Selam.
Bu hafta içerisinde bölüm sanırım üç bölüm falan paylaştım (Bir Touch, bununla beraber iki Saudade) ama bunu paylaşmam gerekiyordu, hani şu uzun zaman önce düzenli olarak uygulayamamaya başladığım düzendeki gibi. Pazar geceleri Saudade yayınlama düzeni. Umarım bu sefer uyabilirim sonuna kadar.PS: Medyada ''KNK - KNOCK'' var, sevdiğim bir şarkı ve bölümü okurken iyi gidiyor haberiniz olsun. Tanıyan çok var mı bilmiyorum ama grubu ben de çok iyi tanımasam da Seungjun favorim. ''Back Again'' de hoş.
Uzun süre sonra da olsa zamanında bölüm atabildiği için sevinen yazar,
⚜ Miss Mulgogi ⚜※※※※※※※※※※※※※※※
♠ 44. Gün ♠ - Gece, saat 11.55
Gözlerimi açarken beni uykumdan uyandıran iniltinin nereden geldiğini düşünüyordum. Yavaşça yatakta doğrulup ayaklarımı sarkıttım. Uykulu gözlerimi ovuştururken esnedim. Saat kaçtı?
Odamdan çıktığımda sesi daha da net duymaya başladım. Ses yan odadan, Siwon'dan geliyor olmalıydı. Sesin geldiği tarafa ilerleyip odasının kapısını aralarken çekinerek içeri baktım. Siwon üstündeki ince pikeyi yere fırlatmış, kırışmış çarşafın üzerinde gözleri kapalı uzanıyordu. Uyuyup uyumadığını anlayamıyordum çünkü gördüğüm kadarıyla bedeni tamamen gerilmişti.
Tereddütlü iç sesimle tartışmayı bırakıp yatağına doğru ilerledim. Yanına geldiğimde ter içerisinde kaldığını fark ettim. Alnına dökülen saç tutamları terden sırılsıklamdı. Görüntüsüne bakarken onu ilk defa böyle gördüğümün farkına varınca bu şekilde neredeyse yaşıt göründüğümüzü düşünmeden edemedim.
Kaşları çatılı halde bir şeyler sayıklamaya başladığında ''Siwon.'' diye seslendim.
Duymuş veya duymamıştı fakat hala sayıklamaya devam ediyordu. Dikkatimi vererek söylediklerini anlamaya çalıştım ama acı içerisindeymiş gibi konuştuğu için anlamak kolay değildi. ''Ben... Sana s-söz veriyorum.'' dedi sayıklamalarının arasından. ''Kur... Kurtulacağımıza dair, d-dayan.''
Kaşlarımı çatıp ona baktım. Dediklerinden mantıklı bir çıkarım yapmaya çalışırken daha öncesinde verandada iken bana anlatıkları aklıma geldi. Bir çocuğu kurtarırken sevdiği insanı kötü bir zamanda yalnız bırakmak zorunda kaldığını söylemişti.
Sadece herkes dışarıda eğleniyorken, onun sesini duymuştum.
Böyle bir şey normal mi diye düşündüm kendi kendime. Böyle bir mucize mümkün müydü? Onunla ilk karşılaştığımda yüzündeki öfkesiyle, heybetiyle, karanlığı zar zor aydınlatan ışığın vurduğu güzel yüzüyle düşmüş bir meleği andırıyordu. Sanki dokunulduğu anda küle çevirecek, parçalarına ayıracak kadar ölümcül fakat aynı zamanda seyre dalınacak kadar büyüleyici.
Evet, her ne kadar ondan haz etmemiş olsam da, Choi Siwon'u betimlemeye en yakın sözler bunlardı. Fakat düşündüğümde zihnimdeki bu ölüm meleğini hiçbir zaman birisine zarar verirken görmemiştim. Benim dışımda.
İlk zamanlarda nefretinden korkuyordum. Ne zaman bana baksa, konuşsa, nefes alıp verse bile sanki saf nefret kusuyordu. Her kelimesinde hissediyordum. Onu hayatımda bir kez bile görmemiş olduğum halde, bu adamın benimle sorunu neydi? Neden yoktan yere bana farklı da olsa -artık buna ne kadar yardım denebilirse- bir yolla yardım etmişti?
Her seferinde bana bile ne kadar zarar verirse versin, sonunda beni kurtardığı zamanlar daha fazlaydı. Biliyordum, bu adama güvenmek darağacına ip geçirip dalın kopmasını ummaktan farksızdı. Kabullenilemez şekilde mantıksız fakat imkanı, olasılığı var olan. Tehlikeli olduğunu düşündüğüm halde, yine de bir yanım onun yanında olmam gerektiğini söylüyordu. Fakat ilginç bir şekilde, gün geçtikçe düşüncelerim farklı şekilleniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade
FanficCho Kyuhyun, hayatını değiştiren o güne geri dönebilmek için, dostunu kurtarabilmek için her şeyini verecek olan adam. Geriye benliğinden başka bir şey kalmasa bile... Choi Siwon, geçmişi sırlarıyla derinlere gömen, geleceğini intikam üzerine ku...