1 Yıl Önce
Büyük malikânenin içinden gelen sesler dışarıdan bile duyulabilecek kadar yüksekti. Karşılıklı odalardan birbirlerine bağırarak konuşan iki kız kardeş aralarında dolanan hizmetlileri bile bıktırmışlardı. Aşağıda kocası ile oturan leydi Wilson en sonunda bu bağrışmalara dayanamamış ve elindeki fincanı koltuğunun yanındaki sehpaya koyarak ayağa kalkmıştı. Onun hızlıca ayağa kalkması gazete okuyan Lord Wilson'un da dikkatini çekmiş burnunun ucunda duran gözlüklerinin üzerinden karısına bakmıştı.
-"Nereye gidiyorsun?"
-"Bu seslere bir son vermeye." demiş ve hızlı adımlar büyük kapıdan çıkmıştı leydi Wilson.
Bir üst kata çıktığında iki odanın da kapısının açık olduğunu gördü. Arada koşturan hizmetlileri gördüğünde içini çekti. Adımlarını yavaşlatarak büyük kızının odasına yürüdü. Lillianna büyük bir elbise yığınının karşısında sırtı kapıya dönük bir şekilde dikiliyordu.
-"Neler oluyor burada?" diyerek kızının yanına yaklaştı.
Lillianna arkasından gelen annesinin sesini duyduğunda hızlıca ona doğru döndü.
-"Anne! Delirmek üzereyim, lütfen bana yardım eder misin?"
Annesi soru dolu bakışlarını kızının yüzünden çekmeden bakmaya devam edince Lillianna başını elbise yığınına çevirdi. Leydi Wilson genç kızın bakışlarını takip ederek baktığı yere bakınca ağzı şaşkınlıkla aralandı.
-"Olivia, ne yapıyorsun sen burada?"
Genç kız ağlamaklı gözlerle annesine baktı. Dudaklarını aşağıya sarkıtmış aynı küçük bir kız çocuğu gibiydi.
-"Akşam için giyecek hiçbir şey bulamıyorum."
-"Bütün o bağırışlarınızın sebebi bu muydu?" derken gözlerini devirmişti yaşlı kadın.
-"Ama anne bu çok önemli bir gece.. Çok güzel olmalıyım."
Leydi Wilson dikkatini çeken bu cümle karşısında tek kaşını kuşkuyla kaldırarak küçük kızına baktı.
-"Neden çok güzel olman gerekiyormuş Olivia?"
-"Çünkü York Dükü'nün küçük oğlu Albert orada olacak." dediğinde gözlerinde hülyalı bir bakış belirmişti.
Lillianna derin bir ah çekerek elini alnına götürdü. Balo davetiyesi ellerine geçtiğinde ve davetli listesini öğrendiğinden beri bu haldeydi. Bugün ise bu durumu oldukça abartmaya başlamıştı. Ne söylese dinletememişti.
-"Olivia, yeni bir elbise diktirmemiş miydin sen? Onu neden giymiyorsun?"
-"O çok çocuksu. Ben artık bir genç kızım. Albert'a güzel görünmem gerekiyor. Ama o elbiseyi giyersem bu kesinlikle mümkün olmaz."
Kızının dudaklarını büzerek kollarını göğsünde bağlamasını şaşkınlıkla izlemişti Leydi Wilson. Çatılı kaşlarına baktı genç kızın. Gerçekten kızmış görünüyordu.
-"Ablanın kıyafetlerinden beğendiğin var mı peki?" derken kızının yanına çökmüştü.
-"Hayır. Onunkiler daha çirkin. Bunları nasıl giyiyor anlayamıyorum." derken Çevresinde dağınık duran elbiseleri gösteriyordu bir yandan da.
-"Elbiselerime bahane bulmayı bırak artık Olivia. Bunlar senin yaşın için uygun değil. Ayrıca senin çok güzel elbiselerin var. Onlardan birini giy ve dolabımı rahat bırak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevebilir Misin?
Historical FictionSevdiği adamdan vazgeçerek ülkesini terk eden genç bir kız... Yaptığı hatayı, onun için en değerli şeyi kaybettiğinde anlayan genç bir adam... İki aşık kalp, ama birinin diğerinden haberi yok. Lord William Campbell ve Leydi Lillianna Wilson'un kaçıp...