Genç kız kendini dayanılmaz bir sıcaklığın içinde bulduğunda neredeyse gün ağarmak üzereydi. Gözlerini araladığında yanında yatan ve kollarını vücuduna koza misali saran adamı gördü. Uykudan ağırlaşan göz kapakları anında büyürken neden burada olduğunu sordu kendine. En son hatırladığı William'ın odasına gelerek Daisy'nin yanına yatmış olduğuydu. Ondan sonra ise yorgunluğuna dayanamayarak uyumuş olmalıydı ki uyandığında hala burada ve William tarafından sıkıca sarılmış bir haldeydi. Gözlerini kollarının arasında yattığı adamın yüzüne çevirdi. Uyuyor olmasına rağmen yakışıklıydı ve Lillianna kendinde onu öpmek için dayanılmaz bir istek duydu o anda. Elinden geldiği kadar yavaş hareket etmeye çalıştı, vücuduna dolanan kollardan ne kadar mümkün olursa o kadar yaklaştı. Şimdi burun buruna duruyorlardı ama genç kadın uzanıp kocasını öpemiyordu. Burnuna dolan erkeksi koku aklını karıştırmış gibiydi. Fakat o anda Daisy'nin yanlarında olmadığını fark ederek William kollarının arasından kurtulmak için hızlıca geri çekildi.
-"Tanrım unuttuğuma inanamıyorum. Bebeğimi unuttuğuma inanamıyorum." derken kocasının kollarının arasından çıkmış fakat onu da uyandırmıştı sert hareketleriyle.
Uyku mahmurluğuyla zorlukla açtığı gözlerini yatağın içinde çırpınan karısına çeviren genç adam neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
-"Neler oluyor? Lillianna ne yapıyorsun?"
O sırada eteklerini toplayarak yataktan inmeye çalışan Lillianna, William'ın konuşmasıyla ona doğru döndü. Korkudan büyüyen gözlerle baktı genç adamın uykulu gözlerine.
-"Daisy! Daisy yok."
Yattığı yerden doğrulan William zorlukla açabildiği gözlerini karısının üzerine dikti. Bu kadar heyecanlanmasını gerektirecek bir şey yoktu aslında. William gece küçük kızı aralarında ezilmemesi için almış ve Misha'ya vermişti.
-"Lillianna, sakinleş. Daisy şu anda muhtemelen uyuyordur, senin bu kadar endişelendiğinden habersiz."
Genç kadın çatılı kaşlarının ardından öfke saçan gözlerle baktı kocasına. Onun bu kadar umursamaz olabileceğini tahmin dahi edemezdi. Onun Daisy ile birlikte olmayı sevdiğini düşünmüştü ama şu an ki durum tam tersi olduğuna inanmasına neden olmuştu. Yataktan inerek sıyrılan geceliğini düzeltirken William'a arkasını dönmüştü.
-"Sakin olabileceğimi düşünmüyorum ekselansları, izninizle." derken hızlı adımlarla kapıya varmıştı ama William ondan daha hızlıydı ve genç kadın daha kapıya ulaşamadan onun önünü kesti.
-"Sakin ol ve beni dinle lütfen." derken kapının önünde durmuş Lillianna'nın geçmesine izin vermiyordu.
Lillianna ise görüş alanına giren çıplak bedenle nereye bakacağını şaşırmıştı. Genç adamın altında pantolonu olmasına rağmen çıplak göğsü tam gözlerinin önünde duruyordu. Yanaklarının kızarmasına engel olamayarak başını başka tarafa çevirdi fakat kocasından yayılan müthiş koku aklını daha çok karıştırıp kızarmasına neden oluyordu. Konuşmaya başladığındaysa uykusundan yeni uyanmış birinin sesiyle boğuk konuşuyordu. Genç kadın bu ses karşısında içinde bir şeylerin hareketlendiğini hissetti ama bunu kızını görememenin telaşı olarak düşünmek istedi. Bu adama karşı içinde en ufak bir istek olamazdı. Olmamalıydı. Kızının babası ve kocası bile olsa bu durum değişmemeliydi.
-"Geçmek istiyorum. Kapının önünden çekilir misiniz majesteleri?"
-"Bana ekselansları ya da majesteleri demekten vazgeç. Adım William ve çekilmiyorum. Önce beni dinleyeceksin."
Kollarını göğsünde birleştirerek genç adamın gözlerinin içine baktı. Artık sıkılmaya başlamıştı bu durumdan ve yüzüne gelip yerleşen kırmızılıktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevebilir Misin?
Historical FictionSevdiği adamdan vazgeçerek ülkesini terk eden genç bir kız... Yaptığı hatayı, onun için en değerli şeyi kaybettiğinde anlayan genç bir adam... İki aşık kalp, ama birinin diğerinden haberi yok. Lord William Campbell ve Leydi Lillianna Wilson'un kaçıp...