Herkese merhabalar. Nasılsınız ? Herneyse umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Genelde 600 kelime yazıyorum ve bu da az. Ama her gün attığım için az sayılmıyor :D :D
NOT: Arkadaşlar bir kaç gün sonra tatile gidiyorum ve internetim kısıtlı olacak. Bölümleri sadece 3-4 günde bir kez atacağım ama upuzun olacak, merak etmeyin :D
Büyük kavgadan sonra Diana hiç iyi değildi, her gün ağlıyordu ve depresyondaydı. Onun için gerçekten çok üzülüyordum. Sevdiğin insanın seni sevmemesi hiç hoş değildi.
Ben Justine Dianadan çok daha kızmıştım. Beni öpmek istemişti ve bunu Dianaya söylememiştim. Eğer söylersem, Justini boğardı. Bundan emindim.
Benim kalbim yine paramparçaydı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Justinden hoşlanıyorum ve bu beni çok zayıf bir kız yapıyor. Bundan sonra unutacaktım onu, unutacaktık.
Diana bütün gece ağladı ve bende ona sarıldım. Sonunda uykusu geldi ve odasına gitti. Ben de televizyonu kapattım ve yerde duran çikolata paketlerini çöpe atıp, odama çıktım. Artık bu sefer platoniğimle konuşup, kim olduğunu kesinlikle öğrenmeliydim.
"Merhaba platoniğim"
"Ah. İnanamıyorum. Ssaen bjana mehsaj atytn!"
"Saçmalamayı kes ve bana kim olduğunu söyle"
Bir süre cevap gelmedi. Sanırım kalbini kırmıştım. Çünki onunla çok iyi anlaşıyorduk ve benim bunları söylemem çok aptalca ve bencilceydi.
"Bak özür dilerim. Ama bana sadece adını söyle. Yalvarırım sana."
"Tamam. Adım...Adım..Drew"
Rose bana bütün gün sarılmıştı. Bana arkadaşlığın ne olduğunu göstermişti. Ama bu bütün gerçekleri değiştiremiyordu malesef. Yatağıma uzandım ve geçmişde yaşadıklarım aklıma geldi.
Telefonuma gelen mesajla başladı herşey.
"Konuşmamız gerekiyor Diana."
"Ne konuda?"
"Konu Rose"
"Ya kız senin kim olduğunu bile bilmiyorken, nasıl böyle pembe hayallerde yaşaya biliyorsun?"
"İşlerime karışma bebeğim"
"Ne istiyorsun Justin?"
"Konum atıyorum, gel ve konuşalım"
Justine güzel gözükmek istiyordum ve bu yüzden de üzerime bir karış etek ve göbeği açık bir bluz giydim. Bayağı açık giymiştim. Alışıktım. Yaptığım şeylerdi zaten bunlar.
Justinin attığı konuma geldim. Burası büyük bir bardı. Herkes deli gibi dans ediyorlardı. Sevgililer öpüşüyor, yalnızlar içiyordu. O sırada Justinin bana el salladığını gördüm ve hemen yanına gittim.
"Konuşalım"
"Bana yardım etmen lazım"
"Justin anla. Rose seni hiç bir zaman sevemeyecek. O Jeremyi seviyor. Anladın? Onlar evlendiler"
"Hayr Rose Jeremyi sevmiyor. Ben biliyorum. Onun herşeyini biliyorum. Neden anlamıyormusunuz ? Allah aşkına ! Jeremy onu tehdit etti ve Rose mecbur kalarak evlendi!"
"Çok fazla pembe dizi izliyorsun Justin" diyerek büyük kahkahalarımdan birini attım. Bu onu daha fazla sinirlendirmişti.
"Bana yardım edeceksin. Rose bana aşık olacak!"
O an aklıma çok şeytanı ama çok harika bir fikir geldi ve hemen söyledim.
"Şartım var Bieber. O kızı elde edene kadar ben senin, sen de benim olacaksın."
"Anlaştık" dedi ve göz kırptı.
Cesaretimi topladıktan sonra gittim ve kucağına oturdum. Dudaklarını öpmeye başladım. Öpüşmemiz daha da derine indikte, Justin bacaklarımı beline doladı ve beni bir odaya götürdü....
Evet oyunumuz hala devam ediyordu. Justin bana bunları söylediğinde inanmamıştım ona. Ama Rose bana herşeyi anlattıktan sonra, ona inandım. Bunları nerden öğrenmişti, hiç bilmiyordum. Evet ben aslında Kanadaya bilerek gelip yaşadım. Çünki Justin Rose hakkında herşeyi biliyor, yurtdışına gidecekse de, Kanadaya gideceğini çok iyi bildiği için Kanadada yaşamamı söylemişti. Bu oyun 1 senedir devam ediyordu...
Ama son günlerde Justin başka bir kızı öpmüştü. Bu hareketi yüzünden Rose onu hiç sevmeyecekti, biliyordum. Justin benden özür dilemektense, ne halin varsa gör demişti. Kısacası seninle oyunum bitti demişti.
Oyun bitmedi Justin Drew Bieber . Oyun daha yeni başlıyor....
Bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir. Yavaş yavaş sırlar ortaya çıkmaya başlıyor :) Eğer tam olarak anlamadıysanız, normaldir. Sonraki bölümlerde herşeyi tam olarak anlatacağım. Diğer bölümlerde görüşmek üzere. İstediğiniz soruyu sorabilirsiniz.Hoşçakalın :)
