Beni Sevebilir Misin?

13

+18 olan yerler var. Rahatsız olabilecekler okumadan geçebilirler.

Alnında hissettiği soğuk ellerle birden gözlerini açtı. Üzerinde ki kalın örtünün altında daha da büzülerek cenin pozisyonu alan genç kadın ısınmak için yorgana daha sıkı sarıldı. Gözlerini tekrar kapatarak huzursuz ama iyi gelen uykusuna geri dönmeye çalıştı fakat bu seferde üzerinden çekilen yorganla gözlerini açmak zorunda kaldı. Zorlukla yerinde doğrularak başında dikilen kocasına baktı. Kaşlarını çatmış ifadesiz bir yüzle gözlerini genç kadına dikmişti. Aynı ifadeyle karşılık veren Lillianna daha fazla dik duramayarak kendini yastıkların üzerine bıraktı. William'a arkasını dönerek çatallı sessiyle zorlukla konuştu.

-"Ne istiyorsun?" derken boğazının acısından gözleri dolmuştu. Bahar nezlesini bu kadar zor geçirmek zorunda mıydı gerçekten?

Sorduğu soruya cevap alamaması üzerine başını çevirerek arkasına baktı. William aynı ifadeyle ayakta dikiliyordu ama bu sefer sakalları uzamış ve üzerinde yırtılmış kıyafetler vardı. Neler olduğunu anlayamayan Lillianna gözlerini kapatarak ağrıyan başının kendisine hayaller gösterdiğini düşündü. Gözleri kapalı bir şekilde tamamen William'a döndüğünde yüzüne esen serinlikle gözlerini açtı. Genç adamın mavi gözleri kaybolmuş yerini korkutucu bir siyahlık almıştı. Dişlerini göstererek hırladığında Lillianna bunun bir rüya olduğuna artık iyice emin olmuştu fakat yüzüne yaklaşan siyah gözler ve sivri dişler rüya olamayacak kadar gerçekti.

-"William, şaka yapıyorsan hiç komik değil. Lütfen, geri çekilir misin, Daisy'i korkutacaksın."

Genç adam küçük kızın adını duyduğunda sivri dişlerini göstererek sırıttı ve elini kaldırdı. Lillianna gözlerini William'ın kalkan eline indirdiğinde kızının kanlar içinde kalan minik geceliğini gördü. Kulaklarına dolan ses kendi çığlığıydı ama o bunun farkında değildi. Ellerini kızının kanlı geceliğine götürüyor ama dokunamadan geri çekiyordu. William ise yüzüne oturan şeytani sırıtışla genç kadına bakıyordu. En sonunda bu sesi duymaya katlanamıyormuş gibi gözlerini kapattı ve genç kadının boğazına sarıldı. Lillianna çığlığı boğazında kalmış bir şekilde nefes almaya çalışıyordu. Yüzünün rengi yavaşça değişen genç kadın çaresizce William'ın ellerinin arasında çırpınmaya başladı. Bilinci kapanırken aklında ki tek şey bebeğinin kanlı kıyafetiydi.

Korkuyla yattığı yerden sıçrayan genç kadın nefes nefese odasına baktı. Şömine de yanan ateş odayı aydınlatmış karanlık yerleri rahatça görebilmesine olanak sağlamıştı. Titreyen elini kalbinin üzerine koyarak nefesini yavaşlatmaya çalıştı ama gördüğü rüya o kadar gerçekçiydi ki biri gerçekten onu boğmak istemiş gibi hissediyordu. Hastalığından kaynaklanan ateş böyle bir rüya görmesine neden olmuş olmalıydı. Gözlerini Daisy'nin beşiğine çevirdi. Onun Misha ile birlikte olduğunu biliyordu ama bunu kendi gözleriyle görmeden emin olamayacaktı. Üzerindeki kalın yorganı bir kenara çekerek bacaklarını yataktan aşağı indirdi. Ayağa kalktığında belinde toplanan geceliği yine yere değecek şekilde eski halini aldı. Yatağın başında duran sabahlığı üzerine geçirerek yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledi. Başı dönüyordu ama bu onu kızını görmekten vazgeçiremeyecekti.

Kapıya kadar olan mesafeyi kısa adımlarla yürümüştü ama bu kadarcık bir uzaklık bile yorulmasına yetmişti. Düşmemek içi kapının koluna tutunarak birkaç uzun dakika boyunca kapıya yaslanarak dinlenmek zorunda kaldı. En sonunda kapıyı açarak karanlık koridora adım attı. Duvara tutunarak merdivene doğru ilerlerken çıplak ayakları üşüyordu. Merdivenin başına geldiğinde ise arkasında duyduğu sesle sıçrayarak geri dönmek istedi ama uzun geceliği ayaklarına dolanarak dengesini kaybetmesine neden olmuş ve bu yüzden aşağıya doğru düşmek üzereydi. Fakat son anda kolunda hissettiği güçlü tutuş ile düşmekten kurtulmuş kendini yüzünü göremediği kurtarıcısının göğsüne yaslı bulmuştu. Merdivenlerden uzaklaşan adamın yüzü yanan mum ışığında belli olmuştu. Çatık kaşlarla kendisine bakan William karısının neden bu saatte ayakta olduğunu anlamaya çalışıyordu.