Genç kız kucağında tuttuğu bebeğine daha sıkı sarıldı farkında olmayarak. Kendisine cevap bekleyen gözlerle bakan genç adama bakıyordu gözleri dolu dolu. Böyle hayal etmemişti. Böyle olmamalıydı. Daisy'nin onun kızı olduğunu bu şekilde öğrenmemeliydi. Bakışlarını yanında dikilen arkadaşına çevirdi. Gözleri buluştu sessizce. Victoria'nın yeşil gözleri cesaret veriyordu arkadaşına. Söylemesi için yalvarıyordu adeta. Başka çaresi olmadığını biliyordu. Yutkunarak William'a döndü. Merakla kendisine bakıyordu. Konuşabilmek için nefes almalıydı ama onu bile nasıl yapılacağını unutmuştu sanki. Kucağında hareket eden bebeğine baktı başını eğerek. Hafifçe gülümsedi küçüğüne. Başını kaldırıp tekrar William'a çevrildi bakışları fakat yanlarına zamansız gelen hizmetçi genç kızın konuşamadan iyice sessizliğe gömülmesine neden olmuştu. Bakışlarını genç adamdan çekerek yine bebeğine çevirdi.
-"Efendim, Cornwall Dükü Lord Andrew Sanders geldiler."
Hizmetçi selam vererek çekilirken Andrew da yanlarına gelmişti uzun adımlarla. Herkesin ayakta ve birbirine baktığını gördüğünde garip bakışlarla David'in yanına yaklaştı.
-"Neler oluyor?" dediğinde David arkadaşına döndü.
Lillianna ise derin bir uykudan uyanıyormuş gibiydi. Başını hızlıca Victoria'ya çevirdi ama onun kocasına baktığını gördüğünde önüne dönerek kapıya doğru yürümeye başladı. Hızlı adımlarla balkondan çıktı ve odasına çıkan merdivenlere gitti. Hızlı ama dikkatli adımlarla merdivenleri çıkarken Victoria da arkasından geliyordu. Kapıyı açarak odasına giren genç kız sabah oturduğu koltuğa yöneldi. Kızının karnını doyurması gerekiyordu. Arkasından açık bıraktığı kapıdan içeriye giren Victoria hızlıca arkadaşının yanına gitti ve önünde diz çöktü.
-"Lillianna, iyi misin canım?"
Sorduğu sorunun saçmalığının elbette ki farkındaydı ama Lillianna ile konuşmalıydı.
-"Sorun yok Victoria, ben iyiyim. Daisy'i doyurmam gerekiyor."
-"Lilly yapma böyle lütfen. Kapatma kendini bana. Lütfen."
-"Biraz yalnız kalmak istiyorum Victoria, lütfen. Akşam yemeğinden önce ineceğim aşağıya söz veriyorum. Ama önce biraz yalnız kalıp düşünmeliyim. Ne yapacağıma karar vermeliyim." dediğinde gözlerinde yaşlar parlamaya başlamıştı bile Lillianna'nın.
-"Tamam canım. İstediğin gibi olsun. Aşağıda seni bekleyeceğim eğer gelmezsen bende yemek yemeyeceğim ona göre."
Victoria ayağa kalkarak Lillianna'nın yanağını öpmüş, küçük Daisy'nin de başını okşayarak odadan çıkmıştı. Merdivenleri inerken yarısında durdu ve arkasına dönerek Lillianna'nın odasının kapısına baktı. 'Umarım doğru kararlar verirsin Lillianna', diye düşünmekten kendini alamadı. Dışarıda ise üç genç adam karşılıklı birbirlerine bakıyorlardı. William gözü kapıda Lillianna'nın geri dönmesini bekliyordu. Andrew ise hiçbir şey anlamamış halde bakıyordu arkadaşlarına.
-"Burada neler olduğunu bana da söyleyecek misiniz?" diye sordu tekrar.
Bu soru üzerine William önüne dönerek ümitsiz bakışlarla Andrew'a baktı.
-"Hadi içeri girelim. Hava kararmak üzere." diyerek elini William'ın omzuna attı David.
İçeri girdiklerinde David doğruca merdivenlere yürüdü. Çalışma odasının yanında onlar için düzenlenmiş küçük bir oturma odası vardı. Kapıyı açarak arkasından gelen William ve Andrew'in geçmesi için kenara çekildi. Hepsi içeriye girdiğinde William şöminenin tam karşısında kalan ve iki kişinin rahatça oturabileceği koltuğa yayılarak oturdu. Çöktü demek daha doğru olurdu. Andrew ise onun bu haline anlam verememiş bir halde şöminenin iki yanına konulmuş koltuklardan birine oturdu. Dirseğini koltuğun kolçağına dayayarak elini çenesine yasladı. Bakışları ise William'ın üzerinden ayrılmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevebilir Misin?
Historical FictionSevdiği adamdan vazgeçerek ülkesini terk eden genç bir kız... Yaptığı hatayı, onun için en değerli şeyi kaybettiğinde anlayan genç bir adam... İki aşık kalp, ama birinin diğerinden haberi yok. Lord William Campbell ve Leydi Lillianna Wilson'un kaçıp...