27. Bölüm"Nisa ve Bora"

14 1 1
                                    

Her zaman özlemem gereken insanları özlemiştim. Birincisi babamdı. Onu öyle kalpten, öyle derin severdim ki ben bile şaşardım. Şu ana kadar baba-kız ilişkileri hala çözülemedi. Hiç kimse anlayamadı bu bağı...
Babamı hiç bitmiyecek bir aşkla seviyordum. Beni hep güldürür, hep el üstünde tutardı.
Babalar kızları için kutsaldır.
Benim için 14 yaşına kadardı. O günden sonra erkeklerin aşalık yönlerini çok iyi öğrenmiş, beni tiksindirmişti.
Babam, o gün bir mafya grubuna karışmıştı ve oradaki metresiyle annemi aldatmıştı. Hem de yıllarca...
Bütün servetimizi mafyaya yatırıyor, şirket yavaş yavaş çökmeye başlamıştı. Bende öfkeme yenik düştüm ve babamın ilgisini şirkete çekmek için oradan para kaçırmaya başladım.
Babam mafya katıldığında birden buz adama dönüşmüştü. Yüzüme bile bakmıyordu.
Hayatın bu kadar lanet olduğunu ondan öğrendim.

Kampa geldiğimizde herkesle tek kucaklaştık. Bütün olaylar bittiğinde Nisa beni çadıra sürükledi. Birlikte çadırımıza girdiğimde direk kendimi yatağa attım, gerçekten yorulmuştum. Nisa bana aşırı dercede dikkatli bakıyordu. Yine bir olay vardı da...
"Ne oldu Nisa?" Diyerek ofladım.
"Bora bana çıkma teklifi etti!" Dedi tek nefeste. Gözlerimi büyütüp 32 diş sırıtırken "Kızım süper işte! Kabul ettim de lütfen?" Dedim. Bıkmışçasına yerinde sallanıp durdu. Ben ise meraktan çıldıracaktım. Beklenti dolu gözlerle ona baktığımı görünce söze girdi. "Off bir şey demedim. Direk oradan ayrıldım." Yüzüm anında düşmüştü. Heycanla kalktığım yerden tekrar kendimi yatapa attım. "Mal!" Diye bağırdım. "Sence kabul etmeli miyim?"
"Bence et."
Bir şey demeden öğretmenin sesi duyuldu. Herkes çadırlarından çıktıktan sonra etrafında toplandık. "Yakında bir şelale var. Oraya gideceğiz çocuklar! İlk önce herke ikili eş olsun!" Diye bağırdı. Ortada bir kargaşa öıkınca hemen yanımızdaki Bora'yı gördüm. Nisa'yı ona ittiğim gibi oradan topuklayıp sap gibi duran Çınar'ın yanına geçtim. Göz ucuyla Nisa'ya baktığımda üst üste düştüklerini görüp kıkırdadım. Bana istemsizce gülüyor, o dolgun dudaklarını kıvırıyordu. Ona dönüp derin bir nefes aldım. "Naber?" Dedim tuhaf bir sesle. Hay senin aklına sıçayım!! Diyecek başka bir şey bulamadın mı Ronya?? Anlamamışçasına etrafta göz gezdirdi. "İyiyim, sen?" Dedi. "Bende iyiyim."
"Aslında bu aralar çok yorgunum ve nedensa sigara içemiyorum. Bilemiyorum yani-" Kaşlarını çatarak yumuşakça kolumu kavradı. "Ne oldu? Sen iyi değilsin?" Dedi. Yutkunarak etrafa baktım. Gerçekten ne oluyordu bana böyle?
Hocanın bize seslenmesine şükrettim. Çünkü heycanlandım diyemezdim yani.
"Konuşmanız bittiyse Ronya hanım, gidebiliriz!"  Gözlerimi kırpıştırarak başımı salladım. Şimdiden gerilmiştim ve istemsizce kolumdaki Çınar'ın bileklikleriyle oynuyordum.Ve şu lanet olası şelaleye doğru yola çıktık.

Medya: Ronya'nın Dövmesi

JERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin