♠ 44. Gün ♠

178 21 31
                                    

Evet arkadaşlar, açıklıyorum ki... ölmedim. Yani bir asır boyunca yeni bölüm paylaşmamam, lanet olası bir şekilde yeni bölüm bildirisi görmemenin ne kadar kötü bir his olduğunu ben de biliyorum ama hikayeyi yarım yamalak yazmak istemiyorum, mantık ve düzen çerçevesinde kelime sayısını en az binli rakamlarda tutmaya çalışıyorum ki okumaya değer bir uzun bölüm olsun diye.
Yazarken keyif alıp eğlendiğim kadar sizin de aynı şekilde okumanızı istiyorum ve bunu düşünürken zor olduğu için uzun zaman oluyor. Ugh, her neyse meşhur 'yazar konuşma kısmı'nı uzun tutmayı sevmesem de, kendimi durdurup sadece okumaya ve beklemeye devam ettiğiniz için teşekkür ettiğimi söylemek istiyorum. Hayat zor yahu.

Dipnot: Söz vermeyeyim diyorum ama bu kadar uzun zamandır beklettiğim için muhtemelen hafta sonu da yeni bölüm gelebilir... Bakacağız artık.

Bölüm atmaya devam eden... ve edecek olan... sevgili yazarınız,
⚜ Miss Mulgogi ⚜

※※※※※※※※※※※※※※※

♠ 42. Gün ♠

''Al şunu.''

Siwon'un üzerime fırlatırken emir kipi kullanmasıyla nazik mi yoksa normal halinde mi olduğunu anlayamazken yaralanmamak için yüzümü korudum. Yanımdaki koltuğa düşen kutuya baktım.

Elimde hafifçe sallayıp ''Bu nedir?''

''LX-14'' dedi ciddi bir şekilde. Anlamadığımı belli eden yüzüme baktı. ''Patlayıcı, bomba yani.''

''Ha?'' dedikten sonra kutuya baktım. Espri anlayışını sorgulamayı düşündüm ama ortada bir espri anlayışı yoktu. Alay ediyordu. Muhtemelen.

''Sadece aç şunu, bundan sonra sürekli yanında olacak. Eğer herhangi bir zamanda aradığım anda açılmazsa, kapalı olursa ya da meşgule verilirse... önce seni bulurum. Kaçmaya fırsatın bile olamaz. Daha sonra aklına gelebilecek her şekilde seni cezalandırırım.'' dedi ciddi bir sesle.

''Ah, demek bir telefon'' dedim kutuyu açıp incelerken. Fiyatını görünüşünden anlayamasam da sanırım en yeni modelini almıştı. ''Birdenbire... Nereden çıktı bu?'' diye sordum merakla.

Pekala, elbette bu hediye değildi. Siwon'un bana hediye vermesi milyonda bir yaşanması bile zor bir şeydi. Benden bir şeyler mi isteyecekti?

''Hayır, bu seni yatağa atmak ya da başka şeyler yapmak için değil. Yapacak olsam direkt uygulamaya geçerim zaten buna gerek yok, aklındaki gibi bir planım yok.'' dedi sanki zihnimi okumuş gibi. Sonra yanımdan geçerken neredeyse şeytani bir sırıtışla ''Şimdilik.'' dediğinde ona kötü kötü baktım.

Telefonun içerisinde gözüme çarpan bir numara vardı ve üstünde ''Sahip'' yazıyordu. Dalga geçiyor olmalısın, diye mırıldandım kendi kendime. Tahmin edilmesi zor olmadığı gibi bu Siwon'un numarası olmalıydı. Fakat onun haricinde iki tane daha kayıtlı numara görmeyi beklemiyordum. Telefonun not kısmında gözüme takılan bir yazıyı okumaya çalıştım.

= Sadece acil durumlar için. =
Ölüm-kalım meselelerinde, yaralanmalarda, önemli sorunlarda, acil gelişmelerde hızlı aramalarda ilk tuşa;
ilk numaraya ulaşılamaması durumunda -en az on denemeden sonra- ikinci tuşa bas.
Üçüncü tuş içinse serbestsin. İstediğin zaman arayabilirsin, izin veriyorum.
Onun dışında gereksiz her bir arama, bir ceza.
Ve de arandığında telefonun açılmaması durumunda...

:)

Yutkundum. Gülücük... kesinlikle sevimli değildi. Adamın yaptığı jestte bile tehdit vardı. Ah, tabi Siwon jest yapmazdı. Bu ona göre benim için tasma gibi bir şey olmalıydı.

SaudadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin