Koşa koşa atölyenin önüne vardığımızda kirli mirli demeden kendimi yere attım. Derin derin nefes alıyor, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. O kadar olaya rağmen ilk defa bu kadar kendimi zorlamıştım. Taylan gülerek bana eğildi ve yerden kaldırıp sarıldı. "Seni çok özledim, Ronya." Dedi saçımı koklayarak. Arkamda kapıyı açmaya çalışan Nisa'yıda görmüş olmalı ki "Seni de Nisa." Diye homurdandı. Nisa kapıyı açıp herkesin geçmesini sağladıktan sonra sırıtarak Taylan' a baktı. "Ben de seni enişte." Dediginde gülerek gözlerimi devirdim. Çoğu kişi bıraktıkları portrenin yanına giderken ben yukarı çıktım. Burası benim atölyemdi, buraya gelenler ise en yakın arkadaşlarım. Bir Efe yoktu. O zaten arada sırada uğruyordu. Resim defterinin ardından bana sıratan Utku "Bana da kahve getirsene Ronya!" Dedi. Taylan gülerek yandan aldığı fırçayı ona fırlattı. "Sevgilimi rahatsız etme" diye homurdandı. Kahve makinesinin önünde sırıttım. Herkes kahkaha atarken keyifle onları izledim. Fırçalar resmen havada ucuyordu. Can, Utku, Nisa, Sude, Samet, Ece...
Herkes buradaydı. En önemliside canımdan çok sevdigim arkadaşım, yandasım Nisa ve sevgilim buradaydı. Bir fırça tam yüzüme geliyordu ki yana eğildim fakat eğilmemle elimdeki kahve sarsıldı ve komple üstüme döküldü. Gözlerimi sımsıkı kapatıp dişlerimi çığlık atmamak için sıktım. Nisa ve Taylan bana koşarken Can suçlu suçlu bakıyordu. Sonunda acıyı daha net hisettmiye başlayınca tiz bir çığlık attım. Nisa hemen beni tuttuğu gibi arkadaki küçük banyoya sürükledi. Soğuk suyu üstüme tuttu. Bu arada kapıyı kapatıp kilitlemişti. Her yerim ıslanınca gözüküyordu sonuçta. Hızlı hızlı nefes alırken acı biraz da olsa dinmişti. Kapının ardından Taylan'ın bağırışları duyuluyordu. "Tamam, Nisa iyiyim." Dedim. Nisa hala korkuyla bakıyordu. Ellerimi omzuna koyup onu sakinlestirmeye çalıştım. "Tamam, kardeşim iyiyim. Daha kötülerini yaşadık hatırlarsan. Bir ara vurulmuştum. Bir kahvemi bana zarar verecek." Dedim ciddeyetle. Nisa az da olsa kendine gelmişti.
Giysilerimi azıcıkta olsa kurutup banyodan çıktık. Herkes endişeyle bana bakarken onlara yarım ağız sırıttım. "Bana bir şey olmaz." Dedim özgüvenle. Sonra kendime gelip ellerimi tempolu bir şekilde çırptım. "Hadi herkes isinin başına!!" Dedim enerjik bir şekilde ve kendi masama yerleşip kilitli çekmecemden resim defterimi çıkardım. Temiz bir sayfa açıp resim kalemimi elime aldım. Ağzımdada bir fırça vardı. Kendime resime odaklarken Taylan'ın beni izlediğinin farkında değildim. Yanımdaki radyoya dokundum ve Ron Pope- A Drop İn The Ocean şarkısını açtım. Taylan ile birbirimize gülümsedik. Bu şarkı bana çıkma teklifi ettiği şarkıyıdı. Kendimi kaptırmıştım, ne çizdiğimi bile bilmiyordum. Resim defterime baktığımda, karşımda bana çok güzel gülümseyen bir Çınar ile karşılaştım. Şaşkınlıkla bir iki kere gözlerimi kırpıştırdım. O arada cd den Chirstina Perri- A Thousand Year çalmaya başlamıştı. Bu çocuğu ne zaman aklımdan atacaktım. Resim defterimi vurarak kapattım. Sude ve Samet bana dönerken bir portrenin önüne geçtim ve Taylan'ı çizmeye başladım.
Ciddiyetle resmi boyarken kulağımın arkasında, ağzımda ve elimde fırça vardı. Birden atölyenin kapısı açıldı. İceri giren kişiyle ağzımdaki fırçayı düşürdüm...Medya: Ronya'nın atölyesi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JERRY
Acakİki kaçağın efsanevi aşkı... *Jerry, Tom ve Jerry çizgi filmindeki fareden alınmıştır.*