Kolunun üzerinde hissettiği hafif dokunuşla gözlerini açtı genç kadın. Küçük kızı, mavi gözlerini dikmiş dikkatle ona bakıyordu. Lillianna yattığı yerden kızına doğru uzanarak onun boynuna sokuldu. Derin bir nefes alarak hafif bir öpücük kondurdu ipek gibi tene. Daha sonra doğrularak bebeğini kucağına aldı ve yatağın başlığına dayandı.
-"Karnın acıktı değil mi bebeğim? Yemek zamanı o halde." diyerek gülümsedi.
Geceliğinin önünde ki ipleri çözerek bir omzunu aşağı düşürdü ve göğsünü açığa çıkardı. Lillianna bebeğini göğsüne yaklaştırdı fakat küçük kız annesinin müdahalesine daha fazla ihtiyaç duymadan yaklaşmış ve emmeye başlamıştı bile. Genç kadın bu duruma gülerek baktı. Obur bir kız olacağı şimdiden anlaşılıyordu. Başının üzerinde ki sarı saçları okşayarak bir ninni mırıldanmaya başladı. Bir yandan da bebeğinin elini tutuyordu.
Anne kız kendi dünyalarının içinde kayboldukları sırada odanın kapısı açıldı aniden. Misha, hanımının uyanmamış olabileceğini düşünerek kapıyı çalmadan girmişti içeri. Onun yatakta oturduğunu gördüğünde hızlıca eğilmiş ve selam vererek özür dilemişti.
-"Özür dilerim efendim. Uyanmış olabileceğinizi tahmin edemedim."
-"Sorun değil Misha, gel. Perdeleri açabilir misin, içerisi çok karanlık."
Hızlı adımlarla pencerelere yöneldi genç hizmetçi. Kalın bordo perdeleri teker teker açtıkça bahar ayının aydınlığı içeriye doluyordu. Lillianna yaslandığı yeden doğrularak dikkatli bir şekilde ayağa kalktı. Büyük pencerelere yaklaşarak önünde uzanan yemyeşil bahçeye baktı. Karnını doyururken uyuyan kızına başını çevirdi. Başını göğsüne yaslamış huzurla uyuyordu. Eğilerek küçük bir öpücük kondurdu bebeğinin alnına. Bakışlarını yine bahçeye çevirdiğinde kapıdan çıkmak üzere olan arabayı gördü. William'ın arabası olduğunu düşündü ve bakışlarına oturan hüzünle arabanın arkasından bakmaya devam etti.
-"Sizi bekleyen bir misafiriniz var hanımım."
-"Misafir mi?" diyerek merakla arkasını dönen Lillianna, soru dolu gözlerle Misha'ya baktı.
-"Çok erken bir saatte geldi. Sizi uyandırmamı istemedi. Lord William ona eşlik ediyor şu anda."
Lillianna yavaş adımlarla Misha'ya yaklaştı ve uyandırmamaya dikkat ederek Daisy'i genç kıza uzattı. Misha küçük bebeği kucakladığında Lillianna da arkasını dönerek yatağın ayakucunda duran sabahlığına uzandı.
-"Kim olduğunu söyledi mi peki bu misafir?" diye sorarken ince kuşağı bağlıyordu beline.
-"Düşes Victoria Campbell efendim."
-"Bunu en başında söylemeliydin Misha. Lütfen Daisy'e dikkat et, uyanırsa bana getir." diyerek koşar adımlarla odadan çıktı.
Aynı hızla merdivenleri inerken eteğine takılıp düşmemek içinde bir eliyle onu tutuyordu. Nerede olduğunu sormasına gerek yoktu çünkü biliyordu. Küçük bir kızken buraya geldiğinde her zaman oyun oynadıkları oda da olmalıydı. O tarafa doğru yöneldiğinde açık kapıdan gelen seslerle yanılmadığını anladı. Adımların yavaşlatarak kapıya yaklaştı ama içeriye girmedi hemen. Victoria ve William'ın konuşmalarını duymak istiyordu. İşin gerçeği William'ın sesini duyarak kendini rahatlatmak istiyordu. Az önce arkasından baktığı arabanın içinde olmadığını öğrendiğinde kalbine gelip oturan rahatlamayı sesini duyarak arttırmak istiyordu.
-"Victoria, bu kadar erken bir saatte burada ne aradığını söyler misin lütfen." derken sesi emredici bir tonda çıkıyordu genç adamın.
Kardeşinin daha güneş bile doğmadan buraya gelmesini anlayamıyordu. Onun geldiğini duyduğunda yataktan fırlayarak aşağıya inmişti. Kötü bir şey olduğundan korkmuştu fakat küçük kardeşi onun yüzüne bile bakmıyordu. En yakınındaki koltuğa oturarak sırtını arkaya yasladı. Victoria sırtı ona dönük kollarını göğsünde bağlamış bir şekilde dimdik oturuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevebilir Misin?
Historical FictionSevdiği adamdan vazgeçerek ülkesini terk eden genç bir kız... Yaptığı hatayı, onun için en değerli şeyi kaybettiğinde anlayan genç bir adam... İki aşık kalp, ama birinin diğerinden haberi yok. Lord William Campbell ve Leydi Lillianna Wilson'un kaçıp...