Büyük demir kapının önünde dikilen genç kız kapıyı çalıp çalmamakta kararsızdı. Ama bu işi ne kadar geciktirirse sonucu da o kadar kötü olurdu. Başında ki kukuletayı düşürerek arkadan sarı bir kurdeleyle bağlanmış kahverengi saçlarını ortaya çıkardı. Titreyen elini pelerininin altından çıkararak aslan başına uzandı. Makul bir süre bekledikten sonra aslan başını çaldı ve geri çekildi. Bir iki dakika sonra kapı açıldığında karşısında evlerinin emektar uşağı Doris'i gördü. Tanıdık bir yüz görmek gerçekten güzel olmuştu. Yaşlı Doris ise leydi Lillianna'yı görünce hemen tanıyamamıştı. Lillianna gülümseyerek Doris'e yaklaşarak elini tuttu.
-"Merhaba Doris, seni görmek gerçekten çok güzel."
-"Ahhh, leydi Lillianna siz misiniz? Özür dilerim, efendim buyurun lütfen içeri geçin."
Lillianna eteklerini sürüyerek içeri girdi. Doris arkasından kapıyı kapatıp yaşına göre hızlı adımlarla genç kızın yanına geldi. Lillianna, pelerinini çıkartarak yaşlı uşağa verirken gözleri etrafı tarıyordu. Burayı nasıl da özlemişti. Bildik adımlarla yemek salonu olarak kullanılan odaya yöneldi. Kapı hafif aralıktı ve içeriden anne babasının sesleri geliyordu. Onları ne kadar çok özlediğini bir kez daha anlamıştı şu anda. Gözlerine gelip oturan yaşları geri göndermek için birkaç defa açıp kapattı. Görüşü düzeldiğini aralık kapıyı ittirerek açıtı ve yeşil ağırlıklı odaya adım attı. Onu henüz görmemişlerdi bu yüzden sessiz adımlarla yanlarına daha çok yaklaştı.
-"Kahvaltıya misafir kabul edersiniz umarım." dediğinde annesi hızla arkasını dönmüş ve kocaman açılmış gözlerle Lillianna'ya bakakalmıştı.
Ayağa kalktığında lord Wilson da karısının hemen arkasından ayağa kalkmış dolu gözleriyle kızına bakmıştı.
-"Lillianna, bu sen misin? Tanrım, Lillianna! Güze kızım benim. Ah, seni o kadar çok özledim ki!"
Leydi Helen bir yandan kızına sarılıyor bir yandan da konuşuyordu. Onu çok özlemişti. Bir yıl çok uzun bir zaman değildi belki ama kızından uzakta bir yıl geçirmek yaşlı kadına bir asır gibi gelmişti. Geri çekildiğinde kızının yüzüne baktı her bir çizgisini aklına kazıyabilmek için.
-"Bir daha bu kadar uzun süre evden ayrı kalmak yok, anlaşıldı mı küçük hanım?"
-"Evet, efendim." diyen Lillianna gülümsemeden duramıyordu.
-"Bende kızıma sarılmak istiyorum."
Lord Wilson karısından kendisine sıra gelmeyeceğini anladığı anda yarı şaka yarı ciddi konuştu. O da küçük kızını çok özlemişti. Evet, tamam küçük değildi ama her ebeveyn gibi o da çocuklarının büyüdüğünü kabullenemiyordu. Lillianna kendisine yaklaşan babasının boynuna sıkıca sarıldı. Bu yaşlı adamın kollarında olmak hiçbir yerde olmadığı kadar güvende hissetmesine neden oluyordu. Geri çekilerek anne ve babasının yüzüne gülümseyerek baktı.
-"Olivia nerede?" diye sorduğu sırada kardeşi kapıdan söylenerek girmişti.
Onun bu söylenmelerini bile özlemişti genç kız. Arkasını dönerek henüz gecelikleri ile duran kıza baktı. Uykusu olduğu o kadar belliydi ki.. Bir iki adım atarak ona yaklaştı. Hala gözlerini ovuşturduğu için kendisine yaklaşan ablasını görmemiş ve çarpmıştı. Gözlerini açarak karşısında dikilen genç kıza baktı ama tepki veremeyecek kadar uykuluydu.
-"Daha geç bir saatte gelemez miydin? O zaman seni daha coşkulu karşılayabilirdim."
-"Olivia!" diyerek küçük kızını uyarma ihtiyacı hissetti leydi Helen.
-"Bende seni özledim küçük kardeşim." demiş ve Olivia'ya sıkıca sarılmıştı Lillianna.
Olivia ne kadar söylense de ablasını çok seviyordu ve o İngiltere'den gittiğinde şüphesiz ki en çok üzülen genç kız olmuştu. Lillianna ile aralarında çok fazla yaş farkı yoktu ama ablası ondan her zaman daha makul ve aklı başında olmuştu. Bu yüzden o gittiğinde kendini bir boşlukta bulmuş ne yapacağını nasıl davranacağını kestirememişti. O gittiğinden beri hiçbir davete, baloya katılmamıştı. Onsuz çok savunmasız hissetmişti kendini. Kollarını kaldırarak kendisine sıkıca sarılan ablasına aynı şekilde karşılık verdi. Gözleri dolmuştu ve her an ağlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevebilir Misin?
Historical FictionSevdiği adamdan vazgeçerek ülkesini terk eden genç bir kız... Yaptığı hatayı, onun için en değerli şeyi kaybettiğinde anlayan genç bir adam... İki aşık kalp, ama birinin diğerinden haberi yok. Lord William Campbell ve Leydi Lillianna Wilson'un kaçıp...