♠ Bitiş ♠

324 30 19
                                    

Sabah - 12:54

Elimdeki pastayla odanın kapısını tıklattım. Hediyemi görünce yüzünün alacağı hali düşünmek tebessüm etmeme sebep oluyordu. İçeriden onaylayan bir ses geldiğinde kapıyı açıp içeri girdim.

Şaşkınlıkla aralanan dudakları ve büyüyen gözleri bana bakarken sevindim. Boynunu merakla ileri uzatmış beni görmeye çalıştığında çok sevimli gözüküyordu.

Pastayı hafifçe indirip ona yüzümü gösterirken en içten gülümsememle ''Ah, ziyaretçilerine karşı hep bu kadar meraklı mısın Ryeowook-ah?'' dedim.

Ryeowook neşeyle ''Özellikle de bana zürafa şeklinde pastayla gelenlere karşı.'' dedi

Gülümseyip yan taraftaki bir sehpayı çekip pastayı üzerine koydum. Özellikle zürafa şeklinde olmasını seçmiştim çünkü Ryeowook'un bu konuda saplantısı vardı.

Gözlerimi etrafta gezdirirken ''Sence de odanı zürafa peluşlarıyla kaplamak abartılı değil mi? Gözlerim sarı renkten dolayı kör olacak.'' dedim. Hastane odasında bu kadar çok oyuncağın olmasına izin veriyorlar mı, ondan da emin değildim ama neyse. Yetişkin adamdı bu.

Ryeowook dudaklarına büküp ''Sana ne benim zürafalarımdan, ha?'' dedi ve pastanın kenarına çatalını batırıp yemeğe başladı.

Onca olan şeyden sonra hala nasıl eskisi gibi olduğunu merak ediyordum. Bütün olanlar benim hatamdı. Başına gelenler ve benim yatıyor olmam gereken yatakta onun yatıyor olması...

Yaşamımızın değişmesinin sebebi beş yıl önce yaşadığımız olaydan ibaretti. Her gün kendimi o günü hatırlamak için zorluyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Net hatırladığım bir şey vardı. Bir sütunun altında kaldığımız ve Ryeowook'un küçük bedeniyle beni korumak için üstüme uzanmış olması. Bundan emindim ama olaydan geriye kalanları Ryeowook da ben de hatırlamıyorduk. Doktorlar bunun darbe alarak travma geçirdiğimiz için hatırlayamadığımızı ve zorlamamamız gerektiğini söylüyorlardı. Bense o günün pişmanlığını hala hissediyordum.

O günki darbeden dolayı omuriliğinde problem oluşmuştu. Fakat biz bunu fark ettiğimizde uzun zaman geçtiği için durumu kötüleşmişti. Hastaneye ilk kaldırıldığı günden beri ameliyat olması gerektiğini söylüyorlardı ama bunu karşılayamıyorduk. En azından burada kalarak gereken yardımı alabiliyordu.

Bana sahip çıkabilecek bir ailem yoktu. Ryeowook'un ise ailesi uzaktaydı ve durumları iyi değildi. Bu yüzden sadece birbirimize sahiptik. Küçüklükten beri arkadaşım değil, kardeşim gibiydi o. Gözlerimi onunla açmıştım, onunla nefes alıyordum.

Dalgınlığım Ryeowook'un alnıma fiske atmasıyla dağıldı. ''Ahh! Acıttın.'' diyerek anlımı ovuştururken Ryeowook kızgın bir şekilde ''Nereye oturduğuna dikkat etsene be! Zhoumi'nin üstünden kalk!'' dedi.

Şanşkınlıkla ona bakarken bacağına oturduğum peluş zürafayı yukarı çektim. ''Artık onlara isim de mi koyuyorsun?'' diye sordum.

''Niye koymayayım? Senin ismin yok mu?'' dedi Ryeowook.

Derin bir nefes vererek ''Ama bu cansız ve... Zürafa.'' dediğimde Ryeowook bana doğru uzanıp peluşu kaptığı gibi sarılarak kulaklarını kapattı ve ''Ah, üzgünüm çok saygısız.'' diye fısıldadı.

Boş gözlerle ona bakarken ''Onu sana ben aldım. Pastayı da ben aldım. Beni de şu kadar sevsen ne olur?'' dedim incinmiş gibi.

Ryeowook hüzünlenmiş gibiydi. Sadece şaka yapmıştım ama sulu göz biri olduğunu unutunca pişman oldum. Ryeowook, gözlerinden yaşlar süzülürken ''Bana bunu nasıl söylersin?!'' diye sesini yükseltti ve ''Zhoumi ile kendini bir mi tutuyorsun? Bu kadar muhteşem bir yaratık varken!'' dedi.

SaudadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin