2

12.3K 679 15
                                    

1806

İNGİLTERE-Cambridge


Kucağında bebeği ile büyük pencerenin önünde ki yumuşak koltukta oturan genç kadın, yüzünde ki huzurlu gülümseme ile karnını doyuran bebeğini izliyordu. Uzun bir aradan sonra yüzünü gösteren güneş, minik bebeğin onun kadar minik olan başını pencereden gönderdiği bir ışık huzmesiyle ısıtıyordu. Güneşin vurmasıyla saçlarında oluşan parıldamalar genç anneyi güldürmüş ve bebeğinin her geçen gün babasına daha çok benzediğini fark etmesine neden olmuştu. Bu durum onu üzmek yerine sevindiriyordu.

Karnını doyururken uyuyakalan bebeğine gülen gözlerle bakan Lillianna yavaşça bir ninni mırıldanmaya başladı. Bebeğini göğsünden ayırırken uyandırmamaya dikkat ederek mırıldanmaya devam etti. Tek eliyle elbisesini düzelterek oturduğu koltuktan kalkarak büyük yatağın yanındaki beşiğe doğru ilerledi. Beşiğine yatırmadan önce bebeğinin alnına tüy hafifliğinde bir öpücük konduran genç anne, dikkatli bir şekilde beşiğine yatırdı. Ama hemen yanından ayrılmadı bebeğinin. Dudaklarından dökülen ninninin bitmesini bekledi önce. Böylelikle bebeğinin yanında daha uzun kalabilecek ve onu seyredebilecekti. Ninni bittiğinde çöktüğü yerden kalkarak beşiğin içine eğildi. Yine çok hafifçe bebeğinin saçlarını öperek geri çekildi.

-"İyi uykular bir tanem." diyerek odadan çıktı.

Kapının önünde bekleyen genç hizmetçiye gülümseyerek içeri girmesini ve herhangi bir şey olursa onu çağırmasını söyledikten sonra merdivenlere doğru yürüdü. Aşağıya indiğinde büyük oturma odasından gelen sesleri duyarak oraya doğru yöneldi. İçeriye girdiğinde Victoria'nın yüzüstü yere uzanmış önündeki kâğıda bir şeyler çizdiğini gördü. Tabi bu şekilde yatarken yalnız değildi genç kadın. Diğer tarafındaki küçük oğlan çocuğu da aynı Victoria gibi yere uzanmış, elindeki boyalarla kâğıda resim yapıyor bir yandan da genç kadına bir şeyler anlatıyordu. David ise bu durumdan son derece hoşnut yüzündeki hafif gülümseme ile elindeki gazeteyi okuyordu.

-"Yardıma ihtiyacınız var mı?" diyerek yanlarına yaklaşan Lillianna anne ve oğlun aynı anda kendisine baktığını gördüğünde gülümsemeden duramadı.

-"Evet, gel ve şu resmi boyamam da yardım et lütfen." diyen Victoria başını tekrar önündeki kâğıda eğdi.

Lillianna Victoria'nın önünde eğilerek ne boyadığına baktığında güldü. Kâğıdın üzerinde ki çizgiler, daireler, yuvarlaklar gelişi güzel çizilmişti ama Victoria onları çok büyük bir sanat eseriymişçesine dikkatle boyuyordu. Elinde ki kırmızı boyayı bırakıp sarıya uzandığında Lillianna itiraz etti.

-"Maviyi al. Öyle daha güzel olur."

Victoria, Lillianna'nın söylediği rengi alıp boya işine devam etti. David ayaklarının dibinde gerçekleşen bu sahneye gülümseyerek bakıyordu. Güzel karısı 4 yaşındaki oğulları Bradley ile yaşıtmış gibi yere uzanmış resim yapıyordu. Aslında Lillianna'nın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Victoria'nın önünde dizlerinin üzerine çökmüş kullanması gereken boyaları gösteriyordu. Bu gösteriyi durup izlemeyi her şeyden çok isterdi ama yapılacak işlerinin olması bunu engelliyordu. Okuduğu gazeteyi katlayarak koltuğun yanındaki sehpanın üzerine koydu ve ayağa kalkarak karısına doğru yürüdü. Yanına geldiğinde diz çökerek elini Victoria'nın saçlarının üzerine koydu.

-"Ben yukarı çıkıyorum güzelim. Size iyi eğlenceler." demiş ve genç kızın başının üzerini öperek ayağa kalkmıştı.

David ayağa kalkarak kapıya yöneldi. Kapıya vardığında arkasından koşturarak gelen ayak seslerini duyduğunda geri döndü. Oğlu kendisine doğru koşuyordu. Eğilerek onu kucağına aldı.

Beni Sevebilir Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin