16. Bölüm"Yeşil"

21 1 2
                                    

Koltuktan kalkmıyordu ki ayı!
Eğilerek kolundan çekiştirmeye çalıştım. Gözlerim kapıyla Çınar arasında gidip geliyordu. "Demek yeşil ha! En sevdiğim renktir, Jerry." Sapık bakışlarını takip edince önünde eğildiğim için açıldığım tişörtün içindeki yeşil iç çamaşırımı gördüm. Tepeden aşağı kızarırken sağ elimle yanağına güçlü bir tokat geçirdim. Kafası sağa yatarken sesini çıkarmadı fakat sol gözü seğirdi. Anahtar sesini duyunca Çınar'ın koluna girip hızlı adımlarla ikimizi odama çıkarıp onu yatağa attım. Odanın kapasını da kilitledikten sonra uyuyakalmıştı. Üstünü örtüp banyoya girdim. Çakmamaları için suyu açtım ve orada beklemeye başladım.
"Ronya kapıyı niye açmadın?"

"Banyodaydım baba! Duymamışım."

"Tamam kızım. Uyu hadi. Sabah erkek uyanacaksın!" Diye seslendikten sonra kapıdan ayrıldı. Rahat bir nefes vererek odama geçtim. "Kızım?" Nefesimi tutarak olduğum yerde durdum. "Efendim anne?"

"Kapı neden kilitli?" Deyip kolu indirdi. Kapı açılmayınca geri geri adımlar atarak banyoya geri döndüm.
"Banyodaydım anne. Üstümü değiştirdim. Şimdi uyuyacağım."

"Kapı neden kilitli?" Hayır neden diretiyordu ki? Öğrenmese ne olur yani? Nefesimi dışarı verdim. Son bir şansım vardı. "Taylan ile ayrıldık. Biraz yanlız kalmalıyım." Dedim. Onaylayıp o da kapıdan ayrıldı. Adı aklıma gelince yine o sahne gözlerimin önüne gelmişti. Dolan gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp onu kafamdan çıkramaya çalıştım. Elimi anlına dayayıp ateşine bakmak için yatağın kenarına oturdum. Ama oturmam ile ağlamam bir oldu. Sessiz olmak için hıçkırıklarımı tutarak ellerimi Çınar'ın tişörtünün üstünde yumruk yaptım. İstemsizce başım göğsüne dayarken gözyaşlarım tişörtünü ıslatıyordu. Birden kolu belime sarılıp, oradan da okşamak için saçıma çıktı.  Kendimi sıkıp üstünde kalktım ve gözlerimi sildim. Odanın ışığını kapattım. Banyoda bir bez ıslatıp ay ışığının aydınlattığı odaya baktım. Demin oturduğum yere yerleşirken ıslak bezi Çınar'ın alnına bıraktım. Mırıldanıp küçük çocuklar gibi yüzünü buruşturunca istemsizce dudaklarım kıvrıldı.

Sabahın ışıklarıyla esneyerek tekrar bezi ıslatıp anlına koydum. Ateşi biraz olsun düşmüş gibiydi. Tüm gece uyumamış, hep bezi değiştirerek onu kontrol etmiştim. Akşam bir kaç kere titreyerek uyanmış, birkaç kere de inlemişti. Sakince yüzünü buruşturarak gözlerini açtı. Dikelmesine yardım edip onu başlığa yasladım. Tekrar esneyince bana döndü. "Tüm gece uyumadın mı?" Dedi dehşetle. Yana geçerek yatağın içinde kıvrıldım. "Resmen havale geçiriyordun. Hayır, uyumadım." Dedim gözlerimi kapatırken. "Özür dilerim." Dedi ellerini yatağa dayıyarak. Gözlerimi açıp kaşlarımı çattım.
"Niye özür diliyorsun ki?"

"Uyumalıydın."

"Çınar! Havale geçirseydinde ölse miydin? Seni öyle bırakacak kadar aptal değilim!" Dedim gözlerimi kocaman açarak. Dudakları sapıkça yukarı kıvrıldı. "Beni umursuyorsun." Dedi. Gözlerimi devirip tekrar yüzümü yastığa gömdüm. Bir süre beni şaşırtarak sustu.
"Bu akşam benimle yemeğe gelir misin peki?" Dediğinde tek gözümü açtım. Ne yani çıkma teklifi mi ediyordu? "Hayır desem bile götüreceksin değil mi?" Kafasını bilmiş bir şekilde sallayınca homurdanarak yastığa yüzümü bastırdım. "Saat kaçta?" Dedim sinirle. "Tam yedide seni alırım. Yeşil giyin. Yeşil sana gerçekten çok yakışıyor!" Yataktan fırlayıp odadan koşarak çıkarken sinirle yerimde tepinerek "Çınar!!"diye cırladım. Bu çocuk beni utandırmak için mi doğmuş be!?
Ben de yataktan kalkıp aşağı indim. Neyse ki annemle babam erkenden çıkmıştı. "Hadi bana bir kahvaltı hazırla Jerry!" Telefonuma gelen ani mesaj sesiyle telefonumu elime aldım. Vodafone'mu gerçekten mi?!?!?!

JERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin