonra üzerime beyaz pantolon, beyaz bluz ve üzerine de siyah ceket giydim. Çantamı aldım. Saçlarıma fön çektim ve makyaj yapıp aşağı indim.

Dianayla birlikte kafeye gittik ve Diana müdürle konuştu. Bundan sonra her gün okuldan geldikten sonra bu kafede garsonluk yapacaktık.

"Hadi gel kiyafetimizi giyelim Rose"

Dianayı takip ettim ve kiyafetlerimizi giydik. Biraz temizlik yaptıktan sonra kafeyi açtık. İnsanlar yavaş yavaş dolmaya başladılar. O sırada Justin kafeye girdi. Kalbim deli gibi çarpmaya başladı. Lanet olsun ki, mantığımla değil, kalbimle ilerliyordum. 

Olacakları düşünmeden ilerliyordum kendi yolumda. Justin Dianayı seviyordu. Beni hiç bir zaman sevmeyecekti. Diana hemen Justinin yanına gitti ve oturdu. Aptal aşık gibi kenardan onları izliyordum. Telefonumu çantamdan çıkardım ve platoniğime mesaj attım. Ne zaman bir derdim olsa, onunla konuşuyordum. Bana iyi geliyordu.

"Sana ihtiyacım var" diye mesaj gönderdim ve yazmasını bekledim. Ama mesaj gelmedi. Şaşırdım. Çünki ne zaman mesaj yazsam, anında cevap verirdi. Ama bu sefer öyle olmadı. Endişelenmeye başlamıştım. Başına bir şey mi geldi acaba ?

"Sohbet ediyoruz. Gelsene Rose!"diyerek beni düşüncelerimden ayırdı Diana.

Yanlarına gittim ve oturdum. Biraz sohbet ettikten sonra Diana kalktı ve Justine kahvesini getirdi. Bende kalktım ve telefonumu çıkarıp abimi aradım. 

"Rose! Sana inanamıyorum. Jeremyi nasıl bırakıp gidersin ? Delirdin mi sen ?"diye bağırdı bana.

"Jack, sana herşeyi anlatıcam, lütfen beni dinler misin?"

"Neyi anlatacaksın ? Neyi anlatacaksın söylesene bana ? Jeremyi nasıl parmağında oynattığını mı anlatacaksın ?"

"Sadece sus ve beni dinlermisin?"susmuştu.

"Ben üniversite 1-de okuyorken Jeremyi görmüştüm. Sevdiğimi sanıyordum ama aslında sevmiyormuşum. 9 ay onu sevdim yada öyle sandım. Sonra o beni gerçekten sevmeye başladı ve onunla çıktık. Daha sonra evlenme teklifi etti. Hemde bu yaşta ve bu kadar erken teklif etmişti. Bende sevdiğimden kabul ettim. Ama sonra sanki aşkım geçti. Jeremy "Benden ayrılırsan, beni sevmediğini ve beni parmağında oynattığını söylerim" demişti bana. Ben seni kaybetmek istemiyordum. Her gün ağlıyordum. Jeremy her ne kadar sakinleşmem gerektiğini söylese de, yine ve yine ağlamaya devam ediyordum. Sonunda da buraya geldim işte"dedim ve gözyaşlarımın akmasına engel olamadım.

"Rose bana Kanadada nerde olduğunu adres olarak gönder. Yarın yanına geliyorum."

Bu sefer gözyaşlarım sevincimden akıyordu. Sadece "Tamam" diyebilmiştim abime.


Justine baktığımda yemeğini bitiriyordu. Diana ise müşterilere yetişmeye çalışıyordu. Telefonu çantama koyduğumda rujumun tenime bulaştığını gördüm. Lanet olsun. Yinemi ? Hemen lavaboya girdim ve çantam ruju çıkarıp sürmeye başladım.

Ben rujumu sürerken kapı açıldı ve içeri Justin girdi. Ne ? İnanamıyorum. Burda ne işi var ? Şoktan hiçbirşey söyleyemiyordum. Sanki dilim tutulmuştu.

Bana doğru adım attı, attı ve bir adım daha attı. Bense duvara geri geri gidiyordum. Yüzüme eğildi. Nefesini yüzümde hissediyordum. Peki neden birşey yapamıyordum ? Niye onu itmiyorum ? Ben ne zaman bu kadar aptal olabilmiştim ?

Ben hep mantığımla hareket ederdim. Şuanda da mantığımla hareket edicektim. Onu ittim ve tokat attım.

"S...Sen naptığını sanıyorsun"dedim. Ama sesim çok güçsüz ve zayıf çıkmıştı. Galiba onun kusursuz yüzünü bu kadar yakından görmek beni şoka uğratmıştı.

"Özür dilerim. Bir anda kendime engel olamadım. Bu olanları unut." dedi ve dışarı çıktı. Ardından bakakaldım. Bu muydu ? Bu kadar mıydı yani ? Bu kadar kolay mıydı ?

Üzerimdeki şoku atlatmak için elimi ve yüzümü yıkayıp kafeye doğru gittim. Gitmez olaydım! Justin ve Diana kavga ediyorlardı. Hemen onları dinlemeye başladım.

"Gördüm işte. Lavaboda bir kızı öpüyordun. Sen busun işte ! Matt haklıydı! diye bağırıyordu Diana. Gözlerinden yaşlar sel gibi akıyordu. Justini çok seviyordu. O bunların hiç birini haketmiyordu. O çok masumdu. Bense şeytandım. Onları ayırmıştım.

"Ne halin varsa gör" dedi Justin ve gitti. Diana arkadan ona baktı. Justin özür bile dilememişti. En önemlisi bunu ayrılık bahanesi olarak görmesiydi. Bu beni çok şaşırtmıştı. Justin Dianayı sevmiyorsa neden onunla çıkıyordu ?


Bu bölümünde sonunda geldik arkadaşlar. Sınır her zaman olduğu gibi +5 vote ve +25 yorum. Genelde sınır dolmadan yeni bölüm yayınlıyorum. Ama bundan sonra öyle olmayacak. Hikaye ile ilgili anlamadığınız birşey varsa sorabilirsiniz. Umarım beğenmişsinizdir. Diğer bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın.


Just Believe || BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin