2. Bölüm "Dolandırıcı"

55 1 0
                                    

Efe beni ensemden tuttuğu gibi Çınar'ın üstünden kaldırdı. Çırpınarak ayağa kalktım. Üstümü silkeledikten sonra bir kaşım havada Çınar'a baktım. Yanındaki çocuk ona elini uzatıp kalkmasına yardım etti. Çocuğa baktığımda ağzım iki karış açıldı. Bu ne yakışıklılıktır yav! Koyu sarı saçları, masmavi gözleri ve pürüzsüz teniyle harikaydı. Çınar yani bok kafalı aramıza girip bana elini kolunu sallayınca ağzımı kapatıp kendime çeki  düzen verdim. Gülümseyerek elini bana uzatınca içimden bir ses o eli kırmamı diğer seste ona yapışıp, kaçırmamı söylüyordu. İkisini de es geçip elini sıktım. "Ronya" diye tanıttım kendimi. elimi nazikçe sıkıp çapkınca sırıttı. "Deniz" dedi. Yine o bok kafalı aramıza girip elimi elinden kurtardı. Gözlerimi devirip "Senin bu okulda ne işin var?" dedim. Dün ki sırıtmasını takındı. "Bu okula başladım. Hem..." devamını söylemek için kulağıma eğildi. "...Neyden kaçtığını öğrenmeden benden kolay kolay kurtulamazsın Jerry." Hırsımı alamayıp yumruğumu suratına geçirdim. Teni yumuşacıktı. İnleyerek geriye yalpaladığında sinirle nefesimi verdim ve hemen ardından gülümsedim. Biraz da olsa rahatlamıştım. Elmacık kemiği fena bir şekilde moraracaktı. Benim bu okuldaki yerimi bilmiyordu sonuçta. Sigara yakmaktan vazgeçip sınıfa çıktım. Bir süre sonra  bok kafalı, taş Deniz ve tanımadığım bir çocuk içeri girdi. Kafamı sıraya dayayıp tarih dersinde biraz uyumaya çalıştım. Hocamız sessiz sedasız bir tip olduğu için ortalık dağılmıştı. Hoca da boşvermiş masasında öylece oturuyordu. Birden kapı çalınınca gelen kisiye bakmak için başımı kaldırdım ama kaldırmamla indirmem bir oldu. Gelenler dün peşimdeki babamın adamlarıydı!!

"Allah kahretsin! "Diye fısıldayıp kendimi sıraya iyice yapıştırdım. Çınar doğrudan bana bakarken gözlerimi sertçe yumdum. Tüm oyunlarım buraya kadardı lanet olsun! "Biz bir kız arıyoruz bir kaç gündür. Patronumuzu dolandırmış ta. Bu okulda okuduğunu öğrendik. Bir bakabilir miyiz sınıfa?" Öğretmen onlara izin verirken bütün sınıfa sessizlik çökmüştü. Ben de ne bok yiyeceğimi düşünüyordum. Kendimi sıraya daha çok bastırdım. Bu adamlar beni hiç babamın kızı olarak görmemişlerdi. Sadece bir kaçak, dolandırıcı, hırsız olarak görmüşlerdi. Sonra babama götüreceklerdi ve ifşalanacaktım. Birden biri sırama resmen atlayıp beni kollarının arasına aldı. Bana ani bir hareketle sarılan kişi Çınar'dı. Kafamı boynundan kaldırıp kaşlarımı çatarak ona baktım. Tam ağzımı açmıştım ki kafamı sertçe boynuna bastırınca susmak zorunda kaldım. Eliyle saçımı okşamaya başladı. " Aa yeter artık! Bu kadar ağlamana gerek yok güzelim. Hem o seni aldatmakla en büyük suçu işlemiş. Sende hiçbir sorun yok." dedi sesini birilerine duyurmak istercesine. Diğer eliyle elimi sıkınca yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştım. Bir sorun olduğunu fark etmişti demek. Hemen ona ayak uydurup ağladığımı belirten yüksek sesler çıkarmaya başladım. Adam yanımıza gelince korkuyla ürperdim. Çınar olayı kurtarmaya çalıştı. "Kusura bakmayın ya. Kız kardeşim kendisi. Şey sevgilisini onu aldatırken görmüşte, depresyonda. Bir de şu kızsal olaylar anlarsınız. Ben kardeşimi tanırım her dakikasında yanındayım, tanırım ben onu." dedi. Adamın kafası karışmış olacak ki bir şey demeden yanımızdan uzaklaştı. Sinirden koluna cimdik atınca inledi. Kızsal olaylar ne be? Sınıftan çıktıklarından sonra zil çalmıştı. Kafamı boynundan çektim ve rahatça nefesimi dışarıya bıraktım. Gerçekten ucuz kurtulmuştum. Elimi anlıma dayayıp üstümdeki panik dalgasını atmaya çalıştım. Çınar'a baktığımda sırama dayanmış sırıtıyordu. "Artık anlatmak zorundasın, Jerry."

Başımı sırama tekrar dayamış ilk defa bir erkeği süzüyordum. Bu kişi Çınar'dı. Bir yandan beni kurtardığı için ona minnettardım, bir yandan da neden onlardan kaçtığımı sorgulaması şüphe vericiydi. Gri, diz kapakları yırtık kotu, sade siyah tişörtü ve siyah Nike ayakkabılarıyla tarz sahibiydi. Gözlerim yanında oturan Deniz'e döndü. Onunda aynı şekilde yırtık siyah kotu ve gri bir kapuşonlusu vardı. İkisi de karizmatikti.  Babamın işten çıkış saati için ayarladığım alarm çalmaya başlayınca hızla sıranın altından montumu aldım ve  alarmı kapattım. Aceleyle sınıftan çıkarken Çınar'ın kolumu kavramasıyla sinirle ona baktım. "Nereye gidiyorsun? Konuşacaktık." Dedi kaşlarını çatarak. "Seni ilgilendirmeyen bir yere ve sonra konuşuruz." Deyip gitmeye başladığımda yanımda gelmeye başladığını fark ettim. Bu sefer gerçekten sinirlenmeye başlamıştım. Omuzlarından sertçe ittirip üzerine yürüdüm. " Ya sen sülük gibi yapıştın bana. Bırak lan peşimi yeter artık!" Diye patladım. Nasıl bir insan bu? Gülmeden duramıyor.
"Ben de geliyorum." Deyip önden ilerlemeye başladı. Avcumu sertçe anlıma geçirdim. Oflayarak onun peşinden ilerlemeye başladım.  Çınar'ı asla oraya götüremezdim. Demek bugün ekşın yoktu. Lanet Olsun!!!!

JERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin