Aslında... bu bölümü yılbaşı gününde yazmaya başlamıştım, o gün de koymayı düşünerek hediye gibi düşünüyordum ki... Yazamadım. Bitmedi. Ah üzücü.
Yine çok beklettiğim için üzgünüm. Umarım iyi bir bölüm olur.
İsteyenler son kısmı atlayabilir çünkü... bilirsiniz işte. Sertliği sorgulanır ama yani 'S' var.Dip not: Bu arada, fan fiction'da sıralamada ''Saudade'' olarak ilk 1000'in içindeyiz, bu yüzden bütün okurlarıma çok teşekkür ederim... Beğenmeniz mutluluk verici <3
Sorry sorry sorry sorry,
⚜ Miss Mulgogi ⚜※※※※※※※※※※※※※※※
♠ 31. Gün ♠
''Lunaparkı devralmak zorunda değilsin.'' dedi babam. ''Ama bir şartla.''
Önüme seçenek sunmasaydı şaşardım zaten. Ne zaman sadece beni düşünerek benim için karar vermişti ki? Her zaman o ve lunaparkı daha önemliydi.
''Nedir o?'' diye sordum.
''O gün, çocuğu kurtarmak için girdiğin korku tüneline tekrar gireceksin ve sonuna kadar gideceksin.'' dedi. ''O kızı tamamen unuttuğunu anlamam için bunu yapmalısın. Aksi takdirde, sunduğum bütün seçenekleri geri alacağım.''
Bu da neyin nesiydi? Bana destek olacağını söyleyip artık daha fazla veliahtı olmak zorunda olmadığımı söylemişti ve hayatıma karışmayacağını belirtmişti. Fakat bunlar için istediği şart... Saçmalıktı.
''Senin desteğine ihtiyacım yok. Ayrıca dediklerini harfiyen uygulamak zorunda değilim.''
''Aksi takdirde burayı devralmak zorundasın ve seni bir ay içerisinde yurt dışına bir yıllık bir eğitime yollayacağım.''
Sözlerimi duymamış gibi devam ediyordu. ''Kabul etmiyorum.''
''Etmen gerekli başka seçeneğin yok. Zaman ikimiz için de akıp gidiyor ve ben yaşlanıyorum oğlum. Senin bu şımarık ve çocuksu davranışlarına uzun süredir katlandım fakat artık büyümelisin.''
Sinirle etrafıma bakındım. Delirecektim. Onu dinlemeye bile tahammül edemiyordum. Kendisi aradığında en sonunda bir şeylerin değiştiğini düşünerek ümitlenmiştim ama beklentilerle onun karşısına çıkmak hataydı. Kapıya doğru ilerleyip ''Ben gidiyorum.'' dedim.
Hemen ardından ''Yeni bir arkadaş edindiğini görüyorum.'' dediğinde ise duraksadım. Lanet okudum, Kyuhyun'dan bahsetmediğini düşünmek istedim.
Fakat duvardaki büyük ekranda slayt halinde geçen Kyuhyun'un fotoğraflarını gördüğümde babamın yüzünde oluşan kendinden emin gülümseme bunun aksini söylüyordu. Bu resimleri ne ara çekmişlerdi?
''Bana bunu göstermenin amacı nedir?'' diye sordum.
''Küçüklüğünden beri arkadaş edinmeyi ve onlara bağlanmayı çok severdin, değil mi oğlum? Aynı şekilde onların canı yandığında da, üzüldüklerinde de sen harap olurdun.'' dedi. ''Peki ya bu arkadaşının da üzülmesi seni kötü etkilemez mi?''
''Neyden bahsettiğini anlamıyorum.'' dedim soğuk kanlılıkla.
''Yapma, Siwon. Ne dediğimi gayet iyi biliyorsun. Uzun süredir bu ufaklığı yanında tutmanın sebebini de detaylı bir şekilde babana anlatmak ister misin?'' dedi.
''Sebebi yok.'' diye karşılık verdim. ''Sen de kendince hayatını yaşarken neden oğlun olan bana destek olmadığını sordum mu? Herkes senin gibi değil. Sen sadece değerli bebeğine bakıcı arıyorsun.''
Slaytlarda geçen Kyuhyun'un yüzüne bakarken, kendimi tutmaya çalıştım. Yutkundum. ''Ona bulaşmanı gerektirecek bir sebep yok. Benim için bir önemi yok.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade
Fiksi PenggemarCho Kyuhyun, hayatını değiştiren o güne geri dönebilmek için, dostunu kurtarabilmek için her şeyini verecek olan adam. Geriye benliğinden başka bir şey kalmasa bile... Choi Siwon, geçmişi sırlarıyla derinlere gömen, geleceğini intikam üzerine ku...