BÜYÜK PATRON

15.6K 1K 308
                                    

Yeniden merhaba. Uzun bir süredir ayrı kaldık ve bu gün itibariyle yeniden kaldığımız yerden maceraya devam etmek için umarım hazırızdır. Biz hazırız. Bakalım bu yeni eğlenceyi nasıl bulacaksınız. İyi okumalar...

Odanın kapısı çaldığında önüne yığılmış olan onlarca dosyanın arasından başını kaldırarak kapıya doğru baktı. Gir demesine gerek kalmadan açılan kapıdan içeriye giren genç adam üzerindeki beyaz kıyafetlerle MGS'nın ilk kademe üyelerinden biri olduğunu açıkça gösteriyordu. Kahvenin oldukça hoş tonunda olan kısa kesilmiş saçları özenle şekillendirilmiş, yeşilin oldukça dikkat çekici tonuna sahip gözleri sert ve disiplinli çehresinde etkileyici bir şekilde parlıyordu.

Eğitimli bir ajan edasıyla emin adımlarla içeriye girip masanın hemen önüne geçtikten sonra kendisini izleyen adama resmi bir selam verdikten sonra ellerini arkasında birleştirerek konuşmaya hazırlanmıştı. " Efendim" dedi kontrollü bir ses tonuyla " Size bir maruzatım var."

Masanın diğer tarafında oturan adam, geç adamın duruşuyla geriye doğru yaslanarak elindeki kalemi masaya vurarak ritmik sesler çıkartıyor ve dinleme pozisyonu alıyordu. Karşısındaki genç adam odasına sıklıkla gelmediği için gelişlerinde bir sorun olduğunu onu görür görmez anlıyordu.

" Devam et."

" Ateş" dedi yeterli bir açıklamaymış gibi. Aslında yeterli bir açıklamaydı. Söz konusu Ateş olunca orada sorun olması sürpriz olmuyordu. Derin bir iç çekerek elindeki kalemi masaya bırakarak öne doğru eğilerek bezgin bir şekilde ellerinin üzerine çenesini dayadı.

" Bu kez ne oldu?"

Genç adamın dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme belirmişti. Bu görüntü karşısındaki adamın gözünden kaçmamıştı. Artık herkes bunu kabullenmişti. Baş edilmesi zor bir kadındı. Ama diğerleri gibi o da bu yönünü seviyordu. Onunla sıkılmak mümkün olmuyordu. Bazen sinir krizleri geçirdiği doğruydu ancak yine de pişmanlık ve öfke barınmıyordu içinde. Ona öfkelenmek zordu. En azından onun için.

" Eğitmenimizle tartıştı." Eli boynuna gitmiş ve kravatını gevşetmişti.

Olay anını düşündüğünde bunun oldukça taraflı bir değerlendirme olduğunun farkındaydı. Olanlara tartışma demek güçtü ancak bundan memnun kaldığı için böylesine rahat bir şekilde açıklama gereği görüyordu. Onunla çocukluğundan beri gurur duyuyordu. Diğer çocuklar gibi sıradan kalıplar içinde bir anneye sahip olmamıştı. Tamamen farklı, sıra dışı, eğlenceli, bir o kadar çılgın bir annesi vardı ve en az onun kadar deli ama onun tam aksi yönlerine sahip babası...

" Sadece tartıştı mı?" bunu inandırıcı bulmadığını gösteren ses tonu genç adamı gerek anlamda gülümsetmişti. Başını öne eğerek dudaklarını ısırdı ve müdürün karşısında laubali görünmemek adına gülümsemesini bastırmaya çalıştı. Başarılı olduğu muammaydı. " Gülüşünden basit bir tartışma olmadığını anlamak zor değil. Bu kez ne oldu?"

Başını kaldırıp gülmemek için derin bir nefes aldı. " küçük çaplı bir tartışma."

" Senin eğitmeninle..." oturduğu sandalyeden ayağa kalkarak masanın etrafından dolanarak genç adamın önüne kadar geldi. " Neden?"

" Bu kez haklı olduğunu söylemek istiyorum."

" Taraf tutuyor olabilir misin acaba?" şüpheyle kısılan gözleri karşısındaki adamı süzerken aslında sordu andan beri kendi sorduğu soruya inanmadığını gösterir nitelikteydi. Cem asla taraf tutmazdı. Ona daima adil olunması, cesur, haksızlık karşısında korkusuzca durması öğretilmişti. Bunu biliyordu çünkü doğdu andan beri yanındaydı. Oğlunun yalan söylemeyeceğine, yandaş olmayacağına emindi.

KOD ADI SERİSİ-3 KAN YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin