Bazı kelimelerin anlamlarını en sonda açıkladım.
Bir ay sonra
Her zaman kasvetli bir havası olan Londra'da gün aydınlanmıştı. Gökyüzünü kaplayan yağmur bulutların arasından sızan tek bir güneş ışığı, yeşil çimenlerin üzerinde oturan genç kadının dizlerinin üstünde duran işlemenin üzerine vurmuştu. Başını kaldırarak gözlerini bulutlara çeviren Lillianna içinin sıkıntıyla dolduğunu hissetti. Fakat bu sıkıntı William evden ayrıldığından bu yana onu terk etmemişti. Neredeyse bir aydır yüzü gülmeyen genç kadın rahatlayabilmek için dışarı çıkmak istemiş, biraz temiz hava alma niyetiyle çardağa yürümüştü. Fakat öğle saatlerinde olmasına rağmen kararan gökyüzü, şiddetli bir yağmurun habercisiydi. Buna rağmen Lillianna yine de bahçeye giderek çardağın ortasına oturmuş, William evden ayrıldığında başladığı işlemesine devam etmişti.
Elinde ki işe odaklanmaya çalışsa da bunu başaramamış dikkatini bir türlü beyaz zemin üzerinde ki çınar yaprağına verememişti. Neden bu işlemeyi yaptığını da bilmiyordu oysaki. William'ın saatinin üzerinde gördüğünü hatırlıyordu. Önceleri babasının olan saat Victoria sayesinde artık genç adamındı. Campbell ailesinin simgesi olduğunu biliyordu ama bunun için işlemediğini düşünüyordu kendince. Kocasını hatırlatacak bir şeylerin olmasını istiyordu çevresinde. Buna da kendince bir yöntem bulmaya çalışmıştı. İşe yardığı ise muallâktı. Sıkıntıyla içini çektiğinde burnunun ucuna düşen yağmur damlası ile gözlerini tekrar gökyüzüne kaldırdı.
-"Seninde canın sıkılmış olmalı." diyerek kendi kendine konuştu.
Aralıklarla düşün bir iki damlanın ardından yavaşça hızlanan yağmur genç kadının orada oturmasını istemiyormuş gibi sağanağa dönüşmek üzereydi. İşlerini yanında getirdiği sepete toplayan Lillianna ağır adımlarla büyük ama artık ona soğuk gelen eve doğru yürümeye başladı. Bu sırada yağmur şiddetini arttırmış onu ıslatmaya başlamıştı. Mutfak tarafından çıkarak kendisine doğru koşan hizmetlilerden biri yanına geldiğinde elinde tuttuğu şemsiyeyi açarak genç kadının başının üzerine tuttu. Lillianna ise hizmetliyi de şemsiyenin altına çekerek koluna girmişti. Birlikte eve doğru sessizce yürüdüler.
-"Teşekkür ederim." dedi Lillianna, içeri girdiklerinde.
Elinde tuttuğu sepeti genç hizmetçiye vererek merdivenlere yöneldi. Üzerinde ki ıslak kıyafetlerden bir an önce kurtulmalıydı. Seri adımlarla William'ın odasına yürüdüğünde arkasından ona yetişmeye çalışan hizmetçiye sıcak su getirmesini söyleyerek odaya girdi. Kapıyı ardından kapattığında burnuna yine o koku dolmuştu. Kocasının kokusuydu bu. Yavaş yavaş azalmaya başlayan koku genç kadını korkutuyordu. Bu odada bulunmak istemiyor, William'ı acı çekercesine özlüyordu. O gittiğinden beri güzel yüzü hiç gülmemiş evin içinde bir hayaletten farksız dolanıyordu. Geri geleceğini biliyordu çünkü ona söz vermişti genç adam. Onun için ve Daisy için geri dönecekti buna bütün kalbiyle inanıyordu ama derinlerde bir yerde çok küçük bir şüphe kırıntısı kendini göstermeye başlamıştı. Aslında bu şüpheden çok korku içeren bir şeydi. Onun İngiltere'den millerce uzakta olduğunu düşünmek bile acı vericiyken, bir daha dönemeyeceğini düşünmek ölüm gibiydi, ölümden beterdi.
Aklındaki kötü düşüncelerini uzaklaştırmak için üzerinden çıkarttığı elbisesini yatağının üzerine bıraktı ve içliğinin altında kalan karnına ellerini koydu. Orada bir şeyler olduğundan artık emindi. Yüzünü tatlı bir gülümseme kapladı fakat acıyla son buldu. William'ın burada olmayışı kendini yine hatırlatmış kısacık süren bir mutluluk anı olmasına izin vermemişti. Çalan kapıyla kendine gelerek içeriye giren hizmetkârlara baktı. Odada kimse kalmadığında banyoya giderek üzerinde ki son parçayı da çıkarttı. Sıcak su dolu küvete girdiğinde vücudu hissettiği sıcaklıkla rahatladı önce fakat bu rahatlık çok uzun sürmemiş can yakıcı düşünceler yine zihnine hücum etmişlerdi. Gözlerini kapatarak bulunduğu ortamdan ve düşüncelerinden uzaklaşmaya çalıştı. Elini karnının üzerine getirdiğinde William'ın dokunuşlarını hatırlamış istekle titremişti. Sıcak suyun onu rahatlatması gerekirken daha çok gerilmesine neden olmuş imkânsız isteklerini hatırlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sevebilir Misin?
Fiksi SejarahSevdiği adamdan vazgeçerek ülkesini terk eden genç bir kız... Yaptığı hatayı, onun için en değerli şeyi kaybettiğinde anlayan genç bir adam... İki aşık kalp, ama birinin diğerinden haberi yok. Lord William Campbell ve Leydi Lillianna Wilson'un kaçıp...